English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Here it goes

Here it goes translate Turkish

680 parallel translation
Here it goes.
İşte.
Here it goes.
İşte geliyor.
Well, here it goes.
Hadi bakalım.
I know you won't believe this, sweetheart, but here it goes anyway.
Buna inanmayacağını biliyorum. bir tanem, Ama yine de..
Here it goes...
İşte...
Well... here it goes...
İşte oluyor.
- Well, here it goes.
- İşte gidiyorum.
Here it goes.
İşte gidiyor.
I mean, I don't care where it goes as long as it ain't here.
Yani, ben kendim burda olmadığım sürece nereye gittiği umrumda değil.
Oh, here it goes.
Geri sayım başlıyor.
This is being stewed up here and a lot of it is coming out as nitrogen and carbon dioxide from the volcano, which goes into the atmosphere, re-dissolves in the oceans, goes back through living material again.
Burada pişiyor ; ve birçoğu, volkandan azot ve karbondioksit olarak çıkıyor ; çıkanlar oradan atmosfere gidiyor ve okyanuslarda yeniden çözünüyor ; ve yeniden yaşayan materyale dönüyor.
- But it goes over here.
- Işık buraya gelecek.
I don't like it, but... here goes.
Hoşuma gitmiyor ama, hadi gidelim.
It glides across the record and it goes to this point right here.
Plağın üzerinde kayıyor ve tam bu noktaya gidiyor.
Then it goes back again, past this point here, right here.
Sonra yine geri geliyor, şu noktayı geçiyor, tam şurayı.
Here it goes.
İşte geldi.
What does it matter if a little more goes here, a little less goes there?
Üç aşağı beş yukarı ne fark eder?
- Here in Kent it certainly goes back to the Iron Age.
- Kent'te tarihi Demir Çağ'a kadar uzanır.
It goes right here, to Canterbury Cathedral.
Tam buraya, Canterbury Katedrali'ne doğru gidiyor.
I think you'd better take that thing and get out of here before it goes off.
Sanırım bu şeyi alıp, patlamadan, bir an önce buradan gitmelisin.
A lot of secret work goes on here, and they're very strict about it.
Burada çok sayıda gizli operasyon var ve bu konuda çok hassaslar.
See it goes along here.
Bak bu tarafa doğru gidiyor.
It's a shame to bust this door in, but here goes.
Bu kapıyı kırmam hoş değil ama işte başlıyorum.
Apparently you didn't have it in Africa... but here on the continent it's an honor that goes with staff rank.
Belli ki Afrika'da peşinde değilmişler. Ama burada yüksek rütbeli subayları sürekli gözlem altında tutuyorlar.
This goes in here, whether he likes it or not, and that'll fit there.
Bu istediği yere oturur bu da buraya.
Now, these little cards create electronic impulses, which are accepted and retained by the machine so that in the future if anybody calls up and wants a quotation from Hamlet, the research worker types it into the machine here, Emmy goes to work, and the answer comes out here.
Şimdi bu küçük kartlar elektronik itkiler yaratıyor,... makine de bunları alıp içinde saklıyor böylece gelecekte biri Hamlet'ten bir alıntı istediğinde araştırma görevlisi bunu makineye buradan giriyor Emmy iş başına geçiyor ve yanıt buradan çıkıyor.
It's none of your business what goes on in here between Brick and Maggie.
Burada Brick'le Maggie arasında olanlar sizi hiç ilgilendirmez.
And here, your life goes with it.
Ve burada, hayat bu kadar eder.
Here's the way it goes.
Bakın, şöyle olacak.
That's the way it goes. Dan, my sister, Mrs. DeLorca, will be coming here in an hour.
İşler böyledir. 1 saate kız kardeşim Bayan DeLorca buraya gelecek Dan.
As soon as I take it off, a little spring inside releases the switch here and out goes the light.
Çeker çekmez, içindeki küçük yay düğmeyi serbest bırakır ve ışığı söndürür.
He's here. It goes on...
Burada konuşulanlara aldırma...
Yes, it goes up here.
Evet, buraya kadar uzanıyor.
Well, you go down here and you take your first left at the light and go down to the ocean, and it starts right there and goes all the way.
Buradan inin, ışıklardan sola dönün okyanus kıyısına ineceksiniz, yol oradan başlayıp devam eder.
A bullet goes just as fast up here as it does down there.
Bir kurşun burada, en az orada gittiği kadar hızlı hareket eder.
Here's how it goes.
İşte.
And here's what goes with it.
Bu da ona eşlik eden şey.
It goes round and round in there and comes out here, decoded in Japanese.
Buradan ve şuradan dolaşmakta ve buradan da Japonca deşifre edilmiş halde çıkmaktadır.
It only goes off if there's danger of infection breaking out from here.
Sadece enfeksiyonun bu istasyondan dışarı yayılması ihtimalinde aktive edilir.
The food... goes down, and here is a the machine that crunches it
Yemek... Bu bölgeye gelir ve makina onu çatur çutur ezer.
- How goes it here?
- Dava nasıl gidiyor?
It goes in here and comes out in back.
Alnından girerse, arkadan çıkar.
- Put all the ones here. - Well, it goes three times.
- Hatta geriye biraz kalıyor.
It isn't here, and he goes to Europe a lot.
Burada yok, Avrupa'ya çok gidiyor.
Like they say, the "T" thing goes for four hours long, - and it's the sound of soul and big boss country here.
Dedikleri gibi, "T" hedesi ve ruhun müziği saatlerce devam ediyor ve büyük patronun mekanı işte burası.
A light goes on up here and sometimes I can't turn it off.
Bir ışık bazan ta burada sürüyor ve ben bazan onu söndüremiyorum.
If everything goes as I expect it to, you'll be out of here this afternoon.
Herşey yolunda giderse bu Öğleden sonra buradan çıkmış olacaksın.
If it goes well, you could be out of here in... three or four weeks.
Eğer iyi giderse buradan... üç, dört hafta içinde çıkmış olursun.
Now, they drink a lot of beer and the beer does not go here, it goes in one leg.
İçtikleri bira, midelerine değil, tek bacaklarına etki eder.
It goes in a locked memory bank here in the belly.
İçinde kilitli olan hafıza bankasına gidiyor.
We all agreed to sit at this table and be part of what goes on here... including the pain that it brings.
Hepimiz bu masaya oturup, olanların bir parçası olmayı kabul ettik. Bunun doğurduğu acılar da buna dahil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]