Tuhaf biri Çeviri Fransızca
447 parallel translation
- Öyle mi? Tuhaf biri.
Je savais que c'était particulier.
Ama Bay Edward'ın... birçok yönden tuhaf biri olduğunu göreceksin.
Mais vous verrez, Miss Eyre, qu'à bien des égards, M. Edward est un homme étrange.
Tuhaf biri.
Un type étrange.
Tuhaf biri.
Un type étrange, celui-là.
Tuhaf biri olarak görülüyor. "
Vit en reclus. Très excentrique. "
- Eben çok tuhaf biri.
- Eben est bien curieux.
Ama o yaşlı bayan gerçekten çok tuhaf biri.
Cette vieille dame peut être méchante quand elle s'y met.
Ne tuhaf biri!
Un drôle de type.
Bir gence göre fazla tuhaf biri.
C'est un jeune homme bizarre.
Tuhaf biri.
Elle joue trop de tours.
İhtiyar adam tuhaf biri olmalı.
Ce vieux doit être braque...
- Tuhaf biri.
Il est pour le moins étrange.
Tuhaf biri.
Il est bizarre.
Ama şu arkadaşın, Rosybloom, tuhaf biri değil mi?
Mais ton pote, Rosybloom, c'est un marrant!
Hiçbir fikrim yok, tuhaf biri.
Je ne sais pas, il est bizarre.
gelen kişi aşırı tuhaf biri
Entre t'expliquer.
Büyük göt sonunda tuhaf biri oldu.
ce gros connard est finallement devenu pédé.
Tanrım, çok tuhaf biri!
Bon Dieu, quel dingo!
Bu utanç verici bir şey, ama konuklarımızdan biri... kendisi zengin ve tuhaf biridir, yılanını kaybetti.
C'est très gênant, mais un de nos habitués, fortuné et excentrique, a égaré son serpent de compagnie.
Biraz tuhaf biri, değil mi?
Il est du genre bizarre, hein?
Freytag... Tuhaf biri.
Ce Freytag, c'est un drôle de type.
Tek başına yaşayan tuhaf biri.
Un vieil ermite bizarre.
Sana onun tuhaf biri olduğunu söylemiştim, haydi gidelim.
Il est bizarre, je te dis. Allons-nous en.
- Tabii, hepimiz yetişkiniz sonuçta ama Jack biraz tuhaf biri. - Jack karşı çıkmaz.
- Jack n'y verrait pas d'inconvénient.
- Tuhaf biri var mıydı?
- Des gens étranges?
Adam tuhaf biri.
Ce mec est bizarre.
Benim çok tuhaf biri olduğumu düşünüyor olmalısın, ha?
Tu dois me trouver bizarre, non?
Tuhaf biri, kumsalda dolaşıyor yıldızlarla da ilgileniyor ayrıca.
Un original. Il arpente la plage, s'intéresse aux étoiles, lui aussi.
Tuhaf biri değil.
- Il n'est pas étrange.
Belki de bu yüzden öyle tuhaf biri olmuştur. Sürekli kitap okumalar falan.
C'est peut-être pour ça qu'il est un peu étrange... avec tous ces livres et la lecture et tout ça.
Bugüne kadar anlatılmış en tuhaf öykülerden biri.
C'est une histoire extrêmement singulière.
Sırf düğünçiçeği familyasından biri gibi olduğu için balayımı, onun suluboya yapışını seyrederek geçirmem biraz tuhaf.
Quand je pense que je pourrais passer mon voyage de noces... à la regarder peindre des aquarelles... parce qu'elle me fait penser à un bouton d'or, je...
Tuhaf görünüşlü biri.
Elle est un peu excentrique.
Bu olaylardan iki yıl sonra, biri, diğerine tuhaf bir biçimde sarılmış iki iskelet bulundu.
Deux ans après les événements qui terminent cette histoire, on trouva deux squelettes, dont l'un tenait l'autre singulièrement embrassé.
Tabii başta biraz tuhaf olacağını düşünüyorum. Sanki sürekli omzunun üstünden okumaya çalışan biri varmış gibi olacak.
Au début, ça me paraîtra bizarre... il me semblera qu'on lit par-dessus mon épaule.
Her hafta birinden biri tuhaf bir hastalığa yakalanıyor.
Souvent l'une d'elles est frappée d'un mal bizarre.
Ancak senin kadar güzel biri gidip tuhaf bir adamla evlenmemeli.
Vous êtes jolie. Attendez de trouver un homme bien.
Kuzeyden gönderilen şu tuhaf vaizlerden biri.
Un de ces prêcheurs excentriques qu'on nous envoie du Nord.
Siz görmüş geçirmiş biri olabilirsiniz ama ben buna tuhaf derim.
Vous êtes certes raffinée, mais c'est étrange.
Neden bilmiyorum, çünkü onun gibi biri için, tuhaf bir ruh haliydi bu.
Sans savoir pourquoi, parce que telle était son étrange humeur.
Çok tuhaf, aslında korkak biri değilimdir.
C'est drôle, je ne suis pas lâche de nature.
- Tuhaf biri bunu yaptı.
- C'est un type bizarre qui a fait ça. - Un type bizarre.
Bu sana tuhaf gelebilir, Mary... ama peşimde biri olduğuna eminim.
Peut-être trouveras-tu ça bizarre, mais je suis sûre que l'on me traque.
Çok tuhaf. Adam iki günlük kayıt yaptırmış. Ama saat on biri geçe durup dururken hesabını kestirip ayrılıyor.
C'est bizarre, il avait réservé pour deux jours et il demande la note et part brusquement après 11 h.
Koyun. O tuhaf biri.
Il est un peu bourru.
Tuhaf biri.
Quel barjo!
Bir yıl boyunca, zaman zaman... Tuhaf birşeyler hissediyordum, sanki biri atları geceleri alıp götürüyormuş gibi.
- À plusieurs reprises cette année, j'ai eu l'impression qu'on sortait les chevaux pendant la nuit.
Tuhaf! Mutfaktan biri... yemek istediğinizi söyledi
Quelqu'un est venu en cuisine commander pour vous.
Tek Tanrı biliyor. Sara, o- - o sadece- - milyonda bir tuhaf kazalardan biri.
- Dieu Seul le sait, Sara, c'est un accident comme il y en a un sur un million.
Sen de o tuhaf insanlardan biri misin?
T'es pas une de ces cinglées?
Ama tuhaf kökenli biri.
Mais avec des origines spécifiques.
tuhaf birisin 17
biri 247
birisi 209
birini 32
biri var 29
birim 66
birinci gün 16
birinci 55
birine 18
birinci katta 19
biri 247
birisi 209
birini 32
biri var 29
birim 66
birinci gün 16
birinci 55
birine 18
birinci katta 19
biri bana 23
birincisi 390
birinci kat 30
birisi var 21
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
biri burada 17
biri geliyor 129
birini arıyorum 33
birini bekliyorum 30
birincisi 390
birinci kat 30
birisi var 21
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
biri burada 17
biri geliyor 129
birini arıyorum 33
birini bekliyorum 30
birinci kural 18
biri vardı 17
birinci bölüm 38
biri mi öldü 17
biri gitti 31
birim 01 25
birini seç 19
birini öldürdüm 16
birinci manga 18
birinci subay 32
biri vardı 17
birinci bölüm 38
biri mi öldü 17
biri gitti 31
birim 01 25
birini seç 19
birini öldürdüm 16
birinci manga 18
birinci subay 32