A little late translate Turkish
2,508 parallel translation
I'm just a little late.
Sadece biraz geç kalktım.
That's a little late by that point.
Bunun için biraz geç kaldık.
Isn't it a little late To care about your wife and daughter, Mr. Renbe?
Karınız ve kızınızla ilgili endişelenmek için biraz geç kalmadınız mı Bay Renbe?
It's a little late for that.
Bunun için biraz geç.
So I figured that you guys would like to catch up, So I put a little late lunch together.
Ben de düşündüm ki siz beyler arayı kapatmak istersiniz ben de size geç kalmış bir öğle yemeği hazırlarım.
Oh, I think we're a little late to the party.
Sanırım partiye biraz geç kaldık.
- Yes. lt's a little late.
- Evet. Biraz geç oldu.
It's a little late.
Biraz geç oldu.
I'm running a little late.
Evet. Şimdiden geç kalmış bulunuyorum.
Your reaction is a little late.
Biraz geç tepki verdin.
Yeah, it's a little late for the Bland Bureau walls.
Evet, Büro'nun yumuşak duvarları için biraz geç oldu.
It's okay if I'm a little late.
Biraz geç kalsam da sorun olmaz.
I was just a little late what difference does it make?
Sadece biraz geciktim. Ne fark eder ki?
Well, we stopped at Vincovci a little late.
Vincovci'de durmuştuk. Geç bir saatti.
[laughs] it's a little late for that, sweetheart.
Bunun için biraz geç tatlım.
Sir, I'm sorry, but you're a little late.
Beyefendi, üzgünüm ama biraz geç kaldınız.
Who cares if we are a little late?
Geç kalmamız kimin umurunda ki?
Well, it's a little late for apologies.
Özür dilemek için biraz geç.
Well, a little late for that now, pal.
Bunun için biraz geç olmadı mı?
Becky, it's a little late, don't you think?
Saat biraz geç değil mi?
Your special friend, Julian wanted you to know that he's running a little late tonight.
Yakın arkadaşınız Julian var ya bu gece biraz gecikecekmiş.
malory : So I'm a little late.
Tamam biraz geciktim.
- Don't you think you're a little late?
- Sence de biraz gecikmedin mi?
I think it might be a little late for romance and stuff.
Sanırım romantizm için biraz geç.
, I'm running a little late,
Benim. Biraz gecikeceğim.
A little late. You filed for separation a week before he was killed.
Ölümünden bir hafta önce boşanma dilekçesi vermişsin.
Well, it's a little late, pal. He confessed.
- Çok geç dostum, itiraf etti.
I... it's a little late to start dating.
Çıkmaya başlamak için biraz geç kaldık gibi.
It's getting a little late, Ty.
Biraz gecikeceksin, Ty.
I know I'm a little late to the party, Captain, but you mind filling us in on what your game plan is?
Partiye biraz geç kaldığımı biliyorum ama oyun plânını anlatmanda sakınca var mı Kaptan?
Well, it's a little late on that.
Onun için biraz geç canım.
I got to work a little late tonight.
Bu gece biraz geç kalacaktım çünkü.
Uh, listen - - I'm gonna be a little late For our meeting.
Randevuya biraz geç kalabilirim.
So, I'm a little late.
Bu yüzden geç kaldım.
We got here a little late.
Biraz geç kaldık da.
Maybe I could go in a little late.
Biraz geç gidebilirim işe.
It's a little late, but it is Friday.
Geç oldu ama, bugün cuma.
I'm coming. I'm just running a little late.
Geliyorum.Ben sadece koşmayı tercih ettim.
Well, you told me you'd get me a pony when I was 6, and you're little late on that promise.
Altı yaşımdayken bana bir midilli alacağını da söylemiştin ama o sözünde biraz geciktin. Bu konuda söyleniyor muyum ben?
Hi. Sorry I'm a little bit late.
- Kusura bakma, biraz geciktim.
Oh, Kevin. It's a little bit late for that.
Bunun için biraz geç değil mi?
Isn't it a little too late?
Biraz geç değil mi?
A little too late.
Artık çok geçti.
Well, hey, I'm sure Serena won't mind if I'm a little bit late.
Biraz geç kalsam eminim Serena bir şey demez, değil mi?
Actually, I think it's a little too late for that.
- Biraz geç kalmışız.
Since George Pritchard came to Little Ambrose and bought Summerleigh from my late father, we've a lot to thank him for.
Bayanlar ve Baylar. George Pritchard, Little Ambrose'a gelip Summerleigh'i rahmetli babamdan satın aldığından beri, ona teşekkür borçluyuz.
Too little, too late for the restaurant, but I bought a trailer with a two-burner, grill, smoker.
Restoran için çok az ve çok geç. Ama bir römork satın aldım. İki ocaklı, ızgaralı, barbekülü.
Let's hurry up a little otherwise we'll be late.
Biraz çabuk olalım geç kalacağız.
I mean, you just have to think about it, this little thing, it's no bigger than a double-decker bus, designed in the late'60s, launched in the mid -'70s and still functioning 32 years later,
Yani, sadece bir düşünün, hemen hemen çift katlı bir otobüs büyüklüğünde küçük bir araç. 60'ların sonunda tasarlanıyor, 70'lerin ortasında fırlatılıyor ve 32 yıldır halen tamamıyla çalışır durumda.
- Yeah... It's a little late for that.
Evet, bunun için biraz fazla geç.
Sorry I'm running a little bit late, but I went shopping.
Biraz geç kaldığım için üzgünüm, ama alışverişe gittim.
a little later 32
a little late for that 23
a little bit more 67
a little bit 790
a little bit of everything 17
a little while ago 61
a little 1985
a little tired 30
a little further 29
a little to the left 38
a little late for that 23
a little bit more 67
a little bit 790
a little bit of everything 17
a little while ago 61
a little 1985
a little tired 30
a little further 29
a little to the left 38