English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / At my age

At my age translate Turkish

903 parallel translation
Nobody does these kind of things anymore. Look at my age.
Bu zamanda küçük çocuklar dahi bu şekilde cezalandırılmıyor.
But I'm pregnant at my age?
Bu yaşta mı oldu?
I'm not sure if I have the confidence to do all that at my age.
Kendimde o çabayı gösterecek güveni bulmuyorum.
Do you want your daughter... you think i was mother at my age.
- İster misin kızımızın bir... - Bu yaşımda anne olduğumu düşünün.
A woman at my age don't have to beat about the bush.
Benim yaşımda bir kadının sözü dolandırmasına gerek yok.
End up at my age with no future.
Benim yaţýma gelince önünde bir gelecek olmasýn.
Playing piggyback. At my age.
Bu yaşta deve güreşi!
And to think, at my age, another son.
Bu yaşımda, bir başka oğlan.
At my age, corrected by an illiterate.
Bu yaşımda, okuma yazma bilmeyen biri hatamı düzeltiyor.
At my age.
Benim yaşımda.
He congratulated me on my ability to see... so clearly at my age... on my ability to face the inevitable.
Bu yaşımda olayları böyle net görebildiğim ve kaçınılmaz... olanla yüzleşebildiğim için... beni tebrik etti.
But at my age, you're lucky if the pilot light doesn't go out.
Ama benim yaşımdayken, o umut nefes bile alıyorsa şanslısın.
I was warned against the siren call of adventure at my age.
Macera çağrısına karşı uyarıldım da. Yani benim yaşımda.
I need hardly add that any man who has lived as I have and who indulges, for the first time, in parenthood at my age deserves all he gets.
Şunu eklemem gerekir ki, benim yaşadıklarımı yaşamış ve teslim olmuş biri, ilk defa, bu yaşta bir babaysa her şeyi hak ediyordur.
It's not that I don't trust you, but when you're in love at my age... every man that looks at your woman is a menace.
Sana güvenmediğimden değil, ama benim yaşımda aşık olunca kadınına bakan her erkek açık bir tehdit.
Forgive me for insisting, but at my age you have these whims.
Israrcılığımı mazur görün ama benim yaşımda insanın dürtüleri oluyor.
- Not at my age.
- Mahzuru yok.
Who knows? At my age, I've stopped noticing handsome young men.
Hayır, benim yaşımda genç erkekler için zamanın olmuyor.
I need protection from the sun at my age
Senin kadar genç değilim. Güneş yanığı istemiyorum.
I wanted to know what you did at my age.
Benim yaşımda neler yaptığını bilmek istemiştim.
Now I'm old. My mother died at my age.
Farkına varmadan annemin vefat ettiği yaşa geldim.
At my age, how much happiness can I look forward to, once I'm divorced?
Boşandıktan sonra bu yaşımda daha ne kadar mutluluk arayabilirim?
At my age it's less agreeable to be "uncle" to a beautiful young woman.
Benim yaşımdayken genç ve güzel kadınların "amca" sı olmak pek istenilen bir şey değil.
At my age, you get to know what's what.
Benim yaşımdaki biri neyin ne olduğunu gayet iyi bilir.
Not at my age anyway.
Benim yaşımda değil.
At my age...
Benim yaşımda...
I can't go around bare-assed - not at my age.
Bu yaşta kıçı açık dolaşamam ki.
At my age, there's no second chance.
Bu yaştan sonra artık birini bulamam.
Well... I fear that at my age, and all innocence.
Şey... benim yaşımda insan korkuyor.
The possibility of arousing unsuspected passion at my age would be not only disturbing... but rather miraculous.
Umulmadık bir tutkuyla uyanma olasılığı, ben yaştaki biri için sadece rahatsız edici değil daha ziyade mucizevi olurdu.
Now, at my age, you see, we have no judgment.
Şimdi, benim yaşımda, görüyorsun, bir kararımız yok.
At my age, too.
Hem de bu yaşta.
I've never worried about the audience, and I'm not about to start now, at my age.
Ben izleyiciler için asla endişelenmedim.. ve bu yaştan sonrada endişelenemem.
At my age, I feel that more and more.
Benim yaşıma gelince, bunu gittikçe daha çok hissediyorsun.
I'd look pretty silly at my age climbing down a rope.
Benim yaşımda ipten aşağı tırmanmak oldukça aptalca görünürdü.
Even at my age, I couldn't help but reflect on my younger days although that was such a long time ago.
Bu yaşımda olmasa da gençliğimde ben de sevgimi belli ederdim gerçi üzerinden uzunca bir süre geçti.
At my age, the cough, you know...
Benim yaşımda öksürük ve... bilirsiniz.
- At his age he can afford it. - At my age I can afford to do all sorts of things, my sweet.
- Bu yaşta istediğiniz her şeyi kolayca yapabilirsiniz tatlım.
At my age... probably nothing.
Benim yaşımda... önemli değil..
At my age?
Benim yaşımda mı?
At my age, most men have their second in command do it.
Benim yaşımda bunu yardımcılarına yaptırırlar.
At my age, I know better than that.
O kadar aklım var herhâIde.
At my age, one has to learn from other people's experiences.
Benim yaşımdayken, insan başkalarının deneyimlerinden yararlanmalı.
At my age, one fears time.
Benim yaşımdakilerin bekleyecek zamanı olmuyor.
At my age, a little excitement is welcome.
Benim yaşımda biraz heyecan iyi gelir.
"at the last part of the speech dealing with the age of the Earth, " where my views conflicted with his.
Konuşmanın son kısmı, Dünya'nın yaşı meselesiyle ilgiliydi ve bu konudaki düşüncelerim onunkiyle taban tabana zıttı.
Remember, I did make a home for you once, and I'll do it again... only you've got to let me have my fling now... because you're simply rushing at old age, Sam.
Unutma, senin için bir kez yuva kurmuştum, ve bunu yeniden yapacağım. Sadece bu küçük kaçamağı yapmama müsaade etmek zorundasın çünkü yaşlılığa adeta kucak açıyorsun Sam.
I'm not very impressionable. I lost my awe of women at an early age.
Ben kolay etkilenmem. Kadınlara saygımı genç yaşta kaybettim.
It wouldn't be so strange at your age, my dear girl.
Senin yaşında hiç de garip olmazdı, güzel kızım.
I met the late rajah exactly once, at the age of seven... before my parents sent me to England for my education.
Rajah'la, ailem eğitimim için beni İngiltere'ye göndermeden önce yedi yaşında bir kez tanıştım.
Oh, middle age, my boy, no memory at all.
Yaşlılık işte, evlat, hafıza falan bırakmıyor insanda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]