English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bende

Bende Çeviri Portekizce

31,435 parallel translation
Ve şapka bende kalıyor.
E eu fico com o chapéu.
- Bende zaten.
- Eu tenho-a.
Bobo, bende.
Bobo, tenho-a aqui.
Sıra bende mi?
É a minha vez?
Kıçımı öpebileceğini söyledim. En iyi muhasebeci bende. Adamımsın.
Que fosse dar uma curva, tenho o melhor profissional da área.
Bende daha çok tifo ateşi olurdu.
Eu era mais da febre tifóide.
Vücutla içmek bende yürek çarpıntısı yapıyor.
Shots de corpo dão-me chiliques.
- Sıra bende.
- Certo, sou eu a seguir.
Başın sağ olsun ama sanırım bende moralini düzeltecek bir şey var.
Olha, lamento muito a tua perda, mas acho que tenho qualquer coisa que te vai fazer sentir melhor.
Yüksek skor bende, şurada yazıyor.
Tenho a pontuação máxima, como podem ver.
Bu arada bu gece bende film izliyoruz, değil mi?
Esta noite, o filme em minha casa continua de pé?
Bende istediğin bir şey var.
Tenho algo que quer.
Fakat bu demek değil ki seçme şansım yok kontrol bende değil.
Mas isso não quer dizer que eu não possa fazer escolhas. Que eu não tenha controlo.
Bu kostüm yıllardır bende.
Já tenho isto há anos.
Bende tüm sevdiğim kahramanların kostümleri var.
Tenho fatos dos meus heróis preferidos.
- Anahtarı bende yok.
- Não tenho chaves. - Nós temos.
- Bugün T.J. bende.
- Hoje o TJ fica comigo.
Bir isme ihtiyacım vardı, bende uydurdum.
Precisava de um nome de repente, por isso inventei-o.
Yalnızca sen dönene kadar yetki bende.
Só estou no comando até tu regressares.
- Ve bende buna minnettar olurum.
- E eu agradeço-te isso.
- Hala Ali'nin evinin anahtarı var bende.
- Ainda tenho a chave da casa da Ali.
Bende Ezra var. Sende Jordan.
Eu tenho o Ezra, tu tens o Jordan.
İkimiz de aile kurmak istiyoruz ama bende bunu yapacak güç yok. Suçlu hissetmemek gerçekten çok zor.
Uma família é a única coisa que nós dois queremos, e eu sou incapaz de fazer isso acontecer, e é bem difícil não me sentir culpada.
Sanırım sıra bende.
Acho que é a minha vez.
Bende Yuşa'nın Boynuzu var.
E eu tenho a Corneta de Josué.
Evet bende seks sırasında Zorro maskeli bir kız tarafından tokatlanmak istiyordum.
Sim, bom, há alturas em que quero ser espancado durante o sexo por uma miúda que use uma máscara de Zorro.
Yüksek kartlar bende sizde ise bekle bana biraz zaman ver.
Eu tenho as cartas altas e vocês tem... Esperem. Dêem-me um segundo.
Bende.
Eu trato disto.
Hayır bende harp yok.
- Não, não tenho nenhuma harpa.
İşimiz bitince şoför gitti bende paramı aldım. Sonra başka bir kadın geldi ve birlikte gittiler.
Quando terminamos, o motorista saiu, pagaram-me, depois apareceu outra mulher e foram-se embora.
Eğer çocuklarım olsa bende bunu onlar için istemezdim.
Se eu tivesse filhos também não os iria querer nisto.
Oh, bende de aynısı.
Eu também.
Randevü gecemizi planlama sırası bende ama unuttum, Ve Castle onun yaptığını geçemezsem Sürekli böbürlenecek kendi yaptığıyla.
É a minha vez de planear a noite do encontro, mas esqueci-me e o Castle vai gabar-se se eu não superar o que ele fez a semana passada.
Richard III de hiç mizah duygusu yoktu, Fakat bende var.
O Richard III não tinha senso de humor, mas eu tenho.
Ona sorunun bende olduğunu söyledim.
Disse-lhe que era eu.
Bende o kadar merhamet yok.
Não tenho tanta misericórdia.
Stefan'ın bende tükettiği şeylerden bahsediyorum. Anlıyorum ama hala adı konmuş bir ayrılık yok.
Eu entendo, mas nada foi resolvido.
Bende ondan alınca kolumu tuttu.
Eu tirei-lho, e ela agarrou-me o braço.
Bende o pisliği şu köşeye kadar kovaladım bana iki el daha ateş etti.
- Sim. Então, persegui aquele pequeno caralho até aquele canto, ele disparou sobre mim, mais duas vezes.
Ona durmasını söyledim sonra döndü, omzundan arkasına baktı elinde gümüş bir şey vardı, bende ateş ettim.
Disse-lhe para parar e então ele volta-se, olha por cima do ombro, tinha alguma coisa prateado na mão, então disparei.
Onu diyorum bende.
Sim, percebi.
Bende dönüp kaçtım. Sonra sırtıma sert bir yumruk yemişim gibi hissettim.
Depois senti-me como se tivesse levado um murro com força nas costas.
Bende dedimki, " Hey verde bir fotoğraf çektireyim.
Ele estava a mostrá-la às escondidas. Então eu disse tipo, " Yo, deixa-me tirar uma foto, sabes,
Bende var.
Já tenho.
Bende var.
Eu arranjei um.
Cevabı sende değil, bende de değil.
Não tens que responder. Nem eu tenho.
Bende bakıcılık yapmak için sabırsızlandığımı söyledim.
Eu disse-lhe que mal posso esperar para ser a sua ama.
Sıra bende.
Olha, é a minha vez.
Bende vermedim.
Nem eu.
Bu bende kalacak.
Vou ficar com isto.
- Bende miymiş?
- Era?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]