A little girl translate Turkish
6,704 parallel translation
Being bitten as a little boy or a little girl you always going to look the same age.
Ufak bir oğlanken veya kızken ısırılınca hep aynı yaşta gösteriyorsunuz.
I lived in this house when I was a little girl.
Ben küçük bir kızken bu evde yaşıyordum.
Of course it's funny, isn't it - in my mind, even though the years have marched on, she's always been a little girl.
Tabi, çok komik değil mi, yıllar ne kadar akıp gitse de o hala benim için küçük bir kız kalacak.
Like a little girl from China.
Tıpkı Çinli küçük kız gibi.
"I'm a little girl. With posters of ponies on my wall."
Ben duvarında midilli posterleri olan küçük bir kızım.
I'm gonna have a little girl.
Küçük bir kızım olacak.
- Got a little girl.
- Küçük bir kızım var.
How could you do that to a little girl?
Bunu küçük bir kıza nasıl yapabildin?
They're mercenaries, Roman, going after a little girl.
Kızın peşine taktığın kişi bir paralı asker, Roman.
So we're asking for public help to catch this very dangerous fugitive and to return a little girl to her family.
Halkımızdan bu çok tehlikeli kaçağı yakalamak ve küçük kızı ailesine teslim etmek için yardım istiyoruz.
If a little girl should just... Be a little girl?
Küçük kızın sadece küçük bir kız olduğunu?
She doesn't get to be a little girl.
Normal küçük bir kız olmayacak.
- In the company of a little girl matching Bo's description, identified stealing a horse in Delaware.
Bo'nun tanımlamalarına uyan küçük bir kızın Delaware'de bir at çaldığı doğrulandı.
He's got a little girl handcuffed in there.
Elleri kelepçeli küçük bir kızla içeride duruyor.
They came here when I was just a little girl.
Ben daha çocukken gelmişlerdi.
Why would anyone leave a little girl alone in a car at night?
Bir gecenin yarısında niye küçük bir kızı arabada yalnız bıraksın?
Santa Claus, you just made a dad and a little girl real happy.
Noel Baba, bir babayı ve kızını çok mutlu ettin.
Though the thought of being stuck in an elevator, screaming like a little girl is pretty bad.
Rağmen olmadüşüncesi, bir asansörde sıkışmış Küçük bir kız gibi çığlık oldukça kötü.
By the time I got out, she wasn't a little girl anymore.
Çıktığımda ise artık benim küçük kızım değildi.
You think I'm a little girl, but I'm not.
Küçük bir kız olduğumu sanıyorsun ama değilim.
It's something I fantasized about since I was a little girl.
Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum bir şeydi.
This is something you're gonna want to tell your kids about, seeing the ugliest Irathient on the planet crying like a little girl.
Çocuklarınıza anlatacağınız bir olay olacak gezegendeki en çirkin Irathli'nin küçük bir kız gibi ağlayacağını göreceksiniz.
Why would an assassin who killed redcoats target a little girl?
Kızıl ceketlileri * öldürmüş olan bir asker neden küçük bir kızı kaçırmak istesin?
He was arrested three years ago for drunk driving after hitting a little girl.
3 yıl önce bir kıza çarptıktan sonra, alkollü araç kullanmaktan tutuklandı.
I was just a little girl!
Küçük bir kızdım.
You have a little girl.
Küçük bi kızın var.
And I have a little girl who's nine, just about the same age you were when you lived there.
ve 9 yaşında bir kızım var, orda yaşadığınızda senin olduğun yaşta.
Vanessa, you've wanted to be a doctor since you were a little girl and your family dog was killed and you couldn't save it.
Vanessa, küçüklüğünden beri hep doktor olmak isterdin. Ta ki köpeğinizin öldüğü ve senin kurtaramadığın günden beri.
Just a little girl talk.
Sadece kız kıza konuşuyoruz.
And instead, you have to save the life of a little girl.
Bunun yerine küçük bir kızın hayatını kurtarmak zorundasın.
what could be better? I mean, don't you remember your birthday party when you were a little girl?
Çocukluğundaki doğum günü partilerini hatırlamıyor musun?
But when you're a little girl, you should be treated like a princess, not some criminal on the run.
Ama küçük bir kızken, kaçak bir suçlu değil prenses muamelesi görmen lazım.
I remember you as a little girl all wide-eyed and innocent.
Senin o şaşkın ve masum bakışlı küçüklüğünü hatırlıyorum.
I mean, I know Robin's not the girliest girl, but you'd think on her wedding day, she'd be at least a little sentimental.
Robin'in pek kız gibi olmadığının farkındayım ama düğün gününde hiç değilse biraz duygusallaşır diye bekliyor insan.
Remembered by a little lost girl and remembered as truth.
Bir gerçek olarak bir küçük kayıp kız tarafından hatırlanacağım.
The death of his parents... A charge aunt little girl...
Annesi ve babasının ölümü küçük bir kızın sorumlusu olan teyze, yatılı okul.
Need a tampon to plug up your slash, little girl?
Yarığına tampon lazım mı küçük kız?
Who could kill a sweet, innocent little girl like her?
Kim, bir tatlı öldürebilir Onun gibi masum küçük kız?
You were such a happy little girl.
Çok mutlu küçük bir kızdın.
Well..... not since I was a little girl.
-... küçüklüğümden beri görmedim.
Bo is a very special little girl.
Bo oldukça özel küçük bir kız.
Holding a little 9-year-old girl captive.
9 yaşından büyük, küçük bir kızı esirmiş gibi tutmakta haklısınız.
Protecting a very important little girl.
Çok önemli bir kızı korumada haklıyım.
Bo is a very special little girl, but she can't control her gifts.
Bo oldukça özel küçük bir kız ama güçlerini kontrol edemiyor.
Look, stop behaving like a hysterical little girl and answer your phone.
Bak, histerik küçük bir kız çocuğu gibi davranmayı kes ve telefonu aç.
He waited there for a few days, you drove him into town in your van to try to abduct his daughter, and something went wrong and Doug hurt Gabby and you were left with a dead little girl and you thought you knew how to get rid of her.
Birkaç gün orada bekledi, kızını kaçırmak için onu kamyonetinle şehre götürdün işler ters gidince Doug, Gabby'yi öldürdü sen de ölü bir kızla bir başına kaldın ve cesetten nasıl kurtulacağını bildiğini sandın.
Well, try explaining that to a little 8-year-old girl... whose stepdad lives in a mansion and has a chef... and can buy her anything he wants anytime she wants it.
Bunu, ona istediği her şeyi istediği her zaman alabilecek üvey babasıyla ve özel aşçısıyla yaşayan 8 yaşındaki bir kıza açıkla bakalım.
I'll have a diet coke, please, and this little girl will have some milk.
Ben bir diyet kola alayım lütfen, bu ufaklığa da biraz süt alalım.
He starts telling you a story how he came to Vegas, he met a woman, he had an infant daughter, and he abandoned that little girl?
Sana bir hikâye anlattı. Nasıl Vegas'a geldiğini, bir kadınla tanıştığını bir kız bebeği olduğunu, Onu terk ettiğini ve bir şekilde sen de o kızın sen olduğunu anladın.
I'm not the same little girl you remember from a year ago.
Bir yıl önceden hatırladığın, aynı küçük kız değilim ben.
You look like the Little Match Girl, wandering around Victorian England selling matches for a penny.
Victoria devrinde, İngiltere'de bir peni kazanmak için kibrit satan Kibritçi Kız gibi olmuştun.
a little bit more 67
a little bit 790
a little bit of everything 17
a little while ago 61
a little 1985
a little tired 30
a little later 32
a little further 29
a little to the left 38
a little late 32
a little bit 790
a little bit of everything 17
a little while ago 61
a little 1985
a little tired 30
a little later 32
a little further 29
a little to the left 38
a little late 32