And another one translate Turkish
5,032 parallel translation
And another one.
Bir tanesi daha.
India is leading in the medals tally and another one is going to be added to that because the next match is in the 46kg category final between
Hindistan için yeni bir madalya günü daha geldi.. ve bu sefer de umarız, yeni madalyalar eklenecek Çünkü sırada 46kg kategorisinde final maçı
No offense, but since I left, one witch is dead and another one is missing.
Alınma ama ben gittiğimden beri, bir cadı öldü bir diğeri de kayboldu.
There are two phones in the stolen shipment that are activated and close to one another.
Çalıntı nakliyeden iki telefon faal olmuş ve birbirlerine yakınlarmış.
It's just you and me reaching out to one another.
Sadece sen ve ben varız, birbirimizle anlaşıyoruz.
And in another year... I won't recognize one face in the room.
Bir yıl içinde de baktığım tek yüzü bile hatırlamayacağım.
Must be a time when they actually look at one another and think, you know,
Bir noktada birbirlerine bakıp şöyle düşünmüş olmalılar :
He would make a star and he would cut it out of fluorescent cardboard, and then he would cut another little tiny one out of that and then another tiny one out of that.
Floresanlı kartondan bir yıldız kesmiş sonra onun içinden küçük bir tane daha, onun da içinden bir tane daha.
Proctor'll have another one up and running in a week.
- Proctor bir hafta içinde yenisini açar.
They rob one another in the streets... and furthermore they fuck each other in jail.
Birbirlerini sokakta soyuyorlar, dahası hapiste birbirlerini düzüyorlar.
Red, White and You was actually another one.
"Kırmızı, Beyaz ve Sen" de vardı.
A house with great wealth and fertile lands asks you for your protection against another house with a strong navy that could one day oppose you.
Çok zengin ve verimli toprakları olan bir hane korunma talep ediyor. Karşısındaki hane güçlü donanmasıyla bir gün sana kafa tutabilir.
Then one day I was in my cellar washing my fourth, fifth, sixth, load of dirty clothes while I folded another from the dryer when I heard the cellar door open and a whole new pile was tossed down.
Sonra bir gün bodrumda kirli kıyafetleri yıkıyordum, dördüncü, beşinci, altıncı seferi yıkarken bir yandan da kurutucadan çıkanları katlıyordum o an bodrumun kapısının açıldığını duydum ve yepyeni bir yığın aşağı atıldı.
Our Ship of the Imagination can take us anywhere in space and time, even to the hidden microcosmos, where one kind of life can be transformed into another.
Hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere yaşamın bir türünün diğerine dönüştüğü gizli mikrokozmosa bile götürebilir.
But before we say another word, you must look into your heart and you must answer me a question. Just one.
Başka bir kelam etmeden önce kalbinin derinliklerine bakman ve tek bir soruya cevap vermen gerek.
But nearing death, father and son forgave one another.
Ama ölümüne yakın baba oğul birbirlerini affettiler.
If Feng is truly representing his government's interests, why is he telling Raymond one thing and telling me another?
Feng gerçekten hükümetinin çıkarlarını kolluyorsa, o zaman neden bana ayrı Raymond'a ayrı bir şey söylüyor?
Ashley, I know you're new here and your mother was sketchy on your history, but at my school we don't stand idly by while one student hurts another.
Ashley, biliyorum burada yenisin ve annen de seni biraz başıboş bırakmış. Ancak benim okulumda bir öğrenci diğerine zarar verirken, biz de boş boş oturmayız.
I ate one cheese sandwich and I'd like another.
Bir peynirdi sandviç yedim ve bir tane daha istiyorum.
One stone crumbles and another takes its place.
Bir taş dağılırsa yerini yenisi alır.
Just this one day... I was being really annoying at home, and... You know how sometimes you do one thing, and that leads to another thing and that leads to another thing?
Sadece bugünlük... evde biraz can sıkıcı davrandım ve... bilirsiniz, bir gün bir şey yaparsın, o gider başka bir şeye sebep olur, o şey de başka bir şeye.
One Master must seek out another and destroy him ;
Bir usta diğerini bulup yok etmelidir.
Good. I'm listening. It was just one bad relationship after another, and...
Ve biz tabutta yatarken karılarımız geride kalanlarla üstümüzde dans eder.
One thing leads to another and nine months later little Henry comes along.
İşler peşi sıra gelir ve 9 ay sonra minik Henry doğuverir.
Pete's the kind of guy that can go out and then find another half-a-dozen more T. rexes, but there was only one Sue.
Pete, dışarı çıkıp yarım düzine daha T-Rex bulabilecek türde biriydi ama sadece bir tane Sue vardı.
You can't just take the sheets off of one bed and stick'em on another. It's unsanitary.
Bir yataktan aldığın çarşafı, öbürünün üstüne koyamazsın. "Sağlıhsız" bu.
Upon the fourth day of August, an old man and woman, husband and wife, each without a known enemy in the world and in their own home, upon a frequented street in the most populous city in this county, were first one, then after an interval of almost two hours, another, severally killed by unlawful human agency.
Tarih 4 Ağustos, yaşlı bir adam ve bir kadın, yani koca ve karı, ikisinin de bilinen düşmanları yok ancak bu eyaletin en kalabalık kasabasının, en işlek caddesindeki kendi evlerinde, önce biri, iki saat sonra da diğeri yasaları hiçe sayan biri tarafından öldürülmüş.
Unlike snowflakes and fingerprints, atoms or molecules of the same kind are utterly identical to one another.
Kar taneleri ve parmak izlerinin aksine aynı türden atom veya moleküller, birbirlerinin tamamen aynısıdır.
And the great news is that this one is due to last for another 50,000 years.
İşin güzel tarafı, şu an içinde bulunduğumuz dönemin bir 50 bin yıl daha sürecek olması.
They promised one another to stick together through thick and thin, allowing nothing to come between them until they reached their goal.
Her türlü güçlüğü omuz omuza atlatmaya, hedeflerine ulaşana kadar aralarına hiçbir şeyin girmesine izin vermemeye ant içtiler.
One thing led to another, and here we are.
Her şey birbirini izledi ve buraya geldik.
One guy is up there dead, another comes back limping and bleeding.
burada ölü biri var, biri de geri geldi ama, kanaması var.
Plus, thinking one thing and actively doing another?
- Ayrıca bir şeyi düşünürken başka bir şey daha mı yapmak?
I can take another one, and so can Cliff.
Cliff ve ben birer kişi daha alırız.
Take Attilio's receipt, then get another two : one for Hairball and one for Fishbone.
Bir makbuz Attilio'ya, iki tanesi Centocapelli'ye ve A'Lisca'ya.
And next to him, it's another picture Of ryan gosling but in this one
Ve ondan sonra da Ryan Gosling'in başka bir fotoğrafı, fakat onda iki kedicik de var.
"It underscores our responsibility to deal more kindly with one another " and to preserve and cherish the pale blue dot, "the only home we've ever known."
Bence, birbirimize daha iyi davranma sorumluluğumuzu vurguluyor ve bu mavi noktaya biricik yuvamıza.
And I'm probably not going to get another one for quite a while.
Ve bir süre daha izin alabileceğimi pek sanmıyorum.
And you'll get it out of me one way or another, won't you, Agent?
Öyle ya da böyle bunu benden öğreneceksiniz değil mi Ajan?
You're nothing but a desk jockey, a glorified chauffeur who shuttles immigrants from one airport to another, and you have been for years.
Sen bir büro çalışanı göçmenleri bir havaalanından diğerine götüren abartılan bir şoförden başka bir şey değilsin ve yıllardır bunu yapıyorsun.
- Yeah, you say that, but it seems as if harry is saying one thing and you're saying another thing.
Evet, öyle diyorsun da... Harry başka diyor sen başka diyorsun sanki.
I'm lifting the ban on you and Esme seeing one another.
Esme ile birbirinizi görme yasağını kaldırıyorum.
" And be kind to one another.
Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun.
And so... as one movement ends, another must begin.
Ve böylece biri durdu mu diğeri başlamalı.
One was at the Abbott house on 58th and Fifth and another at the Hemmings'.
İkisi 58. ve 5. caddedeki Abbott hanesinde ve diğeri de Hemmings hanesinde.
And besides, lovers are experts at sniffing out one another's deceptions.
Ve bu arada, aşıklar aldatmacaların kokusunu almada uzmandırlar.
But I have another offer on the table right now, and it is a good one.
Bu gün şurada ki masadan, başka bir teklif aldım, ve adam çok iyi birisi.
Even before I went to Glynco and trained to be a dead shot, I seen people kill one another, and I learned to be ready in case they came after me to do me harm.
Glynco'ya nişancı eğitimi almaya gitmeden önce insanların birbirini öldürdüğüne tanık oldum ve hazır olmayı öğrendim. Bir ihtimal bana zarar vermek için peşime düşerler diye.
I'm just glad that you and Roman have found one another.
Sen ve Roman'ın birlikte olmasına çok sevindim.
I beat it down in one place and it pops up in another.
Birini yakalıyorum, başka bir yerden daha çıkıyor.
When you're born in the Soviet Union, and you left one country and come back to another.
Sovyetler Birliği'nde doğduğunda,... birini bırakıp bir diğer ülkeye geçiyorsun.
and another thing 192
and another 158
another one bites the dust 21
another one 540
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
and another 158
another one bites the dust 21
another one 540
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516