Everything's set translate Turkish
236 parallel translation
Once everything has been executed according to plan, the bank's alarms must be set off to simulate a burglary interrupted in progress.
Her şey plana uygun biçimde gerçekleştirilince, bankanın alarmı, yarım kalmış bir... soygun girişimi olmuş görünümü verecek biçimde ayarlanacak.
Everything's set.
Her şey tamam.
Well, everything's all set, babe.
Her şey hazır bebek.
Everything's all set.
Her sey hazïr.
Everything's set and ready to go.
Her şey hazır bekliyor.
I live close to you, and if everything's all right... I'll call later and set your mind at rest.
Size yakın oturuyorum ve herşey tamamlandığında... size gelip bilgi veririm.
Everything's all set.
Her şey ayarlandı.
Everything's set, Nelson. Stations, 3 : 45 a.m.
Her şey hazır Nelson. 03.45'te, istasyonlarda.
Now, everything's all set.
Her şey hazır.
We sold everything at auction except for one set of Coalport china plates.
Coalport çini seti dışındaki her şeyi açık arttırmada sattık.
Everything's set.
Her şey hazır.
Everything's all set.
Herşey ayarlandı.
I wish I'd never set eyes on him. He's changed everything.
Keşke onu hiç görmeseydim, o her şeyi değiştirdi.
Everything's set, sir.
Her şey ayarlandı ve hazır efendim.
Everything's ready, she's all set to go!
Her şey tamam! Gitmeye hazır.
I guess everything's all set now, huh?
Sanırım artık her şey tamam.
All right. Everything's set.
Pekâlâ Hepsi hazır
Everything's set for tomorrow.
Yarın için her şey hazırlandı.
Everything's all set, Jim.
Her şey ayarlandı, Jim.
Everything's set.
Herşey ayarlı.
Everything's set?
Her şey hazır mı?
Set your mind on God's kingdom and His justice before everything else, and all the rest will come to you as well.
Tüm bunlar Tanrısızların peşinde koşacakları şeylerdi, sizlerin değil. Her şeyden önce Tanrı'nın hükümdarlığını ve adaletini arayın, bunların tümü size sağlanacaktır.
Well, Trigger, everything's rigged up and all set.
Pekala, Trigger, her şey ayarlandı ve hazır.
Everything's all set.
Her şey hazır.
No matter what he's thinking, or how much he threatens I will do everything I've set out to do.
Ne düşünürse düşünsün, ne kadar tehdit ederse etsin yapmak için yola çıktığım herşeyi yapacağım.
Everything's been set for her.
Herşey hazırlandı.
- Everything's all set here?
- Herşey ayarlandı mı?
That'll give me time to make sure everything's set up.
Bu denetim içinde yeterli olacaktır.
- Everything's set.
- Her şey ayarlandı
The roadblocks are set, the patrols are out, and everything's quiet as can be.
Barikatlar kuruldu, devriyeler dışarıda. Herşey olabildiğince sessiz.
Everything's set.
Herşey hazır.
- Everything's set.
- Her şey hazır.
- Hey, everything's set up.
- Her şey ayarlandı.
- l'll just make sure everything's set up. - Sí, rápido.
Her şeyin hazırlandığından emin olacağım.
Everything's set.
Hazır mı?
Everything's set.
Her şey ayarlandı.
Yeah, everything's fine. Just, we're all set.
Evet, her şey yolunda.
Everything's set down here!
Burada herşey hazır!
Everything's all set.
Her şey tamam.
We set everything in motion. It's like the chicken and the egg, Will.
Her şeyi biz başlattık.
Everything's set.
Herşey ayarlandı.
Now, everything is all set for Bart's apology.
Bart'ın özrü için her şey ayarlandı.
I haven't been getting much sleep. Everything's set to go, right?
Pek iyi uyuyamadım, her şey hazır mı?
But I think there's a way to set everything right.
Ama sanırım her şeyi yoluna koyabilecek bir yol var.
- Everything's set up.
- Her şey hazır.
Everything's set up for next week.
Gelecek hafta için her şey hazır.
So we're going to set the zoo up as a trust... that's for all of us... and everything else goes to "my son Vincent McCain, absolutely."
Hayvanat bahçesinin sorumluluğu bize geçiyor- - Biz derken, yani hepimize- - "Ve geriye kalan her şey tamamen oğlum, Vincent McCain'in olacak."
Listen, is everything set for my arrival in Miami?
Miami'ye varışımla ilgili her şey ayarlandı mı?
They'll set off early-warning systems, and Clark'll scramble everything he's got.
Erken uyarı sistemini tetikleyecekler ve Clark elindeki her şeyi gönderecek.
Everything's set up there.
Orada herşey hazır.
I mean,'cause that's what he... He always wanted to get everything set up, you know what I mean.
Demek istediğim, çünkü o her zaman her şeyi düzenlemeye çalışıyordu, biliyorsun.
seth 1004
sets 17
settle 102
setting 28
settlement 17
settled 46
set it up 93
setsuko 53
set me up 28
set me free 78
sets 17
settle 102
setting 28
settlement 17
settled 46
set it up 93
setsuko 53
set me up 28
set me free 78
set it free 18
settle in 44
set up 39
set up a meeting 19
set the table 33
settle down 703
set them free 27
settling 16
settling in 21
set up a perimeter 24
settle in 44
set up 39
set up a meeting 19
set the table 33
settle down 703
set them free 27
settling 16
settling in 21
set up a perimeter 24
set a course 25
set him free 16
set' em up 17
set it down 27
everything is fine 327
everybody 7095
everyone 6978
everything 4202
every 358
everywhere 595
set him free 16
set' em up 17
set it down 27
everything is fine 327
everybody 7095
everyone 6978
everything 4202
every 358
everywhere 595
everyday 85
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything's gonna be okay 291
everything will be alright 53
everything is good 35
everything is possible 23
every day 1374
everything okay 1482
everything is perfect 26
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything's gonna be okay 291
everything will be alright 53
everything is good 35
everything is possible 23
every day 1374
everything okay 1482
everything is perfect 26