Come with translate Turkish
56,249 parallel translation
- Look, you have to come with me.
- Benimle gelmek zorundasın.
Okay, well, I'm walking out that door, So you can either come with me,
Pekâlâ, şimdi o kapıdan çıkacağım.
I'll come with you.
Sizle geleceğim.
Come with me.
Benimle gel.
Let me come with you.
Seninle gelmeme izin ver.
Come with me now!
Hemen benimle gel!
You'll have to come with us to the station.
Bizimle karakola gelmelisin.
Okay, come with me.
Benimle gel.
Come with me, sir.
Benimle gelin efendim.
Do you want me to come with you?
- Seninle gelmemi ister misin?
Just come with us.
Bizimle gel.
Will you come with me?
Benimle gelecek misin?
Come with you where?
Nereye gelecek miyim?
You see, your master wants me to come with him to deal with his nonsense.
Gördüğün gibi, efendin benim onunla gitmemi istiyor ıvır zıvır işiyle ilgilenmem için.
Noodles wants to come with us.
Erişte bizimle gelmek istiyor.
He was gonna come with or without us.
Bizimle ya da bizsiz, her türlü buraya gelirdi.
- Just come with me.
- Gel. Lütfen.
I need you to come with me right now.
Hemen benimle geleceksin.
Why don't you come with me.
Benimle gelsene.
I think you should come with me right now.
Hemen benimle gelsen iyi olur.
I won't release them, if... if you get in the car and come with me.
Arabaya binip benimle gelirsen kasetleri ortaya çıkarmam.
- Come with me.
- Benimle gel.
Yeah, I think I'm gonna come with you if it's cool.
Tamam, ben de seninle geleyim. Olur.
The minute you come back here with my computers and my files and my servers.
Bilgisayarlarımı, dosyalarımı ve sunucularımı getirince kutlarız.
We'll come up with our own cover.
- Kendimiz bir şey buluruz.
Yeah, about that... We may need to come up with a different strategy.
Evet, o konuya gelince farklı bir strateji bulmamız gerekebilir.
Would you like to come to Kansas with me?
Benimle Kansas'a gelmek ister misin?
I understand they might be hesitant to come forward yesterday, with the outcome in doubt, but today?
Neticenin belli olmamasından dolayı dün öne çıkmak için tereddüt etmelerini anlarım ama bugün ne peki?
Come on, stay with us, buddy.
Hadi, bizimle kal dostum.
Do you come here often with Peter Thomas?
Peter Thomas'la buraya sıklıkla gelir miydiniz?
Now, given the unprecedented success of last year's trivia night With the theme "dead celebrities," We've decided to come back again with yet another costume gala,
Geçen sene düzenlediğimiz "Ölmüş Ünlüler" temalı Yarışma Gecesi'nin emsalsiz başarısını göz önüne alıp bir başka kostüm partisi tertip etmeye karar verdik.
Doesn't matter as long as our skin doesn't come in touch with DEET.
Cildimiz sinek ilacıyla temas etmediği sürece sorun yok demiştin.
We should make an appointment and come up with a plan.
Sonraki seansta bir plan yapmalıyız.
Come stay at mom's with us.
Gelin annemlerde kalın.
I know the children, especially the girls, would greatly enjoy it if you would come in and speak with them.
Çocukları, özellikle de kızları tanıyorum. Bundan büyük keyif alacaktı Eğer içeri girip onlarla konuşursan.
You, come with me.
Benimle gel.
Come in and sit with me, please.
- Gel de otur benimle.
And to know that I'm gonna be with most amazing women is just kind of... fantasy come true.
En mükemmel kadınlarla olacağımı bilmek bir hayalin gerçekleşmesi.
A picture of our daughter on a playground with anonymous insults that might have come from anywhere.
Kızımızın parktaki bir fotoğrafında nereden geldiği belirsiz bir sürü isimsiz hakaret vardı sadece.
Come drink with us, buddy!
Gel, bizimle iç dostum!
For two weeks, you will go straight to school and come straight home afterwards, no activities, no hanging out with friends.
İki hafta boyunca evden okula, okuldan eve gidip geleceksin. Arkadaşlarla takılmak yok.
These kids, they can't even spell, and they come up with this shit.
Daha kelimeleri doğru düzgün yazamayan çocuklar bunları nasıl buluyor, hayret.
Come hang out with everybody tonight.
Akşam gel, bizimle takıl.
Who'd you come here with?
Kiminle geldin?
Come dance with us.
Haydi dans edelim.
Come sit with me a minute.
Gel, biraz oturalım.
I need you to come to the office with me.
Benimle ofise geliyorsun.
But I've come to believe I need to share something with you.
Ama artık sizinle bir şeyi paylaşmam gerektiğine inanıyorum.
Throw him in a sack, sail away from here, let the Guthrie woman and her lawyers deal with the governor, and be alive come tomorrow.
Tıkalım bir çuvala. Açalım yelken uzaklara. Guthrie denen kadınla avukatları yesin valinin başını.
If you have any information on David's whereabouts, please call Winston Hill Police Station and help reunite David with his wife... .. and five-year-old son..... who desperately wants his daddy to come home.'
"David'in yeri konusunda bilgiye sahipseniz eşi ve babasının eve dönmesini isteyen beş yaşındaki oğlu için lütfen Winston Hill Polis Karakolu'nu arayın."
And we have words, with lots more to come, I reckon.
Mesaj da var ve dahası geliyor.
come with me 3958
come with me if you want to live 21
come with us 554
come with me now 52
come with you 19
with 1352
within 177
without 110
withdraw 82
with you 1138
come with me if you want to live 21
come with us 554
come with me now 52
come with you 19
with 1352
within 177
without 110
withdraw 82
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your wife 28
with your 48
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your wife 28
with your 48
with your help 124
with her 211
with your dad 25
with your mother 23
with pleasure 453
with your father 34
with whom 203
without me 305
with that in mind 45
with your life 24
with her 211
with your dad 25
with your mother 23
with pleasure 453
with your father 34
with whom 203
without me 305
with that in mind 45
with your life 24