Demektir Çeviri Fransızca
14,246 parallel translation
Bir gün babalık yaptın diye ödül falan bekliyorsan babalık hakkında hiçbir şey bilmiyorsun demektir.
Si tu penses qu'après un jour tu mérites un trophée, alors tu n'as aucune idée de ce que c'est qu'être parent.
Şu anda senden daha ahlaklıysam oldukça düşmüşsün demektir, Bayan Swan.
Si je suis celle de grande valeur morale, vous avez dépassé les bornes, Miss Swan.
Eğer size biraz olsun ilham verebildiysem, buna değmiş demektir.
Si je vous ai inspirés en quoi que ce soit, alors ça vaut le coup.
Donna, % 5 fazladan 3 milyon dolar demektir.
Donna, 5 % de plus c'est 3 millions de dollars.
Bu da yasaları çiğneyen bir müşteriden oldun demektir.
Ce qui veut dire que le client que vous avez perdu enfreignait la loi.
Biri seni farkederse öldün demektir.
Si quelqu'un vous reconnaît, vous serez fusillé comme déserteur.
"Emrediyorum" demek "Emrediyorum" demektir!
Quand je dis "silence," ça veut dire silence!
Düşmanımızın inini bulduk demektir.
Alors nous avons trouvé leur repaire.
Eğer gitmişse biri onu aldı demektir.
Si elle est partie, c'est que quelqu'un l'a enlevée.
Ama belli ki, kendimde bir sorun var demektir bu.
Mais cela signifie clairement que j'ai un problème avec moi-même.
Eğer 7 kişiysek, birisi gerçek değil demektir.
Si on est sept, ça veux dire que quelqu'un n'est pas réel
Hayalleriniz gerçeğe dönüşmediyse doğru tavrı takınmamışsınız demektir.
Et si vos rêves ne se réalisent pas, c'est sûrement parce que vous n'aviez pas le bon état d'esprit.
Kızına dönmek için elinden geleni yapıyorsan hâlâ hayattasın demektir.
Si tu fais tout ce que tu peux pour revenir avec elle, c'est que tu es encore en vie.
- Bu yanlış ellere geçerse, sıçtın demektir.
- Si ça tombe entre de mauvaises mains, tu es foutue.
Quinn, eğer Saul adımı kutuya koymadıysa bu operasyona birileri sızmış demektir.
Quinn, si Saul n'a pas mis mon nom dans la boîte, alors il y a une taupe dans ta mission.
Bundan sonra kutuya bir isim konulursa, güvenilir değil demektir.
Le nom que tu auras après n'est pas légitime.
Eğer böcek konulmamışsa, daha büyük bir sorunumuz var demektir.
Sinon... c'est que nous avons un problème bien plus gros.
Ama eğer Allison Carr bir Rus ajanıysa sizin de bizim kadar kaybedecek şeyiniz var demektir.
Mais si Allison Carr est un agent russe, vous aurez à perdre autant que nous. Voire plus.
Allison Carr bir Rus ajanıysa sizin de bizim kadar kaybedecek şeyiniz var demektir.
Si Allison Carr est un agent russe, vous avez autant à perdre que nous.
Herkesin söylediği doğruysa, ki bana doğru gelmeye başladı bütün hayatım değişecek demektir. Bense buna hiç hazır değilim.
Si ce que le mot de tout le monde est true- - et ça commence à sembler comme il est- - toute ma vie vient de changer, et je suis tellement pas prêt pour cela.
Castiel eğer bu gerçekse hepimizin sonu geldi demektir.
Si c'est vrai, c'est la fin pour nous tous.
Üstekiler yapmıyorsa iş küçük adama kalmış demektir.
Si la direction ne fait rien ça sera à nous d'agir.
Değilse, kaçmış demektir.
Si ce n'est pas le cas, elle est dans la nature.
Tek sorun binanın merkezi basınca duyarlı zeminlerle korunuyor olması bu da Geveze hanım, sıra sende demektir.
le seul problème est que l'intérieur du bâtiment est protégé par un sol à capteurs sensoriels, ce qui veut dire, Commère, que c'est à toi de jouer.
Sen buradaysan biri öldü demektir.
Ta présence signifie que quelqu'un est mort.
Eğer taş büyüsünün en kötü yan etkisi açlıksa ucuz yırttık demektir.
Si la faim est la pire conséquence du sort de la pierre, alors on s'en sort relativement bien.
Eğer sen yaptıysan hayatımın tüm akışını değiştirmişsin demektir.
Tu as envoyé Oscar pour me surveiller. Si ça avait été toi, ça aurait changé le cours de ma vie.
Annemin mutlu demektir.
Cela signifie l'heureuse maman.
Eğer cinayetlerin arkasında o varsa kendi kendini sabote edecek nihai hareketi yapmış demektir.
S'il était responsable de ces meurtres, c'était un acte ultime d'auto-sabotage.
Bu mesajı dinliyorsanız işler korktuğumdan da kötü demektir.
Si vous recevez ce message, c'est que les choses sont pires que je ne le craignais.
Bir Rus'un ruhuyla sevmek demek, sadece akılla veya başka bir şey ile sevmek değil ; ... Tanrı'nın verdiği her şey ile, insanın içinde olan her şey ile sevmek demektir.
"Aimer comme les âmes russes aiment, n'est pas aimer avec l'esprit ou autre, mais avec tout ce que Dieu a donné, tout ce qui est en vous."
Madem öyle, bir dahaki sefere konuşacak çok şeyimiz olacak demektir.
On aura beaucoup de choses à rattraper la prochaine fois alors. À plus tard.
Kılıcı düzgün bir şekilde yapmak biraz zaman alırsa bu da demektir ki pahalı olur.
Je vais prendre du temps pour la faire bien. ce qui veut dire qu'elle sera chère.
Kılıcı düzgün bir şekilde yapmak biraz zaman alacak ve bu da demektir ki pahalıya patlar.
Je vais prendre du temps pour la faire bien. ce qui veut dire qu'elle sera chère.
- Ubba Dan'larda kral olmaya en yakın kişi demektir.
Les Danois le considéraient comme leur Roi.
Hristiyanların Cornwall'a baskın yaptığını Alfred duyarsa hepimiz öldük demektir!
Si Alfred entend des chrétiens Cornwalum raids, nous serons tous tués!
Eğer buradaysa daha önce karşılaştığımızdan çok daha kötü bir şey tarafından korunuyor demektir.
S'il est ici, il sera gardé par quelque chose de pire que ce qu'on a rencontré.
Çünkü emin olmak için beklediğiniz her an yeterince hızlı olmadınız demektir.
Parce que si vous prenez le temps de prendre une image, ça veut dire que vous n'avez pas agi assez vite.
Kaltak, onursuz biri demektir.
Un escroc est un avocat peu recommandable.
Bak, Nina... Eğer Martin büyük bir şey olacağına ikna olmuşsa burada vakit kaybediyoruz demektir, değil mi?
écoute, Nina, si Martin est convaincu que quelque chose de gros se prépare, alors on perd notre temps là, non?
Eğer vizeye ihtiyaçları varsa Avrupa ülkelerinden değiller demektir.
S'ils avaient besoin de visas, ils n'étaient pas d'un pays de l'UE.
Çünkü eğer öyleyse, hayatını düzeltmiş demektir.
Si c'est le cas, il a vraiment pris sa vie en main.
- Donna- - - Harvey, eğer burada, benim yanıma geliyorsan, bu, demektir ki Louis'in bilmesini istemiyorsun.
- Harvey, si tu viens me voir ici, ça veut dire que tu ne veux pas que Louis le sache.
Bu sesi duyduğunda Excalibur'a yaklaşmışsın demektir.
Et si tu peux l'entendre, ça veut dire qu'Excalibur est proche.
Bu mesajı dinliyorsanız, işler korktuğumdan da kötü gitmiş demektir.
Si vous recevez ce message, alors c'est que les choses sont encore pires que ce que je craignais.
Yani ailemin bir tür avantajı olduğunu düşünüyorsan yanlış bilgilendirilmişsin demektir.
Donc, si tu crois que ma famille est une sorte d'avantage, tu as été mal informé.
Eğer Sarah o gece Joel ile birlikte değilse bütün hayatı değişmiş demektir.
Et donc, si Sarah n'était pas avec Joel cette nuit où sa vie entière a basculé, avec qui était-elle?
Eğer bu kadın Taylor Shaw'sa, babam masum demektir.
Si Jane Doe est Taylor Shaw, alors Papa est innocent.
Eğer bu kızın vücudunda "Daylight" ile ilgili dövmeler varsa çok ciddi sorunumuz var demektir.
Si elle a des informations concernant Daylight sur son corps, alors on a un sérieux problème.
Eğer kızın vücudunda Daylight ile ilgili bilgi varsa, başımız dertte demektir.
Si cette fille a des informations sur Daylight sur son corps. alors nous avons de très sérieux problèmes.
Biliyorsan artık konuşacak bir şey kalmamış demektir.
Tu sais? Ensuite, il ne reste plus rien à dire.
demek 970
demek istediğim 2063
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522
demek istiyorsun 52
demek istediğim şu 35
demek ki 147
demek istiyor 19
demek istediğim 2063
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522
demek istiyorsun 52
demek istediğim şu 35
demek ki 147
demek istiyor 19