It'll take translate Turkish
16,240 parallel translation
I'll take it if he doesn't want it.
O istemiyorsa ben alırım.
Uh, okay, ma'am, well, I'll... I'll be sure to take care of it.
Bununla ilgileneceğim, hanımefendi.
You'll look tired and they'll take it as a sign of weakness.
Yorgun gözükürsün, bunu da zayıflık belirtisi olarak algılarlar.
- All right, we'll let him enjoy that for a week. Mmm-hmm. And then we'll take it away from him.
Pekâlâ bir haftalığına keyfini çıkarmasına izin verip sonra da elinden çekip alalım.
It'll take a minute to extract your iris scan.
İrisinizin taranması sadece bir dakika sürer.
I'll take it from here.
Ben hallederim bundan sonrasını.
I'll take it from here.
Buradan sonrasını ben alırım.
Look, it'll just take a sec, man.
Bak, sadece birkaç saniye sürecek.
We'll take it!
Alıyoruz!
We'll take it.
Tutuyoruz.
- It'll take your mind off things, you'll see.
Biraz kafa dağıtırsın, beni dinle.
- All right, I'll take it.
- Tamam, bana uyar.
How long do you think it'll take to get to the tow yard?
Sizce zamanında yetişebilecek miyiz?
I'll take it from you.
Senden alacağım onu.
I'll go to the bathroom, take it off. No. No.
- Lavaboya gidip çıkartayım.
What'll it take?
Karşılığında ne vereceğim?
We'll take it.
Alıyoruz.
We don't wanna take up too much of your time, so I'll get right to it.
Çok vaktinizi almak istemiyoruz, hemen konuya gireyim.
It'll be a hard sell to take them with me.
Onları kendi yanıma çekmem çok zor olacaktır.
- I'll take it.
- Ben çekerim.
Aye, then Lovat may send his men if only to protect his heir, but after that scene last night... it'll take more time than we have to give the boy the confidence he needs to truly defy his father.
Evet, daha sonra Lovat sadece varisini korumak için adamlarını yollayabilir. Fakat dün akşamki hadiseden sonra babasına gerçekten karşı koyması için o çocuğun kendisine güven duymasını sağlamamız çok zaman alır.
I've got a great idea. Once we get Frank's money, we'll just take all of that money and put ourselves in rehab,'cause we're not gonna stop smoking crack. It's all I'm thinking about.
Frank'in parasını aldığımızda bütün o parayı rehabilitasyona gitmemize harcarız çünkü uyuşturucu kullanmayı bırakmayız.
Take it in with you, I'll call it.
Bunu yanına al, seni arayacağım.
It'll take us half a day, if that.
- Tanrı aşkına, Jack.
Give it to me, I'll take it.
Ver şunu, alayım.
It'll take some time to acclimate yourself to your new state.
Bu yeni durumuna alışman biraz zaman alacaktır.
You'll take it and like it. What the hell is this?
- Bunları içeceksin ve hoşuna gidecek.
I'll take your word for it.
Öyle diyorsan öyledir.
- I'll take it.
- Kabul ediyorum. Tamam.
He said he'd take care of it, he'll take care of it- -
Eğer icabına bakarım derse halleder.
Speaking of sleep, we'll take it from here.
Buradan biz devam ederiz, siz gidin uyuyun.
If I stop the boat, it'll be to drop folks off, not take them on.
Tekneyi durdurursam bu, birilerini indirmek için olur başkalarını bindirmek için değil.
- I'm kidding. - I'll take it.
- Ben alırım.
I'll take it.
Kabul ediyorum.
I told you it'll take some time.
Sana zaman alacağını söylemiştim.
It'll take them a couple of days.
İnceleme birkaç gün sürebilir.
I'll probably brew a fresh pot. It'll take a while.
Büyük ihtimalle taze bir kahve yaparım, biraz zaman alabilir.
We'll take it.
Biz yürütürüz.
I'll take care of it! Feed her in the bedroom right now! Go!
Alırım dedim, onu hemen besle!
It'll just take me one second, okay?
Bir dakikamı alır tamam mı?
Yes. We'll take it from here.
- Evet, buradan sonrasını biz devralıyoruz.
I'll need to take it as evidence.
Bunu kanıt olarak almak zorundayım.
I'll take care of it.
Onunla ilgileneceğim.
It could take a while. Cool, I'll wait in the cafeteria.
İyiymiş, ben de kafeteryada beklerim.
So, leave your stuff, we'll take a look, and we'll let you know if it rises to the level that we can prosecute, one that won't be reversed on appeal.
Yani bulduklarını bırak, biz bir göz atar temyizden dönmeyecek bir dava açabileceğimiz raddeye gelince haber veririz.
It'll probably take a long time.
Herhalde çok uzun sürer.
Actually, just CC me into the emails, and I'll take care of it.
Bana maille bilgileri at ve gerisini bana bırak.
We'll take it from here.
Bundan sonrasını biz alıyoruz.
I'll take care of it, okay?
Ben ilgilenirim, tamam mı?
I told Saara to take it easy, and it'll go well.
Saara'ya sakin olmasını ve her şeyin iyi olacağını söyledim.
We think it'll take about a year. Full-time.
Tam zamanlı çalışırsak, bir yıl süreceğini düşünüyoruz.
it'll take a while 29
it'll take some time 27
it'll take time 41
take 689
taken 126
take me away 98
takes 42
takeshi 17
takezo 25
take it easy 3777
it'll take some time 27
it'll take time 41
take 689
taken 126
take me away 98
takes 42
takeshi 17
takezo 25
take it easy 3777
take care 2154
take your time 1039
take care of yourself 629
take me 491
take me back 66
takeda 25
take me there 54
take a nap 62
take it away 239
take that 698
take your time 1039
take care of yourself 629
take me 491
take me back 66
takeda 25
take me there 54
take a nap 62
take it away 239
take that 698
take off your dress 19
take it 3226
take off your coat 49
take it slow 68
take me out 21
take them off 138
take a shower 102
take thee 47
take a walk 160
take it down 128
take it 3226
take off your coat 49
take it slow 68
take me out 21
take them off 138
take a shower 102
take thee 47
take a walk 160
take it down 128