A little boy translate Turkish
3,445 parallel translation
♪ now when I was a little boy ♪ ♪ at the age of 5 ♪
# Küçük bir çocukken # # 5 yaşındayken #
Actually, it was a little boy.
Aslında, küçük bir erkek çocuğuydu.
I think I saw a little boy kill a little girl.
Sanırım küçük bir erkek çocuğunu, küçük bir kızı öldürürken gördüm.
You're telling me you saw, like, a little boy?
Bana küçük bir erkek çocuğu mu gördüğünü söylüyorsun? - Evet.
100 years ago... a little boy murdered his entire family in this house.
100 yıl önce... küçük bir çocuk, bu evde tüm ailesini... katletti.
A little boy.
Küçük bir çocuk.
I got a little boy at home, and he's dying.
Evde ölmekte olan ufak bir oğlum var.
That dude just raped a little boy.
O adam küçük bir çocuğa tecavüz etti.
He's been talking non-stop about you for two months, like a little boy.
Küçük bir çocuk gibi iki aydır durmadan sizden bahsediyor.
Inside you is a little boy.
İçinde küçük bir çocuk var.
You have a little boy!
Minik bir oğlun oldu!
It's a little boy.
Minik bir oğlan.
How impressive he was as a little boy.
Ne kadar da etkileyici küçük bir çocuk.
I was a little boy when I was torn away from my home and brought here.
Ben de evimden alınıp buraya getirildiğimde küçük bir çocuktum.
This one is just a little boy.
Bu ufak bir çocuk.
HE'S STILL A LITTLE BOY.
O hala küçük bir çocuk.
Why would he have a picture of a little boy?
Neden küçük bir çocuğun resmini saklıyor?
Then a little boy called me a skank.
Sonra küçük bir çocuk bana "şıllık" dedi.
Leave him out of this he's just a little boy!
Onu buna karıştırma O yalnızca küçük bir çocuk!
Oh my God, Ben, it's a little boy!
Tanrım, Ben, bir çocuk var!
Excitement and revelry in South Park as a little boy has just made the General Tsao's chicken joke for the one millionth time!
Bir çocuğun'General Tsao korkaktır'şakasını yapan bir milyonuncu kişi olmasının ardından, South Park'ta heyecan ve şenlik havası hakim.
And so in the face of war a little boy reminds us all what being human really means.
Savaşın eşiğine gelmişken küçük bir çocuk, hepimize insan olmanın gerçekten ne demek olduğunu hatırlattı.
There is a little boy here who has lost his mother!
Burada annesini kaybetmiş küçük bir çocuk var!
They already have a little boy.
Zaten ufak bir oğulları da var.
Okay, look, maybe I got a little overzealous with your boy.
Tamam, bak, senin adam için biraz fazla istekli davranmış olabilirim.
( Paul ) Bruce Lee was just a symbol of everything that every little boy wanted to be.
Bruce Lee her küçük çocuğun olmak istediği her şeyin bir ikonuydu.
Ike... ♪ Now when I was a little boy ♪ faye! Where the hell's Danny?
Ike.
Yes, the boy needed a little help.
Evet çocuğun biraz yardıma ihtiyacı vardı.
The sirens wailed and... then there was the sound of a bomb, and the man next to us... he said, "I was in a shelter last night with my wife and my little boy... and half of it got blown away."
Sirenler ötmeye başladı ve... Sonra bombanın sesi vardı, ve yanımızdaki adam... "Dün gece eşim ve küçük çocuğumla bir sığınak taydım..."
He was a very disturbed little boy.
Akli dengesi çok bozuk bir çocuktu.
A beautiful little boy.
Güzel, ufacık bir oğlan.
We can't leave a helpless little boy alone in the jungle.
Yardıma muhtaç bir çocuğu ormanda tek başına bırakamayız.
Minneapolis, maybe, or Denver, get a little job, meet a boring boy, make some friends.
Minneapolis ya da Denver olabilir ufak bir işe gir, sıkıcı bir erkekle tanış, arkadaşlar bul.
I wanted to watch my little boy with a whore.
Hep küçük oğlumu bir orospuyla izlemek istemiştim.
Boy, my chemistry is a little rusty, but wouldn't it run cleaner if they added another carbon molecule before the potassium?
Kimya bilgim zayıflamış. Potasyumdan önce karbon molekülü ekleselerdi... daha anlaşılır olmaz mıydı?
One mother starting in the prehistoric caves serving beans to a shaggy little boy by the fire.
Tarih öncesi mağaralarda bir anne saçı başı dağınık bir çocuğa ateş başında fasulye veriyor.
Then a Greek woman in a toga with a little shepherd boy.
Sonra harmani giymiş Bir Yunan kadın, çoban çocuğa.
The last time I saw you... You looked like a fat little boy.
Seni son gördüğümde küçük, şişko bir oğlan gibiydin.
You were a fat little boy, too, but I recognized you.
Sen de küçük, şişko bir oğlan gibiydin ama ben seni tanıdım.
The little boy looks like a serial killer.
Erkek bebek seri katil gibi.
Lyle was such a sweet little boy.
Lyle ne kadar da tatlı küçük bir çocuktu.
It's just words, boy, to keep us a little warmer in the night.
Alt tarafı kelimeler evlat. Gece bizi birazcık daha ısıtsınlar diye.
Some of them tried to kill my little brother, a crippled boy!
Bazıları küçük kardeşimi öldürmeye çalıştı, kötürüm bir çocuğu!
- Your little boy prisoners made you a promise and you got mad when they broke it?
- Bana bir söz verdiler... - Çocuk esirlerin söz verdiler ve sözlerinden döndüklerinde delirdin mi?
Well, did she kill a little boy? We don't have any cases of a missing boy.
Kayıp çocuk davamız yok
WADE : Why you stopped our little frolic the other night? You got googly-eyes for golden boy George?
Dün geceki eğlencemizi bırakma nedenin altın çocuk George'a yazıyor olman mı?
He's a very progressive little boy.
O isyankar küçük bir çocuk.
- Little boy, the General Tsao's chicken joke, a favorite for years, you've just hit the magic number how's it feel?
- Ne? - Ufaklık, General Tsao'nun korkaklıkla ilgili şakası yıllardır çok revaçta. Sen şanslı numarayı buldun, ne hissediyorsun?
It's a little late to start dating the pool boy, isn't it?
Havuzu temizleyen çocukla çıkmak için biraz geç kalmadın mı?
Having a six-year-old boy in the house, I find myself cooking a lot of fish sticks and Mac and cheese shaped like little bunnies.
Evde altı yaşında bir erkek çocuk olunca kendimi sürekli balık ve tavşan şeklinde fırında makarna pişirirken buluyorum.
I was gonna buy a beach hut in Honduras, marry a local woman named Esperanza, and together we would raise our little boy, Titino, who would make money dancing for the tourists.
Ben Honduras sahillerinde bir baraka alacaktım. Esperanza adlı yerli bir hatunla evlenecektim. Birlikte oğlumuz Titino'yu büyütecektik.
a little bit more 67
a little bit 790
a little bit of everything 17
a little while ago 61
a little 1985
a little tired 30
a little later 32
a little further 29
a little to the left 38
a little late 32
a little bit 790
a little bit of everything 17
a little while ago 61
a little 1985
a little tired 30
a little later 32
a little further 29
a little to the left 38
a little late 32