English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He can't speak

He can't speak translate Turkish

176 parallel translation
He can't even speak politely.
Kibar konuşmayı bile bilmiyor.
- He can speak, but he won't.
- Konuşabiliyor, ama konuşmayacak.
He'd better have it cut out if he can't speak in a lower tone.
Eğer alçak sesle konuşmazsa, dilini koparsa daha iyi olur.
God punished him, he can't speak coherently.
Tanrı onu cezalandırmış, tutarlı konuşamıyor.
If he doesn't speak German, he can't understand.
Almanca bilmiyorsa seni anlamaz.
If he won't speak up, at least we can say something.
Eğer o konuşmazsa en azından biz bir şey diyelim.
But he can't speak.
Ama o konuşamıyor.
You know, he still can't speak.
Daha konuşamadı.
- He can't speak!
- Konuşamaz!
He can't speak anymore.
Artık konuşamıyor.
He told me he can't speak any Spanish.
Evet baba, o İspanyolca bilmiyor.
A poor deaf-mute, he can't hear or speak.
Zavallı bir sağır dilsiz, duyamaz ve konuşamaz.
What will Janos say if you can't speak German when he comes home?
Janos eve geldiğinde Almanca konuşamazsan ne der sonra?
However, suppose he can speak but won't?
Yine de konuşursa iyi olur.
Actually, I don't think he can speak at all.
Aslına bakarsan bence o hiç bir dil konuşmuyor.
He said he's returning home because he can't speak Italian.
O evine geri döneceğini söylüyor çünkü.. ... hiç italyanca konuşamıyor.
No, he's a "pocho." The dummy can't even speak Spanish.
- Hayır, o bir Pocho. İspanyolca anlamıyor bile.
He can't speak.
- N'oldu niye bağırıyormuş? - Durumu iyi değilmiş.
He can't even speak well and you want him to sing?
- o daha konuşamıyor bile!
He doesn't speak English and I can't understand his instructions without her. She's his translator.
İngilizce bilmez... o da onun çevirmeni.
Can't speak until spoken to, don't sit until he does, all that crap.
Sorulmadan konuşmaz, o oturmadan oturmaz gibi saçmalıklar.
Now he can't speak English.
Şimdi de İngilizce konuşamaz oldu.
He can't speak.
Konuşamıyor.
After a few days, he could see a bit, but he can't hardly recognise anyone until they speak...
Birkaç gün sonra biraz görmeye başladı, ama konuşmayana kadar kimseyi tanıyamıyordu.
He would have said something, but he can't speak.
Bir şeyler söylemeye çalışıyor, fakat konuşamıyor.
Down the pub. - He can't, uh, speak or anything,
Pek konuşamıyor ya da başka birşey yapamıyor.
He can't speak, of course.
Ve tabii ki konuşamıyor.
He can't even speak properly.
Doğru düzgün konuşamıyor bile.
He can " t speak right now.
Şu anda konuşamaz.
That's why he can't speak.
Bu yüzden konuşamıyor.
- Can't he speak?
- O konuşamıyormu?
He can't even properly speak.
Daha düzgün konuşamıyor bile.
Your love for Mr. Noirtier makes you forget he's paralysed and can't speak
Derdini göz kırparak anlatıyor.
He can't speak the language.
O dili konuşan biri değil.
He can't speak.
O konuşamaz.
I know we'd kiss friendship goodbye. He'd never speak to me. I can't risk that.
- Benimle bir daha konuşmaz.
Can't he speak for himself?
Kendisi konuşamıyor mu?
The only reason my father hasn't made a pass at her is he's currently besotted with a Tuscan peasant girl who can't speak a word of English.
Babamın ona karşı cinsel istek duymamasını tek nedeni şu aralar İngilizce konuşamayan köylü kızlarla yeterince yatmış olması.
He's whacked out on painkillers. He can't speak.
Ağrı kesici verdik.
Because he can " t speak English.
İngilizce bilmiyor ne de olsa.
Come on, Mr. Florin, can't you see he's starting to speak nonsense?
Yapmayın, Bay Florin. Saçma sapan konuştuğunu görmüyor musunuz?
He can't speak.
- Konuşamıyor.
He probably can't speak it!
Bence onlarla konuşamıyordur!
- He can't speak yet.
- Henüz konuşamıyor.
He can, er, speak nine languages, blow glass, do hard sums, but he wouldn't tell you.
9 dil bilir, cam üfleme sanatında ustadır, ağır matematik problemlerinde de öyle. Ama alçakgönüllüğünden söylemez.
- He can't speak.
- Konuşamıyor.
I'd let you talk to him yourself, but he can't speak.
Onunla konuşmanıza izin verebilirdim ama konuşamıyor.
How can he learn to trust me if he won't even speak to me?
Eğer benimle konuşmuyorsa bile bana güvenmeyi nasıl öğrenebilir?
Because if a so-called educated man can't speak the language of the people he governs, he's no right to be here!
Çünkü eğitimli denen bir insanın yönettiği halkın dilini konuşamıyorsa burada olmaya hakkı yoktur!
That's because he can't speak anymore.
Çünkü artık konuşamıyor.
- What, he can't speak for himself?
- Onu rahat bırak. Kendi adına konuşamıyor mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]