English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / Onları görüyor musun

Onları görüyor musun Çeviri Fransızca

119 parallel translation
Onları görüyor musun?
Vous voyez ces espions?
Onları görüyor musun... nasıl da kıvrılıyor, tatlı dillerini çıkarıyorlar?
Vous les voyez qui s'enroulent et se trémoussent en tirant la langue?
Wetherby'den geliyor, Bütün bir grup eyalet polisi, onları görüyor musun?
Regarde par la fenêtre! Qu'est-ce que c'est?
- Onları görüyor musun?
- Tu les vois?
Onları görüyor musun?
Tu les vois?
Onları görüyor musun, baba?
Est-ce que tu les vois, Père?
- Onları görüyor musun?
Tu les vois?
Onları görüyor musun?
Vous les voyez?
Onları görüyor musun? Bakireler.
Elles sont vierges.
- Onları görüyor musun? - Yavaş.
Tu les vois? Silence.
Hayır, bak, görüyor musun? Onları görüyor musun? Beyaz saç tellerim var. 3 tane.
Regarde, j'ai déjà des cheveux blancs, trois.
Peki ya bu çocukları, onları görüyor musun?
Ces enfants, tu les vois?
- Onları görüyor musun peki? - Evet görüyorum..
- Vous voyez les sardines?
Onları görüyor musun?
Regarde là-haut.
- Onları görüyor musun? - Lisa'yı görebiliyorum.
Je peux voir Lisa, mais c'est peut-être une étoile de mer.
Onları görüyor musun 401?
Véhicule 401, les voyez-vous?
Onları görüyor musun?
Tu vois ces crans?
Onları görüyor musun?
Tu les vois au moins?
Onları görüyor musun?
- Vous les voyez?
Onları görüyor musun?
- Toi, tu les vois?
Onları görüyor musun? Anlaşılan bu çocuklar sınırlara bağlı kalmıyor. !
Pourquoi t'aurais fait ça, chérie?
Onları görüyor musun?
Tu vois ça?
Onları görüyor musun?
Est-ce que tu les vois?
Ajan Vaughn, bulunduğun yerden onları görüyor musun?
- Vous les voyez?
Onları görüyor musun?
Tu les vois dehors?
Onları görüyor musun?
Tu le vois?
Onları görüyor musun?
Avez-vous un visuel?
- Boots, onları görüyor musun?
- Boots, tu les vois?
Onları görüyor musun?
Tu les vois quelque part?
Görüyor musun onları?
Tu les vois dans les coins?
Şu küçük çentiği görüyor musun? Öndeki şu çıkıntıyı? Onları aynı hizaya getir.
Les deux petites bosses, derrière et au bout, il faut bien les aligner.
Şuradaki binaları görüyor musun? İşte onları öldürdükleri yer orası. Kafalarını kocaman bir balyozla eziyorlar!
C'est là qu'ils leur éclataient la tête à coups de massue.
Şu anda onları görüyor musun?
Vous les voyez en ce moment?
Şu yüzükleri görüyor musun? Tahmin et bakalım kim aldı onları bana.
Devine qui m'a offert cette bague?
Hem de bu yüzden yeterince yorgun düşmemiş olursun, böylece onlar seni bir şeyler öğreniyormuş gibi hisseder. Görüyor musun? Bu gerçek bir sanat.
Pas trop pour ne pas être puni, pour qu'ils aient l'impression que tu apprends.
Onları buğday tohumu taşırken görüyor musun hiç?
Tu ne les vois pas porter une boîte de germes de blé.
Onları hala görüyor musun?
Tu les vois toujours?
Görüyor musun onları?
Regarde les!
Şu adamları görüyor musun? Dünyadaki en iyi antrenörler onlar.
Ces types, ce sont les meilleurs entraîneurs.
Bak, işte görüyor musun? Yine de onları seviyorum.
Ils sont pas fut-fut.
Onları görüyor musun?
Tu ne vaux pas plus que ça.
Onları görüyorsun. Amber Lynn LaPierre'i de görüyor musun?
Vous voyez Amber Lynn lapierre?
Onları hala görüyor musun?
Vous les voyez en ce moment?
Tayfa Bennett ve Hayden, oradalar... onları görüyor musun?
Et Bennett et Hayden, vous les voyez.
Raymond, onların gördüğünü sen de görüyor musun?
Raymond, est-ce que tu vois ce qu'elles ont vu?
Onların aleyhine tanıklık ettin. Babanı öldüren adamı bu salonda görüyor musun?
avez-vous vu le meurtrier de votre père?
Çocuklara verdiğin zararı görüyor musun? Onlar senin çocukların, benim değil.
Voilà l'avion qui transporte Tony Fingleton de Brisbane, médaille d'argent aux Jeux de l'Empire et double champion australien.
Onları görüyor musun anne?
Tu les vois, maman?
Eşyalarımızı al, onları sat, parayı sakla. Oradaki dükkanı görüyor musun?
Prends nos affaires, vends-les, gardes la monnaie...
- Onları görüyor musun?
On dirait que j'ai dormi dedans.
Görüyor musun! Onları yer mantarına çevirip, bana mantar toplayıcılarının Alaska'da para içinde yüzdüğünden bahseden, Palio'daki Manuel'e veren
Tu vois, j'ai refourgué les steaks à Spoonie qui les a transformés en truffes et les a filées à Manuel au Palio, qui me refile le tuyau du moment précis où les cueilleurs de champignons rappliquent d'Alaska

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]