English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Ama bakın

Ama bakın Çeviri Fransızca

6,201 parallel translation
Hayır, ama bakın. Bana kalırsa en büyük etkiyi daha gençlere sağlarım.
Non, mais je pense que je pourrais avoir plus d'influence sur des filles plus jeunes.
Yarın seninle buluşabileceğimi sanmıyorum. Ama bak, telafi edeceğim.
Je ne pense pas pouvoir passer du temps avec toi demain, mais je me rattraperai.
Bak, neden kaygılandığını anlayabiliyorum ama, ııı, karısıyla tanışacaksın değil mi?
Écoute, je comprends pourquoi tu es stressée, mais... tu vas rencontrer la femme, non?
Bakın. Habersiz uğradım ama.
Ecoute, je suis... désolé d'être venu sans prévenir.
Bak, Amy'i unuttuğumu sanmıştım ama apaçık ortada ki unutamamışım.
Écoute, je croyais avoir oublié Amy, mais ce n'est pas le cas, tu vois?
Efendim, Wesley ve Chip temizdi ama Keisha'nın giysilerindeki kana bakın.
Madame? Wesley et Chip sont nets, mais regardez le sang sur les habits de Keisha.
Bak, vurulduğun kızı kaçaklıktan kurtulman için oyalarım. Ama davetli olduğum sıradaki 3 düğünde benim sevgilim olacaksın aptal.
Je détournerai l'attention de ta chérie si tu m'accompagnes à mes trois prochains mariages.
Bak fikri sen bulmuş olabilirsin. Ama balını, kaymağını yiyen o.
T'as eu l'idée, mais c'est lui qui l'a exécutée.
Bak, sen bir yıldızsın, ama bu BoJack Horseman hikayesinin sadece başlangıcı.
T'es une star, mais ce n'est que le début de ta carrière.
Bak, ne yaptığını anladım ama ben onu geride bırakıp işimi yapmaya çalışıyordum.
Je sais ce que tu as fait. J'essaie de tourner la page et de faire mon boulot.
Bak, diğer insanlara yardım etmenin senin tarzın olmadığını biliyorum, ama...
Aider les autres, ce n'est pas votre truc, mais...
Genç kültürün seks takıntısını alaya alan ve gündeme getiren eski çalışmalarına hayranım ama üçüncü dalga bir feminist olarak merak ediyorum, kadın, ataerkil toplumda cinselliğini geri kazanabilir mi, yoksa bu kazanım erkeklerin bakışlarına daha rahat hitap edebilmek için kendimize söylediğimiz bir yalan mı?
Bien sûr, je suis fan de ses premiers rôles, qui satirisaient et célébraient l'obsession des jeunes pour le sexe, mais en tant que féministe, je me demande si les femmes peuvent se réapproprier leur sexualité dans cette société patriarcale, ou si on se ment juste à soi-même pour convenir plus facilement au regard masculin.
Sadece bakıyordum ama şunu söylemem gerek kekleri bıraktıysan onlar senin değildir.
Mais si vous posez la boîte, elle n'est pas à vous.
Bak, biliyorum biraz gerginiz ama sinirimizi reality show'umun muhteşem adından çıkarmayalım. İsmin zekice olduğunda hepimiz hemfikiriz çünkü.
- Je sais que tu es tendu, mais ce n'est pas la faute du titre de mon émission, qui est très finaud.
Bak, aradığın buysa sana standart, sıcaklıktan yoksun bir ünlü kitabı yazabilirim. Ama bence bundan fazlasını istiyorsun.
Je peux vous écrire une biographie creuse et édulcorée, mais je pensais que vous vouliez plus.
Bak, biraz zorlaştığının ben de farkındayım ama orada gerçek bir hayat eğitimi de alıyorsun bitirince özel okuldakiler gibi sudan çıkmış balığa dönmeyeceksin.
Écoute... Je sais que c'est un peu dur, mais... tu apprends la vraie vie, là-bas. Dans le privé, t'es dans une saloperie de cocon.
Bak, belki sınırı aşıyor olabilirim ama bu acıyı biliyorum.
C'est peut-être déplacé de dire ça, mais je sais que ce chagrin
Sokaktaki insanları kullanarak yaptığım gösterim yeterli olur sanmıştım ama görünüşe bakılırsa kötü şeyler sadece önemli kişilerin başına gelince kötü oluyor.
J'espérais qu'une demonstration sur des clochards suffirait, mais on dirait que les malheurs n'arrivent vraiment que quand ils arrivent aux gens importants.
- Bak James'in korkunç şeyler yaptığını düşündüğünü biliyorum ama gerçekleri de bilmek isteyeceğini düşünüyorum.
- Je sais que tu penses qu'il a fait des choses horribles, mais je sais aussi que tu tiens à la vérité.
Diğeri de eyalet dışında. Ama görünüşe bakılırsa onaylanmamış.
Un autre est en-dehors de l'état, mais ça n'est pas confirmé.
Bak, bu adamın örnek bir vatandaş olmadığının farkındayım Bonnie, Ama sadece Elena için değil, kardeşim için de geri dönmek zorundayım.
Je sais que ce mec n'est pas un citoyen modèle, mais je dois revenir, pas juste pour Elena mais pour mon frère.
Bak, bir arabanın içinde tuzağa sürüklenirken bunu konuşmak hoşuma gitmiyor ama bana başka çare bırakmadın.
Je n'aime pas avoir à faire ça alors qu'on est coincé en voiture, mais tu ne me laisses pas trop le choix.
Ama ondan aldığım örneklere bakılırsa, DNA'sı ne havlulardan aldığım DNA ile ne de kurbanın tırnaklarındaki DNA ile eşleşmiyor.
Mais j'ai fait un prélèvement, et son ADN ne correspond avec aucun de ceux relevés sur la serviette de toilette ou dessous les ongles de la victime.
Ama hâlâ bir bakımdan aynı adamsın değil mi?
Mais t'es toujours ce mec qui compte vraiment, pas vrai?
Bakın, insanlardan biraz para ve eşya almış olabilirim ama bir cana zarar vermedim ve bunu kanıtlayabilirim.
Ecoutez, j'ai peut-être volé de l'argent et autres à des gens, mais je ne blesserais jamais quelqu'un e-et je peux le prouver.
Hadi ama sizinle kutlamaya gelen bu eğlenceli insanlara bir bakın.
Allez, venez, tous ces gens amusants sont venu le fêter avec vous.
Çocuk dalgasına bakıyordu ama, kızın çok istekli olduğu her halinden belliydi.
Le gars faisait ça pour rire, mais elle était à fond dedans.
Bakın, bence eve dönüp elimden geldiğince bu işle ilgilenmem gerekiyor. Ama gitmeden önce bu işler hakkında daha çok şey öğrenmemin bir yolu var mı?
Ecoute, je pense que je vais devoir rentrer chez moi et m'occuper de ça peu importe comment, mais y a-t-il un moyen pour que j'en apprenne plus à propos de ces choses avant que j'y aille?
Bak, bir şeyler yapmalıydın, ama sen asıl noktayı kaçırıyorsun.
Je devais faire quelque chose, mais tu ne comprends pas.
Bakın, ailemizi öldüren adam ortalarda dolaşıyor ama onu aramıyorsunuz bile.
Écoutez, quelqu'un dehors est le gars qui a tué nos parents, mais vous ne le cherchez même pas.
Ama bu kişisel değildi. Bakın, onu öldürmek isteseydim öldürürdüm. Ben sadece...
Mais ce n'était pas personnel.
- Ama ona yaptıklarıma bakın.
Mais regardez ce que je lui ai fait.
Bakın, takım arkadaşıma asla zarar vermem. Oynadığım herkese sorabilirsiniz. Evet ama ertesi yıl öfken yüzünden hakeme yumruk attın ve uzaklaştırma aldın, değil mi?
Ecoutez, je ne ferai jamais de mal à un coéquipier vous pouvez interroger n'importe quel partenaire de jeu Oui, mais votre mauvais caractère a fini par faire de vous un suspect l'année après avoir, euh, tappé un arbitre, c'est ca?
Şimdi, bakın, durumunuzu anlıyorum ama sizin de benimkini anlamanız lazım.
Maintenant, écoutez, je comprend votre situation, mais vous devez comprendre la mienne.
Ama bir tanesini görebilmeyi çok isterdim. Öldüğü zaman kızının yüzündeki bakışları.
Mais ce que j'aurais souhaité avoir vu est le regard sur le visage de ta fille quand elle est morte.
Ama bakışını tekrar yakaladığında risk almaktan kaç senin ne halt olduğunu anlamadan önce.
Mais quand tu réinventes ton look, tu cours le risques que personne saches qui tu es...
Bak, iyi biri olduğunu biliyorum ama oğlunun ölümüne sebep olacaksın.
Je sais que vous voulez bien faire, mais vous le tuerez.
Bakın, tesadüf zannediyordum ama Emily saldırıya uğradığında fark ettim.
Vous voyez, je pensais que c'était une coïncidence, mais quand Emily a été attaquée, j'ai su.
Şimdi Lift Car yolcuyu varış noktasına götürmek zorunda ama şuna bakın.
Maintenant il faut l'emmener à sa destination, mais regardez ça!
Bak, kim olduğunu ya da ne istediğini bilmiyorum ama gitmen gerek.
Ecoutez, je n'ai aucune idée de qui vous êtes ou ce que vous voulez, mais vous devez partir.
Bak, Hydra'nın neyi başarmanı umduğunu bilmiyorum ama eminim ki seninle birlikte bir senatörü kaçırmaktan...
Écoutes, je ne sais pas ce que HYDRA espère atteindre, mais je suis sûre que toi et moi pouvons trouver un meilleur plan
Bak, çılgın zamanlardan geçtik, özellikle de siz ikiniz ama tüm bu zaman boyunca Coulso bizim bağlayıcımız oldu.
Tu sais, nous avons vécu des trucs fous, nous deux particulièrement, mais pendant tout ce temps, Coulson a été notre soutien.
Pastanın hepsini yedim. Bak, ne yaptığımı ya da bunun nereye gittiğini bilmiyorum ve korkuyorum ama...
Ecoute, je ne sais pas ce que je fais ni où on va et j'ai peur, mais...
Bakıcın az sonra burada olur ama önce seninle konuşmak istiyorum.
La baby-sitter sera bientôt là mais je voudrais te parler avant.
Arkadaşın yoğun bakımdaymış, ama yaşıyormuş.
Ton amie est aux soins intensifs, mais elle est en vie.
bak... bazı cevaplar bulmak gerek her taşın altına bakılmalı ama önce şu adamı halletmeli
Il me faut des détails. Je dois vérifier avec l'autre gars.
Bakın teğmen bunun olabileceğini biliyorum ve endişeniz için de minnettarım ama iyiyim ben.
Ecoutez lieutenant, je sais que ça peut arriver, j'apprécie votre intérêt, mais.. Je vais bien.
Bak, hepimiz bir şeylere bağIanırız ama aşamayacağın çizgiler vardır, anlıyor musun?
On se sent tous concernés, mais il y a une limite à ne pas franchir.
Bak, anlıyorum, konuşmaktan hoşlanmıyorsun ama ne yaptığımıza dair bana bir ipucu verebilir misin?
Ecoute, j'ai compris--tu n'aimes pas parler, mais peux-tu me donner un indice quant à ce que nous faisons?
Bakın Bay Griffin burada değil ama isminizi bırakırsanız geldiğinde kendisine iletirim.
M. Griffin n'est pas là. Laissez-moi votre nom, je lui dirai que vous êtes passé. D'accord.
Bakın, başınıza gelenler için üzgünüm, ama deminden beri açıklamaya çalıştığım gibi artık Kuvira için çalışmıyoruz.
Désolé pour ce qui vous est arrivé, mais comme je me tue à vous le dire, on ne travaille plus pour Kuvira.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]