English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Here he goes

Here he goes translate Turkish

274 parallel translation
Here he goes again.
Yine başlıyor.
- Here he goes again.
Yine başladı.
Here he goes Like a broken record.
İşte o bozuk plak gibi gider.
Here he goes.
İşte vuruyor.
Hold onto your socks, here he goes.
Sıkı durun, işte başlıyor.
Well, here he goes, killer.
Marifetini gör, katil.
Here he goes.
İşte başlıyor.
Here he goes again!
İşte yine gidiyor!
Here he goes again.
İşte yine başlıyor.
- Here he goes.
- Kaçıyor.
Oh, God, here he goes again.
Oh, tanrım. Gene başlıyor.
Here he goes.
İşte gidiyor.
Here he goes again.
- İşte yine başladı.
Oh, here he goes.
Ah, işte başlıyor.
Here he goes again, making this about race when he knows... - I'm not doing that.
Sayın Yargıç yine gelmiş konuyu ırk mevzusuna getiriyor halbuki kendi de biliyor ki ırkla hiçbir ilgisi yok.
Here he goes with the nostalgia.
Üstüme varma.
Here he goes with the nostalgia.
Yine mi nostalji?
Here he goes.
İşte harekete geçiyor.
I can show Bryan, our DA, that if he goes around tryin'to collect everybody he'll have a tangled case but if he sticks to Wilmer here, he can get a conviction standing on his head.
Ben bölge savcisi Bryan'la konusurum. Herkesi tutuklamaya kalkarsa isin çok karisacagini... ama Wilmer'la ugrasirsa olayi kolayca çözebilecegini... anlatirim.
Good idea! I move in here, he goes to the Riviera
Ben buraya taşınırken, o da Eze'de inşaat işlerine başlayacak.
Nobody goes no place here without I say so. He's cold.
Ben söylemedikçe hiç kimse bir yere gitmiyor.
And I'm sure your radio audience will excuse me... as well as Mr. Smollett here if he goes back to his post at the drill.
Bu yüzden eminim ki dinleyicileriniz beni ve sondajın başına gidecek olan Bay Smollett'i bağışlayacaktır.
This goes in here, whether he likes it or not, and that'll fit there.
Bu istediği yere oturur bu da buraya.
Now, here's a man that goes into Jeweltown every year, twice a year and he's never brought back a woman yet.
Şimdi bu adam her yıl iki kez Jeweltown'a gider ve daha hiçbir zaman yanında bir kadın getirmedi.
He has to pass through the area of the Communist Party whenever he comes here or goes back Why can he pass through freely
O geliş ve gidişlerinde Komünist alana geçmek zorundadır. Neden bu kadar özgürce geçebiliyor?
My husband goes crazy if he's not here when he gets home.
Köpek kaçarsa kocam çok sinirlenir!
My Lord here, makes us all look silly at the jousts with his fancy horsemanship, he goes to his saddlebags and gets bitten like a groom.
Hevesli binicileri ile turnuvaya çıkmış lordunla buradasın, eyer çantandan ona... içki getirmeye gidiyorsun, ve bir seyis gibi ısırılıyorsun. Ne kadar da budala yapar bizi bu.
He's here. It goes on...
Burada konuşulanlara aldırma...
If he goes, I'd have to stay here.
O giderse benim kalmam gerekecek.
It isn't here, and he goes to Europe a lot.
Burada yok, Avrupa'ya çok gidiyor.
He goes here, follows down here.
Şuraya gidiyor, sonra da şuraya.
I see him when he goes by here.
Buraya uğradığında görüşüyoruz.
Yan Qing sneaked out of town, he must have... contacted his troops and he'll be back He's unaware of the situation here If he goes back to the inn
Yan Qing şehirden kaçayı başardı... birliklerle temas etmiş olmalı ama burda olanlardan habersiz geri dönerse.... gene istihbaray toplayacak
Yes. Well, he usually goes directly home from here. But tonight would be very bad, because I believe he's giving a party.
Şey, genelde işten çıkınca doğruca evine gider ama bu gece uygunsuz olur çünkü yanılmıyorsam bir parti veriyor.
First man here always goes in the back room, strips down to his altogether, yeah? Then he stands on the table, and when the others walk in, he yells out, "Lafayette, we are here!"
Buraya ilk gelen arka odaya geçer, çırılçıplak soyunur ve masaya çıkarak diğerleri içeri girdiğinde bağırarak " Biz geldik.
- [Interpreter # 1 Speaking Polish] Here he is, he goes to the end with his locomotive, and he has the 20 cars behind him.
İşte orada, lokomotifiyle sonuna kadar gidiyor ve arkasında yirmi vagon var.
Because, before he does, he goes to a bank here and gives us $ 30,000 as collateral so that we trust him.
Çünkü, bunu yapmadan önce bankaya gidecek Ve ona güvenmemiz için bize 30000 dolar teminat getirecek.
Nobody knows who he is, but he really hates this school... so I guess he goes here.
Kim olduğunu kimse bilmiyor, ama bu okuldan nefret ediyor... sanırım bu yüzden buraya geliyor.
Hey, NBC's here, and if he goes on... they're gonna rebroadcast him nationally.
Hey, NBC burda, eğer devam ederse... onu bütün ülkeye yayınlayacaklar.
Jimmy here goes asking for our money, and this McGuire kid, he spills a drink on Jimmy's new cashmere.
Jimmy oraya parayı almaya gitmiş. McGuire da içkisini Jimmy'nin yeni kaşmir elbisesine dökmüş.
Here he goes.
Kaçıyor.
Another of Professor Chomsky's case studies concerns the treatment that Cambodia has received in the Western press. Here, he goes badly off the rails. We didn't discuss Cambodia.
Bu teşvikler aslında çok somuttur insana güç, zenginlik ve otorite sağlar.
He goes here.
Bu okula gelir.
He's here as a civilian observer until Tuesday's election, when he officially goes to work smashing your boss's operation.
Bay Mitchell, patronunun planını suya düşürüp salı günü yapılacak seçimle resmen göreve gelene kadar sivil gözlemci olarak aramızda. Köşe bucak arayın!
He goes on with his lite and I'm here making this decision.
O hayatına devam ediyor ama ben bu kararı vermek zorundayım.
The police chief just had a baby, he goes to the hospital to see his wife, and over here are his three girls sitting in these chairs, you know?
Polis şefinin henüz bir bebeği olmuştur karısını görmek için hastaneye gider ve burada üç kızı şu sandalyelerde oturmaktadır, biliyor musunuz?
Well, if he doesn't show up and I file a report saying he wasn't here... and he goes back to jail, he won't be on my conscience.
Gelmezse raporuma gelmediğini yazarım. O da tekrar hapse gider.
He goes to his thing, you go to your thing... and I make sure that things are good here.
O kendi şeyine gitse, sen kendi şeyine gitsen... ve ben de burada kalıp her şeyin yolunda olduğundan emin olsam.
He's here to make sure everything goes smooth.
Herşey yolunda gitsin diye burada.
Molly, Roger Hamley is here, and he wants to say goodbye before he goes.
Molly, Roger Hamley burada ve gitmeden önce veda etmek istiyor.
Then goes like he doesn't want to be here.
Sonra gider. Burada olmaktan utanır gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]