Let her be translate Turkish
1,596 parallel translation
Chuichi had it coming, she asked for it... Let her be.
Chuichi'nin sonu belliydi.
It's the right thing to do. If you want her to be happy, let her be with me, instead of some freak show of a marriage.
Onun mutlu olmasını istiyorsan, manyak bir evlilik şovu olmasının yerine benimle olmasına izin ver.
- I begged Pete to let her be.
Pete'e onu bırakması için yalvardım.
Nora, let her be.
Nora, rahat bırak.
Let her be.
Bırak istediği gibi yaşasın.
Okay, if your friend is the fourth victim, then just don't let her be.
Arkadaşın dördüncü kurbansa o halde ölmesine izin verme.
But you had the photo before anyone, so why would you let her be deposed if you knew she wouldn't hold up as a witness?
Bu fotoğraf herkesten önce senin eline geçmişti. Öyleyse, onun bir tanık olamayacağını bile bile neden o oturuma katılmasına izin verdin?
i don't know. maybe let her be ten minutes late before you get mad?
Ve bana ders vermeye çalışıyordur. - Bilmiyorum.
I wish you would just slow down for a second And let her be. Well, i just can't believe
Bir saniye yavaşlamanı ve onu kendi haline bırakmanı dilerim
Us guys would have let her be.
- Etek giyse yeterdi. Onu rahat bırakırdık.
Oh, God, let her be kidding.
Tanrım, lütfen şaka yapıyor olsun.
- Like you, she's celebrating. Let her be.
Senin gibi o da kutlama yapıyor.
Let her be.
Bırak kızı.
- That frenchy whatsome has got a mouth on her. Let me tell you.
Şu Fransız karıda da ne çene var be!
Why would Teppei be upset they let her go if she said his movement was strange?
Eğer Teppei'nin hareketlerinin tuhaf olduğunu deseydi, neden görevliler onu gönderince sinirlensin ki?
Oh, and if you see Mrs. Forman... can you let her know that I'll be making the salad tonight?
Ve Bayan Forman'ı görürsen bugün salatayı benim yapacağımı söyler misin?
I think you'd be more useful being here with her and let the doctors get on with their jobs.
Kızının yanında durup da doktorların işlerini yapmasına müsaade etsen bence daha faydalı olursun.
Release the situation, and just let it be.
Olayları akışına bırakın, her şey yoluna girer.
I'll not let myself to be just like her.
Annem gibi olmak istemiyorum.
Maybe if you let her keep the key to your snatch long enough, you'll be just as bitter and screwed up when you turn 40.
Eğer senin payına düşenleri paylaşmasına yeterince izin verirsen, Kırkına geldiğinde onun kadar acı içinde ve boktan olursun.
Let the enemy have no power over her. And the son of iniquity be powerless to harm her.
- "Günahın oğlu ona kötülük etmek için daha güçlü ol."
I'll let you two talk, and, uh, I'll be back as soon as I know anything, okay?
Siz ikiniz, geri geldiğimde bana her şeyi anlatacaksınız, tamam mı?
Be careful, don't let it show.
Dikkatli ol, gösterme her yerde.
I'd be lying if I said I didn't struggle against my nature every day to let myself have this with you.
Bunu sana yapmamak için her gün fıtratımla mücadele etmediğimi söylersem yalan söylemiş olurum.
You wanna be generous, then let her go.
Cömert olmak istiyorsan, onun gitmesine izin ver.
0 ) } "Please don't let me be swallowed up by sadness. I don't need anything else. 0 ) }" Please let me have some purpose in my stride. 0 ) }... wish for a light to erase the shadows that have come upon us.
Gece ne kadar uzun olsa da karanlık çökse de üzerimize eğer o ışık her şeyin üzerinde parlayacaksa başka bir şeye ihtiyacım yok.
In order to be happy, Sam, one must be willing to let go of everything.
Mutlu olmak için Sam birisi her şeyin gitmesine razı olmalı.
Well, let's just say that a woman in her 90s should not be using a straight-edged razor when grooming, and leave it at that.
90 yaşında bir kadın bakım yaparken keskin bir jilet kullanmamalı deyip konuyu kapatalım.
and aroused, in the right way for you after a break, we will be teaching you everything you neeed to know about the most popular sexual poition, the missionary and how this women doesn't let her size
Reklamlardan sonra tam olarak neye ihtiyacınız olduğunu saptamaya çalışacağız. En popüler seks pozisyonu "misyoner" den bahsedeceğiz.
I can't sit by and just let this woman go about her business when we have reason to believe that she could be the next victim.
Sıradaki kurbanın o olacağını bile bile burada oturup onun...
You know, not all neighbors have to be friends. Why don't you just let it go?
Her komşunun bizim arkadaşımız olması gerekmiyor biliyorsun ki.
Stupid reporter lady won't let me be in her story about Earl's list.
Aptal muhabir, Earl'ün listesinin hikayesinde beni istemedi.
- Let her help you. - She has to be at work.
İşte olmalı.
I wanna be better at everything, and I wanna let you in.
Her şeyde en iyi olmak istiyorum, ve hayatımda sana da yer vermek istiyorum.
I have to be in court right now, so let's just pretend that I reached for it another few times, and each time, you grabbed it away.
Mahkemede olmam lazım o yüzden diyelim ki birkaç kez daha denedim ve her seferinde geri çektin paketi, yani...
She tried to keep us the same, but back then, a small town doesn't let you be the same if there was a divorce.
Her şeyi, eskisi gibi devam ettirmeye çalıştı ama ortada bir boşanma varsa küçük bir kasabada insana aynı hayatı yaşatmazlar.
Just don't let her corner you in the laundry room and you'll be fine.
Seni arka odada köşeye sıkıştırmasına izin vermezsen problem çıkmaz.
Well, let's just agree that the future will be more normal.
Gelecekte her şeyin yolunda gideceği konusunda hemfikir olalım yeter.
So I got her to let me be room mom, see if we can't straighten zack out.
Ben de onun, beni sınıf annesi yapmasına izin verdim bakalım bu şekilde Zack'i düzeltebilecek miyiz?
If I let go of all my clients that talk down to me, he'd be the only one I had left.
Beni aşağılayan her müşterimi bıraksam, Kalan tek o olurdu.
I think it would be a mistake for terrorists to try and take over any plane that I'm on'cause let's just say I'm always ready to roll.
Bence teroristlerin benim de içinde olduğum bir uçağı kaçırması büyük bir hata olurdu, çünkü şöyle söyleyeyim, her zaman dövüşmeye hazırım.
I'd let her go and that'd be that.
Onu serbest bırakacaktım, o kadar.
Anyway, if I can be of help let me know.
Her neyse, yardımcı olabileceğim bir şey varsa söyleyin.
Because if my soon-to-be-brain-dead patient thinks that I believe her, maybe she'll let me chat with her mother's ghost.
Çünkü yakında ölü olacak hastam ona inandığımı düşünürse, belki annesinin hayaletiyle sohbet etmeme izin verir.
Wouldn't it be wonderful to wake up in the morning and choose to be happy, to let the water wash everything away?
Sabah kalkıp mutlu olmayı seçmek harika olmaz mıydı? Suyun her şeyi yıkayıp götürmesine izin vermek?
Let's do it! I've always wanted to be a rock god. If he's getting chicks...
Her zaman bir rock idolü olmak istemişimdir.
But she wouldn't be very proud of me right now, Though, being empty-headed enough to let her daughter walk right into a trap.
Ama şimdi benimle pek de gurur duymazdı, kızını bir tuzağa sürükleyecek kadar boş kafalı biri olduğum için.
Why do you have to become such a fucking jerk every time we do it? You think you'd be grateful that I let you touch me with that thing.
Yaptıktan sonra her seferinde neden böyle geri zekalı olman gerekiyor?
Let us simply say my nephew's wishes are close to my heart, however extraordinary they may be.
Basitçe söylemek gerekirse, yeğenimin isteklerinin başımın üzerinde yeri vardır her ne kadar sıradışı olabiliyorsalar da!
Well, look, my only serious relationship ended... in a broken collarbone and a dead meerkat... so I may not be the best person in the world to give advice... but you have been trying to get through to Libby... for five years now... so maybe you should let her go.
Bak, ciddi bir birlikteliğim kırışmış bir köprücük kemiğinde ve ölü bir mirkette sona erdi. Bu yüzden, dünyada sana tavsiye de bulunacak en iyi kişi ben olmayabilirim. Fakat, 5 yıldan beri Libby ile birlikte olmaya çalışıyorsun.
- My dad's always told me that we can afford to do what we want, but if you want to live in that neighborhood or go to that school, you have to be prepared for ugliness, and you can't let it bother you.
Babam bana her zaman, istediğimizi yapabileceğimizi söylemişti. Belli bir yörede yaşamak veya belli bir üniversiteye gitmek istiyorsak çirkinliklere de hazır olup, bundan ürkmememiz gerektiğini söylemişti.
let her go 1277
let her in 69
let her go now 17
let her rip 38
let her 65
let her sleep 28
let her know 18
let her speak 36
let her do it 16
let her talk 43
let her in 69
let her go now 17
let her rip 38
let her 65
let her sleep 28
let her know 18
let her speak 36
let her do it 16
let her talk 43
let her finish 17
let her alone 16
let her stay 20
let her through 43
let her out 30
her best friend 20
bebe 93
beyonce 24
bela 54
belle 613
let her alone 16
let her stay 20
let her through 43
let her out 30
her best friend 20
bebe 93
beyonce 24
bela 54
belle 613
beatrice 271
because 7201
beni 31
berlin 199
besides 7168
benoit 85
bene 37
bella 479
beau 197
best wishes 40
because 7201
beni 31
berlin 199
besides 7168
benoit 85
bene 37
bella 479
beau 197
best wishes 40