English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm leaving you

I'm leaving you translate Turkish

3,367 parallel translation
And I'm leaving you.
Ve seni terk ediyorum.
I'm leaving you.
Seni terk ediyorum.
And I'm leaving you, Yvonne, after all.
Ve seni terk ediyorum, Yvonne, tüm sonra.
You're coming. I'm not leaving you here.
Geliyorsun, seni burada bırakmayacağım.
I'm not leaving you.
Seni bırakmıyorum.
- I'm not leaving you.
- Seni bırakmayacağım.
I'm not leaving you alone.
Seni burada yalnız bırakamam.
I'm not leaving you, Sara.
Seni bırakmayacağım Sara.
- I'm not leaving you on your own.
Seni yalnız bırakmayacağım.
Sweetie, I know you are pissed off about me leaving.
Canım, gideceğim diye bana kızgın olduğunu biliyorum.
I'm leaving melissa with you in your care
Bak, Melissa'yı sana emanet ediyorum.
see i'm just talking to you about leaving.
Sadece bırakarak hakkında konuşuyorum bakın.
I'm leaving you, Gob.
Seni terk ediyorum Gob.
Exactly, and that's why you are leaving, and I'm going to stay because I'm the one who did the favor.
Aynen. Şimdi sen gidiyorsun ve ben kalıyorum. Çünkü iyiliği yapan bendim.
Bill, I'm leaving you the house, the car, the furniture, the swimming pool. You get everything.
Bill, evi terkediyorum, araba, mobilyalar, yüzme havuzu... hepsini al.
Have you not been getting the messages I've been leaving with Morty's grandfather?
Morty'nin büyükbabasına bıraktığım mesajları almadınız mı?
- No, I'm not leaving you!
- Hayır, seni bırakmayacağım.
But I'm not leaving you here.
Ama seni burada bırakmam.
" I'm leaving you.
" Senden taşınıyoum.
I'm not leaving here without you.
Buradan sensiz gitmem.
I'm not leaving you behind.
- Seni arkada bırakmayacağım.
I'm not leaving you ; it's just for a semester.
Senden ayrılmıyorum, sadece bir dönemlik.
But one day I will be a great man and you'll regret leaving me just because I sleep with other women.
Ama bir gün, önemli biri olacağım. ve beni terkettiğine pişman olacaksın sadece başka bir kadınla yattığım için.
I'm not leaving you.
Seni terketmiyorum.
I'm not leaving you here.
Seni burda bırakmayacağım.
How long have you known that I'm leaving for Portugal?
Ne zamandan beri Portekiz'e döneceğimi biliyorsun?
The guy goes, "Where are you going?" I said, " I'm leaving.
Adam "nereye gidiyorsun?" dedi.
I'd stopped leaving you messages.
Sana mesaj atmayı bırakmıştım.
I'm leaving you.
- Seni bırakıyorum.
I'm leaving you. Is it because of my strictly sexual affair with Anita?
- Nedeni Anita'yla olan cinsel durumum mu?
Well, I'm not leaving you permanently, but I do want to ask you if I can take George out of school, take him away and teach him myself and have an adventure.
Tamam, seni sonsuza dek bırakmıyorum...,... ama sana George'u okuldan alabilir miyiz diye sormak istiyordum...,... oradan uzaklaştırıp, ona öğretmenlik yaparım ve macera yaşarız.
Do you remember before you went away, we were up in the bedroom, and you said to me, "I'm leaving you"?
Gitmeden önce yatakta oturuyordun ve bana bir şey söylemiştin, "Seni bırakıyorum"?
- I'm not leaving you, old man.
- Seni bırakmayacağım, ihtiyar.
Jess, I'm not leaving you- -
Jess, seni bırakmıyorum...
I was under the impression that you were leaving us today.
Bugün ayrılacağınız izlenimine kapılmıştım.
No, I'm not leaving without you, Elsa.
- Hayır, sensiz bir yere gitmiyorum, Elsa.
What I did, leaving like that without calling you, that was wrong.
Yaptığım şey, siz haber vermeden ayrılmak, tam bir hataydı.
So let me in now or three hours from now, but I'm not leaving until I see you.
İster şimdi açarsın, ister üç saat sonra... seni görmeden buradan gitmeyeceğim.
Hey. I'm leaving you a barrel.
Sana bir varil bırakıyorum.
Many of you may know that... that I have cancer, but that's... that's... that's... that's not why I'm leaving.
Birçoğunuz kanser olduğumu biliyordur muhtemelen. Ama ayrılma sebebim bu değil.
If not, I would have said to you that I'm leaving and arranging a place for you to be.
Öyle olmasaydı, sana gittiğimi ve bir yer ayarladığımı söylerdim.
You're right, I have been avoiding you, but that's not why I'm leaving.
Haklısın, senden uzak duruyordum, ama ayrılışımın nedeni bu değil.
I'm leaving, but Ted and Kristin are making really good progress, so just promise me that you'll keep pushing them in the right direction.
Gidiyorum, ama Ted ve Kristin gerçekten ilerleme gösterdiler. bu yüzden bana onları doğru yönlendireceğine dair söz ver..
I'm leaving now. How nice of you to take care of Johanna. Sweet of you.
Ben şimdi çıkıyorum, küçük johanna'yla ilgilenmeniz çok hoş
I don't know what you did with my cousin, but we're not leaving until you spill, see.
Kuzenime ne yaptığını bilmiyorum ama o gelene kadar bir yere gittiğimiz yok anladın mı?
I'll be leaving here soon, which brings me to you.
Yakında buradan ayrılacağım ki bu beni sana getirdi.
The guy goes, "where are you going?" I said, " I'm leaving.
Adam "nereye gidiyorsun?" dedi.
I am sorry to say that I will be leaving you and will be long gone by the time you read this.
Seni bırakacağımı ve bunu okuduğunda çoktan gitmiş olacağımı söyleyeceğim için üzgünüm.
No, I'm not gonna leave you. Nobody's leaving.
Hiç kimse terk etmiyor.
Miss Hawkins, I'm leaving you in charge.
Bayan Hawkins, tüm yetki sizin.
I'm not leaving until you let me in.
Kapıyı açana kadar hiçbir yere gitmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]