Ama bak Çeviri Fransızca
14,394 parallel translation
Ama bak ne diyeceğim.
Mais vous savez quoi?
Yani "Malikanede yaşayacağız sanmıştım, ama bak yaşamıyoruz." gibi dedim.
C'est comme, "Oh, je ne vis pas dans le manoir que je pensais habiter."
Ama bide olumlu tarafından bak.
Mais regarde du bon côté!
Bak her kimsin bilmiyorum... ama çok uzattın tamam mı?
Je ne sais pas qui vous êtes, mais ça a assez duré, d'accord?
Ama yine de bakıyorum.
Mais aussitôt, je regarde.
Ama bir bakıma o kulübe bizi mutlu ediyordu.
Mais ce chalet nous rendait heureux.
Böyle görünmüyor, böyle bakınca birazcık ama böyle göremiyorum.
Pas comme ça, si je fais comme ça, peut-être, mais comme je ne peux pas la voir.
Bakın, gücenmece yok ama şunu açıklığa kavuşturalım.
Écoutez, ne le prenez pas mal, mais soyons clairs.
Elva'yı Julius Hanbury'ye ayarlamayı umuyordum ama işe bak ki onu da lanet aktrisin biri kapmış!
- Tant mieux. J'avais pensé présenter Julius Hanbury à Elva. Mais regardez...
Bak, sen koca makinede tek bir dişsin ama bu mal yüzünden ölen bir gencimiz var.
Mais cette came a tué un gosse. Un étudiant d'Oxford, Gerald Ashbourne.
Bak, çarpıcı göründüğünü biliyorum ama bu sadece eski bir Berberi numarası.
Ça fait beaucoup d'effet, ce truc de Berbères.
Hadi ama, en azından işaret ettiğim yere bak.
Regarde au moins dans la direction que je te montre.
Bak tüm bu felsefi konuşmalar gerçekten inanılmazdı ama şu anda ihtiyacım olan şey telsizi bana getirmen.
Bon, c'était un débat philosophique très intéressant... mais pourrais-tu s'il te plait... m'apporter... ma radio?
Ama, etrafınıza bir bakın.
Mais regardez autour de vous :
Bakın, bildiğim her şeyi anlatırım ama bana da biraz pay vermeniz gerek.
Je vous dirai tout si vous me laissez de la marge.
Bak Don, bu konuda konuşmaktan rahatsız olabilirsin ama...
Don, vous n'aimez peut-être pas en parler,
Bak ama ben...
Écoute, je...
Şimdi bak, ne bok yemişler bilmiyorum ama uyuşturucu bitiyor.
Je sais pas ce qui se passe mais on est à court de drogues.
Mesela kariyerin, ilk bakışta çok çeşitli görünüyor. Ama Guardian'ın kanıtlara ihtiyacı var...
D'après Glenn, votre carrière est très diversifiée, mais le Guardian veut une preuve que...
Bak, Lyndon, Şimdi Dick amcayla çene çalıyorsun ama Zephyr onun en sevdiği yemeği yaptı,
Lyndon, tu vas faire mourir ce pauvre oncle Dick d'ennui alors que Zephyr a préparé son plat préféré,
Bakın, Barry Goldwater ırkçı olmadığını ama hükümetin insanların düşüncelerini sınırlayamayacağını söylüyor.
Barry Goldwater prétend qu'il n'est pas raciste. Mais le gouvernement ne peut pas réglementer les sentiments des gens.
Teşekkür ederim ama sen de bir mucizecisin bakıyorum.
Merci, mais t'es un faiseur de miracle.
Bak, burada neler dönüyor bilmiyorum ama yamuk bir durum söz konusu.
Je ne sais pas ce qui se passe, mais il y a une piste criminelle à suivre.
Bak, saygısızlık falan etmek istemem ama zor bir hayatın varmış gibi davranma, tamam mı? Paran var.
Sans vouloir te manquer de respect, ne fais pas semblant d'avoir la vie dure.
Birkaç defa vurguladın bunu, anlıyorum Claire ama gerçekten sana sahipken öylece kaybetmek konusundaki bakış açımı anladığını hiç sanmıyorum.
Tu l'as souvent répété, je comprends, Claire. Mais je ne crois pas que tu comprennes mon point de vue, ce que c'était quand tu as disparu.
Conner4Real rakamı değil ama bir bakıma daha anlamlı.
Pas autant que Conner4Real, mais ça m'apporte davantage, dans un sens.
Önce bakışlarını kaçırırlar ama sonradan mutlaka tekrar bakarlar.
Elles détournent le regard, mais elles regardent toujours en arrière.
Genel bakımını vesaire yaparım aslında Ama o motor gitti gidecek Ben hallederim.
Non je peux très bien m'en occuper pour tout ce qui est entretien en général, mais le moteur va lâcher et je dirais dans peu de temps.
Bak, paraya ihtiyacımız var, ben de ona anlattım ve gerçekten Chepe ve Yunan'ın görünürde herkese çökeceğini tasavvur edemiyorum, ama sen bilmiyorsun.
coute, on a besoin d'argent et je le lui ai dit. J'ai du mal? imaginer Chepe et Grecco en train de tirer sur tout ce qui bouge mais on sait jamais.
Ama nereden bakarsanız bakın, uzun bir mücadele olacak kazanacağımızın da garantisi yok.
Cela dit, ce sera un long combat sans aucune garantie de victoire à la fin.
Bakın baştan söylüyorum, siyah insanları severim ama bu beyazları vurmanıza izin vermeyeceğim.
Laissez-moi vous le dire, j'aime les noirs. Mais je ne vais pas vous laisser tirer sur ces blancs.
Her tarafa bakıyorum ama muğlaklıktan başka bir şey göremiyorum.
" Je regarde de toutes parts, et je ne vois partout qu'obscurité.
Ama öyle pat diye gidip ağırlık kaldırmaya başlama sakın. Önce bir sağına soluna bak, tamam mı?
Mais avant de soulever de la fonte, faut ouvrir les yeux.
Bak ama kimsenin gözüne bakma.
On regarde sans regarder.
Bak, ciddi bir adam olmanı takdir ediyorum, yani tüm o sikik Britanya havalarını ama şu an başka bir seviyedesin.
Ca me plaît, ton côté sérieux et anti-roastbeef, mais là, tu changes de catégorie.
- Ama eyleme bakıyoruz ve ikiyüzlü olduğunu görüyoruz.
- Mais par ses actes, on sait que c'est faux.
- Hadi ama, şuna bir bak.
- Oh, allons. Regarde-le.
Biraz öyle ama çaresine bakıyorum.
J'ai concocté un remède.
Ama, bak, eğer bu kitaplardan birini okumak istersen kontrol ettirmen gerek.
Mais, écoute, si jamais tu décides de lire un de ces livres... tu vas devoir signer.
Bak biraz uzundur ama okuduğuna değecektir.
Bon, c'est un peu long, mais ça en vaut le coup.
Bak şunun bir zarafeti var ama bunun yok.
Hey, vous savez celle-là a un côté très élégant... que celle-ci n'a pas.
Bak seni sağ salim evine getireceğimi söyledim ama hepsi bu kadardı.
Je t'avais dit te ramener saine et sauve, mais c'était tout.
Bakın ne ima etmeye çalıştığınızı biliyorum ama durun da açıklayayım.
Ecoutez, je sais ce que vous insinuez, mais permettez-moi de remettre les pendules à l'heure.
Bakın o dükkanda ne olduğunu bilmiyorum tamam mı? Ama ben kimsenin canını yakmadım.
Je ne sais pas ce qu'il s'est passé dans cette boutique, mais j'ai blessé personne.
Hayır. Ama video kayıtlarından bir görüntü alabilir miyiz bakıyoruz.
Non, mais nous regardons les vidéos qui aurait pu attraper une image.
Esas olarak gövdesinin ön kısmı, ama burada üst gövdede daha fazla, belki... patlama sırasında aşağı bakıyordu.
En premier lieu sur le devant de son torse, Mais il y en a plus sur la partie supérieure du torse, indiquant peut-être qu'il regardait vers le bas au moment de la détonation.
Ama gerçekten yapamam... Bak ne diyeceğim.
Je ne peux pas... tu sais quoi?
Biz aynı taraftaydık, kötü polislerle savaşıyorduk ama farklı açılardan bakıyorduk.
On était du même côté, on se battait contre les mauvais flics juste de façons différentes.
Tamam. Bak, hadi ama.
Bon, écoute.
Bak, biliyorum şu an öyle durmuyor ama ilerde O.J.'nin suçluluğunu kanıtlamak için önemli olabilir.
Je sais que ça n'a pas l'air important mais ça pourrait devenir crucial pour prouver la culpabilité d'OJ.
Ama her sınıfa girişimde insanlar dik dik bakıyordu.
Mais dès que j'entrais dans la salle de cours, je sentais les gens me dévisager.
ama bakın 30
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakma 203
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakma 203
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40