A little tired translate Turkish
999 parallel translation
I was a little tired.
Biraz yorgundum.
- Just a little tired, that's all.
- Sadece yorgunluk, hepsi bu.
To tell you the truth, I'm a little tired and I would like to rest.
Doğrusunu söylemek gerekirse biraz yorgunum ve dinlenmek istiyorum.
A little tired.
Biraz yoruldum.
- This morning, they is just a little tired.
- Bu sabah biraz yorgunlar.
I'm feeling a little tired.
Ben kendimi biraz yorgun hissediyorum.
I'm feeling a little tired.
Biraz yorgunum.
- Oh, it is only that I am a little tired.
- Oh, biraz yorgunum o yüzdendir.
I'm a little tired, sir.
- Biraz yorgunum efendim.
If you'll excuse me, I'm feeling a little tired.
Beni mazur görün, biraz yorgunluk hissediyorum.
- Oh, I'm just a little tired from shopping.
- Alışveriş yapmaktan yoruldum sadece.
I am a little tired.
Ben biraz yorgunum.
I think you also are a little tired.
Bana kalırsa sen de biraz yorgunsun.
Well, I don't know about you... but I'm getting a little tired of all this robbery business.
Pekala, ben seni bilemem... ama ben bu soygun işlerinden biraz yoruldum.
HE WAS A LITTLE TIRED AND HE HAD A RUNNY NOSE, SO I PUT HIM TO BED EARLY.
Huysuz, sanki grip olcak.
- I'm getting a little tired of it myself.
- Ben de sıkılmaya başladım.
- I guess I'm a little tired, is...
Galiba biraz yorgunum.
It has been a very exciting day for me and I'm a little tired.
Benim için çok heyecan verici bir gün oldu ve biraz yoruldum.
Marianne is a little tired.
Marianne biraz yorgun.
We're a little tired tonight.
Bu gece biraz yorgunuz.
If you don't mind. I am getting a little tired.
Sizin için de mahsuru yoksa, biraz yoruldum.
A little tired, I reckon.
Biraz yorgunum herhâlde.
I'm just a little tired, that's all.
Sadece biraz yorgunum, hepsi bu.
- You mean you were yelling at him, and I'm getting just a little tired of it.
- Ona bağırıyordun.
No, just a little tired.
Öyle değil, sadece biraz yorgunum.
Perhaps I got a little tired and felt a bit sad.
Belki biraz yoruldum... ve biraz üzgün hissettim.
I'm a little tired.
Biraz yorgunum.
She's just getting a little tired, like the rest of us.
O da hepimiz gibi yorgun düşüyor.
- Just a little tired.
- Biraz yorgunum.
I'm a little tired, of course.
Tabii biraz yorgunum.
Oh, just a little tired.
Oh, sadece biraz yorgunluk.
No, no, a little tired.
Hayır. Sadece birazcık yorgunum.
BUT IT LOOKS A LITTLE TIRED,
- Kapıyı sen gelmeden önceki gibi kapıyorum.
I'm getting a little tired.
Biraz yoruldum.
All right, I guess. A little tired.
Pekala, sanırım biraz yoruldum.
- Well, a little tired, perhaps.
- Şey, evet, belki biraz.
A little tired.
Biraz yorgun.
But I think we're both a little tired, don't you?
Ama sanırım ikimiz de biraz yorgunuz, değil mi?
- A little tired.
- Biraz yorgunum.
I'm a little tired
Biraz yorgunum.
Look, Columbo, I'm a little bit tired.
Bakın, Kolumbo, ben biraz yorgunum.
Such a tired little boy.
Küçük oğlancık yorulmuş.
- I suppose you must be feeling... a little bit tired after all your exertions.
Bu kadar egzersizden sonra biraz yorgun olmalısın.
Tired, hungry, and just a little bit irritable.
Yorgun, aç ve az da gergin.
And if you get tired and want to sleep a little they will push your brake and make your truck roll back and to crash.
Yorulup biraz kestirmek istersen... arabanı boşa alıp onun devrilmesine yol açarlar.
A little fight... make me- - I tired.
Küçük bir dövüş beni yordu.
Why, there wasn't a single blade of grass, or even one tired little buttercup.
Tek bir tutam çayır yoktu, boynu bükük bir çiçekcik bile kalmamıştı.
I didn't mean to blow up like that, but I'm getting a little sick and tired of your efficiency experts.
Seni böyle kızdırmak istemedim. Ama biraz hastayım ve senin şu uzmanlarından yoruldum.
You must be very tired by now. Why don't you sit and have a little sleep?
Sen cok yorgun olmalisin.
Back home... I felt tired and a little drunk.
Eve döndüğümde yorgun ve biraz da sarhoştum.
Not so much a wife, as a soft, warm bosom for a little boy to rest his tired head on.
Eşten çok, yumuşak, sıcak bir anne göğsü aradın tıpkı ufak bir oğlanın annesinin göğsünde yorgun başını dinlendirmesi gibi.
a little bit more 67
a little bit 790
a little bit of everything 17
a little while ago 61
a little 1985
a little later 32
a little further 29
a little to the left 38
a little respect 43
a little late 32
a little bit 790
a little bit of everything 17
a little while ago 61
a little 1985
a little later 32
a little further 29
a little to the left 38
a little respect 43
a little late 32