English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ç ] / Çok soğuktu

Çok soğuktu Çeviri Portekizce

158 parallel translation
Hava çok soğuktu ve her taraftan havan mermilerinin sesi geliyordu.
estava muito frio, E os gritos das pessoas estavam em toda parte.
Bir kulübemiz vardı.Kıştı ve çok soğuktu.
Tínhamos um refúgio, era inverno, e fazia muito frio.
Çok soğuktu ama hoş bir duyguydu.
Estava fria mas sabia muito bem.
Çok soğuktu, ölmüş olabileceğini düşündüm.
Täo fria, que achei que tinha morrido.
Dün çok soğuktu ve bir arkadaşım uzun don almaya gitti.
Aquele dia que fazia muito frio um amigo meu foi comprar uma calça mais quente.
Bu ara hava çok soğuktu, morarmışlar.
Tem estado tanto frio, ultimamente, que ficaram azuis.
Bizimkilerse kıpırdayamıyor ve ateş açamıyordu. Çünkü hava çok soğuktu.
Os nossos próprios tanques não conseguiam mover-se, não conseguiam disparar, porque estava demasiado frio.
Orası çok soğuktu.
Lá, estava muito frio.
Kutuplar, nükleer enerji istasyonunun aracı ısıtabilmesi için çok soğuktu.
Os cascos polares eram demasiado frios, para se conservar a energia radioactiva do equipamento de descida.
Ben dün sokakta yattım. Çok soğuktu.
Eu dormi de noite, e estava frio.
Evet, hava çok soğuktu.
Sim, estava tanto frio.
Çok soğuktu.
Muito frio.
Tuna çok soğuktu.
Duna muito frio.
Çok soğuktu.
Estava tanto frio.
Gece hava çok soğuktu, değil mi?
Esteve mesmo frio esta noite.
Çok soğuktu. Ve Sunny kesinlikle yatakta değildi.
A esta hora a Sunny já não estava na cama.
Hiç yiceğim, suyum yoktu ve hava çok soğuktu, çok soğuk.
- Não sei. Não tinha comida nenhuma, nem água e estava muito frio, muito frio.
Aldığım mektup çok soğuktu.
Esta carta que recebi é tão fria.
Çok soğuktu.
Estava tão frio.
Kıtlık. Ayrıca çok soğuktu.
Havia fome, e estava muito, muito frio.
Hava çok soğuktu ve sular yükseliyordu.
Estava um frio de rachar e a água continuava a subir.
Su çok soğuktu.
A água estava gelada.
Buza basıp bileğimi burktum. Çok soğuktu. Pekala.
Torci um tornozelo.
Yüzdüğüm su çok soğuktu ve havlumu indirdiğim sırada önemli miktarda küçülme vardı.
A água onde eu estivera a nadar estava muito gelada e quando deixei cair a toalha, tinha encolhido significativamente!
Geçen yıl İtalya çok soğuktu. Ama sen burada denize giriyordun.
Quando fui a Itália no ano passado, lá estava frio e aqui tu nadavas.
Hava çok soğuktu ama o soğukta da yapacak bir şey bulduk.
Não se lembram? O quarto estava gelado. Podia até conservar-se carne, em tanto frio.
Çok soğuktu, Jill.
E estava frio, estava tanto frio, Jill.
Sesi çok soğuktu. Bu çok korkunç.
Foi frio, antipático e cruel.
Yer çok soğuktu.
Estava frio no chão.
Yani, param yoktu, paltom yoktu, dışarısı çok soğuktu, ama adamım, çok mutluydum, sokağın ortasında durdum ve kısa bir dans ettim.
Digo, não tinha dinheiro nem casaco e fazia frio, mas céus, era tão feliz que parei no meio da rua e fiz um bailecito.
Wayne Çeşmeleri'nde karşılaştığımızda o çok soğuktu.
Quando a encontrei no Fountains of Wayne, daquela vez ela foi muito distante.
Yiyeceğimiz yoktu. Cephanemiz yoktu. Hava çok soğuktu.
Estávamos com fome, sem comida, com pouca munição... estava frio, não tínhamos roupas.
Oh, adamım. Bu çok soğuktu.
Que mazinha...
Çok soğuktu.
Estava frio.
ama hava çok soğuktu.
Mas o frio era demais para ti.
Çok soğuktu, özür dilerim.
- Estava gelada demais, lamento.
Dışarısı çok soğuktu. O yüzden Kirsten'ı arabada bıraktım.
Estava tanto frio na rua que deixei a Kirsten esperar no carro.
Yüzmeye çalışıyordum ama su çok soğuktu.
Tentava nadar, mas a água estava muito fria.
Gerçekten karşımda çok ateşli, arkamdan çok soğuktu.
Ê que estou com de calor na frente e com frio nas costas.
Öldüğü gece çok soğuktu. - Ciddi bir don olayı yaşanıyordu.
- Estava muito frio na noite em que ela morreu.
Çok soğuktu.
Estava um gelo.
Gece çok soğuktu ve çok susamıştım
Passei uma noite muito, muito fria. O subconsciente atormentava-me com muita, muita sede.
Çok soğuktu. Ben de giyinmek istedim.
" E como estava frio, só pensava em vestir-me,
Çok gençtiler, gözleri hayvanlar gibi soğuktu.
Eram tão jovens e os olhos eram frios como os dos animais.
O gece çok soğuktu.
Estava frio nessa noite.
Çok... soğuktu.
Estava... estava muito frio.
- Şey, çok soğuktu ben...
- Ele tem tanto frio que...
Ardennes kritik sayılabilecek derecede soğuktu. Saklanabilecek bir yer bulmak çok zordu.
As Ardenas eram cruéis, na medida em que eram extremamente frias e era muito difícil encontrar um sítio onde nos pudéssemos esconder.
Çok soğuktu. Seni özledim.
Tive saudades tuas.
Çok aptalım. Los Angeles'tan döndüğünde soğuktu ama yorgunluktandır dedim.
Pressenti que as coisas não estavam bem quando ele voltou de L.A., mas pensei que estivesse cansado.
Evi çok soğuktu, biz de uzanmıştık ve o da dedi ki :
- É melhor ficares com elas. - Obrigado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]