English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Come forward

Come forward translate Turkish

1,529 parallel translation
My story might make them realise that and come forward.
Hikayem, farkına varmalarını sağlayacak ve ortaya çıkacaklar.
Although no witnesses have come forward, Lex Luthor was apprehended Near Reeves dam, which was the source of the recent flooding.
Bu konuda herhangi bir görgü tanığı bulunmamasına rağmen, Lex Luthor'un, yaşanan sel felaketi öncesinde, Reeves barajı yakınlarında tutuklandığı söyleniyor.
Look, I know she's promicin positive, but you need to convince her to come forward.
Bak, Promisin pozitif olduğunu biliyorum, ama onu öne çıkmaya ikna etmelisin.
She didn't have to come forward.
Ortaya çıkmak zorunda değildi.
Okay, come forward.
Tamam. Gelebilirsin.
The longer that he waitsto come forward, the harder it's gonna befor anyone to help him.
Ortaya çıkması ne kadar gecikirse, ona yardım edecek birini bulması o kadar zor olacak.
You figured he'd come forward out of guilt over the affair, is that it?
Olayla ilgili olarak onun suçlu çıkmasını planladın, öyle mi?
Well, they didn't come forward.
Araştırma sırasında ortaya çıkmadılar.
Why come forward now?
Neden şimdi ortaya çıktın?
A witness has come forward.
Bir şahit ortaya çıktı.
But if it isn't him I hope someone will come forward and say something. Anything.
Ama biri bir şey gördüyse umarım öne çıkar ve bir şey söyler.
If anyone knows anything come forward.
Bir şey bilen biri varsa öne çıksın.
Since the mother's appeal to the public several witnesses have come forward about the murdered girl.
Anne halka çağrı yaptığından beri öldürülen kızla ilgili birkaç tanık öne çıktı.
- Stokke won't come forward.
- Stokke konuşmayacaktır.
If I come forward and Bremer is let off, I'm finished.
Ama öne çıkarsam ve Bremer kurtulursa beni ipe çeker. Biterim.
Because Bremer didn't come forward, I was discredited.
Bremer konuşmadığı için güvenirliğim sorgulandı.
Former Secretary of Defense Robert McNamara stated years later that the Gulf of Tonkin incident was a "mistake", while many other insiders and officers have come forward relaying that it was a contrived farce, a complete lie.
Eski Savunma Sekreteri Robert McNamara yıllar sonra, Tonkin Körfezi Olayı'nın bir "Yanlışlık" olduğunu söyledi, ve birçok yetkili ya da subay ortaya çıkarak bu açılamanın bile törpülenmiş olduğunu, aslında olayın tamamen bir orta oyunu, büyük bir yalan olduğunu söylediler.
What angel of mercy will come forward to suck the poison from my heaving buttocks?
Bu zehri şişmiş popomdan emip çıkartacak gönüllü bir melek yok mu?
Today's the first of December the December boys please come forward.
Bugün Aralık'ın ilk günü, Aralık çocukları lütfen öne çıksın.
All right, come forward.
Pekala, öne gel.
No one's come forward to admit that they're on the site.
Hiç kimse ortaya çıkıp, sitede resimleri olduğunu itiraf etmedi ki.
Corporal Penning has come forward.
Onbaşı Penning konuştu.
Let your Gurubhai come forward and say it's a lie.
Gurubhai öne çıkar ve yalan olduunu söyler.
Come forward.
Yaklaşın.
- Mr. Whitney. -... to come forward.
-... çağırıyor.
It's very brave of you to come forward.
Buraya kadar gelmen gerçekten cesurca.
Now tell me, who will pay me the 2 months rent.. .. and the one who will pay, come forward.
Şimdi söyleyin bakalım, 2 aylık kirayı hanginiz ödeyecek?
Then why did you come forward?
O halde neden öne çıktın?
Forward, I didn`t come forward!
Öne mi? Ben öne çıkmadım ki.
I don`t know, in such dangerous situations.. .. how I always come forward.
Hiç bilmiyorum, ama tehlikeli durumlarda ben hep öne çıkarım.
Come forward.
Biraz yaklaş.
We must demand that every fit young man come forward to enlist.
Genç ve sağlıklı her erkeğin orduya katılmasını talep etmeliyiz!
Why come forward now?
Niye şimdi ortaya çıktınız?
They're gonna wanna know how you know, why you didn't come forward.
Nasıl öğrendiğini, neden bir şeyler yapmadığını bilmek isteyeceklerdir.
Has someone come forward with new information?
Birileri yeni bir bilgi mi getirdi?
He decided to come forward with proof of the cover-up he perpetrated.
İşlediği suçun gizli kanıtlarını ortaya çıkarmaya karar vermişti.
If it hadn't have been for Vice President Daniels, I would've had no gambit to play and the ambassador would never have come forward with this intel on Habib.
Eğer Başkan Yardımcısı Daniels füze saldırısını başlatmış olmasaydı, çıkarım için iyi bir hamlem olmayacaktı. Ve Büyükelçi asla Habib hakkındaki istihbaratı açığa çıkarmazdı.
They will come forward if we need them to testify?
Tanıklık etmelerini istersek, bu insanlar gönüllü olacaklar mı? Evet.
Declare your intentions for peace and appeal to members of Islamic communities to come forward with any information regarding Fayed.
Barışçıl niyetinizi belirtin ve İslam cemiyetinin her üyesine, öne çıkıp Fayed'le ilgili tüm bildiklerini paylaşmaları için ricada bulunun.
I'd like you to appear on television and appeal to members of Islamic communities to come forward with any information on Fayed.
Sizden, televizyona çıkıp, bütün İslam cemiyetlerinin üyelerine Fayed'le ilgili tüm bilgileri paylaşmaları ricasında bulunmanızı istiyorum.
Now, we are hoping to compel someone to come forward with any information regarding those nuclear weapons.
Birini öne çıkmaya zorlayacağını ve silahlar hakkında konuşturacağını umuyoruz.
We would've come forward but we thought you found...
Bilseydik hemen gelirdik ama düşündük ki siz gerçek katili bulmuştunuz...
I thought once he realized someone knew the truth, he'd come forward.
Gerçeği bilen biri olduğunu öğrenince, suçunu itiraf eder sandım.
A very credible witness has just come forward, and he's willing to testify.
Çok güvenilir bir tanığımız oldu ve ifade verecek.
Come on, lean forward.
Hadi, öne doğru eğil.
Police have appealed for the flower seller to come forward, and they've given out a telephone number
Emniyet güçleri çiçekçiyi ön plana almış durumda.
Look forward and come this way, please!
İlerleyin ve buraya gelin lütfen!
He want you to step forward and come down to the merciful arms of his eternal salvation.
Öne çıkmanızı ve sonsuz kurtuluşunun merhametli kollarına gelmenizi ister.
Come along, Mrs Clarke, best foot forward.
Pekala Bayan Clarke.
Indian captain Kabir Khan, Asia's best center forward pushing his team come on!
Hint takımının kaptanı Kabir Khan, Asya'nın en iyi santraforu. Hadi!
You have to come forward.
Saklanmaman gerekiyor. Birilerine anlatmalısın, Abby.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]