English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bir dolar

Bir dolar Çeviri Portekizce

6,712 parallel translation
Ve bu da bir dolar.
E isto... é um dólar.
Senden sadece bir dolar karşılık isterim.
Eu só lhe cobraria um dólar.
Açmayı önerebilirim ama barımda bir dolar harcaman gerekecek.
Eu oferecia-me para reabrir, mas tu nunca gastas um dólar no meu bar.
Milyon dolar anlaşmaların döndüğü bir yere benzemiyor.
Quer dizer, isto não é exactamente um lugar onde negócios de milhões de dólares são fechados.
Evet, bu insanlar küçük bir kızı sana veriyorlar senden 100 bin dolar alıp, sonra kızı geri alıyorlar.
Sim, estas pessoas elas... elas... elas dão-te uma criança, elas tiram 100 mil dólares de ti... e depois elas levam-na outra vez.
Na'Vi Büyük Finale kaldı ve bir milyon dolar için mücadele edecek.
Os Na'Vi estão na Grande Final e vão jogar pelo prémio de um milhão de dólares.
Bir milyon doların sahibi kim olacak?
Quem será que vai ganhar um milhão de dólares?
Yani bir milyon doları kazanmak için takımların ikisi de iki maç kazanmak zorunda.
Ambas as equipas têm de ganhar mais duas partidas para ganharem um milhão de dólares.
Na'Vi az önce bir milyon dolar kazandı.
Os Na'Vi acabaram de ganhar o prémio de um milhão de dólares.
Erkek kardeşim, tam bir milyon dolar kazanmıştı!
E o meu irmão acabou de ganhar um milhão de dólares!
Çok fazla bilgisayar oyunu oynadığını düşündüğünüz çocuk, belki de yılda 250 bin dolar maaş aldığı bir konuma ulaşacak.
Aquele miúdo que tu achas que passa muito tempo a jogar videojogos pode muito bem chegar ao ponto de ganhar um salário de 250.000 dólares por ano.
İçinde ayakkabılarımın ve elli bin doların olduğu mavi bir çanta vardı.
Havia uma bolsa azul aqui, com meus sapatos dentro dela.
Yüz bin dolar nakit. Bir de Şikago'ya otobüs bileti.
100 mil em dinheiro e uma bilhete de autocarro para Chicago.
Seni sikebilmek için sana bir milyon dolar ödedim be kadın.
Paguei um milhão de dólares para te foder, mulher.
10 milyon doları alacak olursan tabi çünkü dünyayı gerçekten daha iyi bir hale getirebiliriz.
Se aceitares aqueles 10 milhões de dólares podíamos fazer do mundo um lugar melhor.
Bir lacivert süveter bir adet kömür grisi erkek pantolonu bir adet siyah ve kırmızı renkte denizci montu bir adet siyah deri cüzdan, içerisinde 443 dolar para, bir dizi kredi kartı var bir de araba anahtarı.
Uma camisola azul marinho, um par de calças masculinas em cinza carvão, um casaco preto com pintas vermelhas, uma carteira de couro preto com 443 $, vários cartões de crédito, um molho de chaves de carro.
Los Angeles'da 18 aydan beri ayda 6 bin dolar bağış alan bir terörist birimi var.
Temos uma célula terrorista a operar em Los Angeles, a receber fundos nos últimos 18 meses de 6000 por mês.
Paralı askerlerin değeri, ne kadar, bir milyar dolar var mıdır?
Contratos que valem o quê? 1 bilião de dólares?
Ve Davis bir milyon dolar kaçırmaya çalışırken yakalandı geri Devletleri'ne.
E Davis foi apanhado a tentar entrar com milhões de dólares nos Estados Unidos.
Bir milyon dolar neye benzediğini hatırlıyor musun?
Lembras-te do milhão de dólares?
Peki, bir milyon dolar ışık olarak yarısı olmalıdır şarap 12 şişe gibi.
Bem, um milhão de dólares deve ter metade do peso de 12 garrafas de vinho.
İstihbaratımız doğruysa ve Brunson ABD'ye bir tonluk konteynır sokmuşsa 6 milyon dolar değerinde Krokodilin üzerinde oturuyor demektir.
Se estivermos certos e o Brunson contrabandeou um contentor de uma tonelada no USS Watertown, ele tem Krokodil no valor de 6 milhões de dólares.
Kaç kişi sana iki gün çalışacaksın diye 6,000 dolar ve üzerine bir de camper van verir, söylesene?
Quantas pessoas te vão pagar $ 6000 por dois dias de trabalho? E ainda te dão uma carrinha de campismo por cima?
Sabah saatlerinde bir ATM'den 200 dolar çekmiş.
Retirou US $ 200 num multibanco uma hora antes.
500 dolar bir aylık faizi bile zar zor karşılıyor.
500 dólares mal chegam para cobrir os juros mensais.
Tek bir makine 3000 dolar.
3000 por uma máquina.
Bir adet dik dolap. 2.10 dolar.
Um armário vertical, 2 dólares e 10 cêntimos.
Bir adet uzun dolap. 5.40 dolar.
Um armário horizontal, 5 dólares e 40 cêntimos.
JSTOR'dan, kim bilmiyorum, birisine veritabanını ebediyen açmanın ne kadara malolacağını sormuştu. 200 milyon dolar gibi Aaron'ın da saçma bulduğu bir rakam verdiler.
Em algum momento, o Aaron fez uma pergunta : "Quanto custaria abrir a JSTOR para a perpetuidade?" DIRETOR DA SPROUT AMIGO DO AARON
Peki bir yıl için 50 milyon dolar teklif etsem?
E se te oferecesse 50 milhões só num ano?
Bir de 100 Yankee doları.
E mais 100 dólares americanos.
Bir buçuk dolar.
50 dólares.
Bir milyon dolarına bahse girerim.
Eu apostaria um milhão de dólares.
Kutudaki belgeler 10 milyon doların üstünde bir değerde.
Os documentos da caixa valem mais do que 10 milhões.
Nefes kesici bir şekilde çirkin. Ama 40 milyon dolar değeri var.
Ela é feia de tirar o fôlego, mas vale mais do que 40 milhões de dólares.
Hesapta yaklaşık 5 milyon dolar varken bir anda kayboluverdi.
Tinha aproximadamente cinco milhões de dólares e de repente, já não tinha.
İyice bir düşününce, birinin o balıklara nasıl 100.000 dolar verdiğini anlıyorum.
Se pensar bem, percebo como alguém pagava 100 mil dólares por esses peixes.
Çok belirli bir rakam bu. 43,613 dolar.
É uma quantia muito específica. $ 43.613.
Sizce on bin dolar sizin için makul bir meblağ mı?
Acham que dez mil dólares é um preço justo por vocês?
Bahse varım bu araştırmayı yapan erkekler milyonlarca dolar harcamıştır oysa bir anneden bunu bedava öğrenebilirlerdi.
Aposto que os homens que fizeram essa investigação gastaram milhões, e bastava-lhes ter perguntado às mães, de borla.
Bir milyon dolarım olsaydı orası gitmek isteyeceğim bir yer olmazdı.
Se me dessem $ 1.000.000, não seria o 1º lugar que eu iria.
Bir milyon dolar.
Um milhão de dólares.
Bir milyon dolar istiyorum.
Quero um milhão de dólares.
Teslim alındığında, bir milyon dolar gönder.
Logo que cheguem, enviai-me um milhão de dólares.
Bu çantada bir milyon dolar var.
Ganho uns setenta mil dólares por ano. Nessa bolsa há um milhão de dólares.
Bir milyon dolar.
Um milhão.
- Bir shot 3 dolar. - Ne zamandan beri?
- Tres dolares a dose.
- Ona bir boka yaramayan 200 dolar gönderiyorsun.
Mandaste-a para casa com uns miseros 200 dolares?
- Hayır, Stan'in oğlu ; yan yatan veya çamura batan veya fark etmez, her türlü götüne giren bir bar yüzünden bende olmayan 500 dolarını istiyor.
Nao, e o filho do Stan, a pedir os seus 500 mensais que nao tenho, pelo bar preto... Ou vermelho, tanto faz quando se esta na merda.
Okul derneğinin entelektüel çevresindeki dallamaların 4 yıl süren partileri sınav biter bitmez unutulacak 300 yıllık romanları jet hızıyla okumak gibi şeyler için yılda 50 bin dolar. Bunların hepsi, bir kağıt parçası olmadan dünyada başarılı olamayacağımızı söyledikleri için.
Sao 50 mil por ano durante 4 anos de festas da fraternidade, nerds estupidos, ler livros de ha 300 anos atras que vao ser esquecidos no momento que o teste acaba, so porque foi dito que nao podemos ter sucesso
Şu buzdolabına bir bakın, sadece 200 dolar.
Vejam este frigorífico, apenas 200 dólares.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]