English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Long legs

Long legs translate Turkish

360 parallel translation
Life on a low gravity planet might be tall and thin, with long legs.
Bu gezegende yaşam uzun bacaklı, yüksek Ve sıska olurdu.
Keep those long legs goin'!
Aç şu uzun bacaklarını!
- Lovely long legs.
- Uzun, güzel bacaklar.
What nice long legs you have.
Ne kadar da güzel bacakların varmış!
Very long legs. - Comme un faucheux.
Çok uzun bacakları vardı.
Long legs, slightly bent.
Ceylan bacaklar, hafif çarpık.
She's got those long legs.
Ne güzel kadın!
Once, in a cabaret like this one, there was a beautiful girl she had long legs like that one.
Benim birkaç kez gitmişliğim var. Bir keresinde bir kabareye gittim, çok güzel bir kız vardı.
"The long legs of the beetle and the wonderful body of the ant."
"Böceğin uzun bacakları ve karıncanın harika vücudu"
I like girls with long legs.
Uzun bacaklı kızlara bayılırım.
I don't know ; a blonde with long legs
Bilmiyorum ; uzun bacakları olan bir sarışın.
"She had long legs."
"Uzun bacakları vardı."
She has long legs.
Uzun bacakları var.
Neat waist, long legs.
Zarif bel, uzun bacaklar.
Big black limousines. Gold cigarette cases. Elegant ladies with long legs.
Büyük siyah limuzinler, altın sigara kutuları, uzun bacaklı zarif kadınlar.
You have long legs like a horse.
Hiçbir şey bilmiyorsun. Bacakların uzun, at bacaklarına benziyor.
women with long legs as their are the best dancers.
En iyi dansçılar uzun bacaklı hanımlardır.
You have long legs and with only one step, you go where you want, but Ali'and I have short legs...
Uzun bacaklarınla iki adım atman yetiyordu. Benim aksime, benimki çok kısa.
Them long legs all jacked up juicy-like.
O bacakların, ıslandığında açılmasını.
You've got long legs
Ne kadar da uzun bacakların var.
Look, you've got such beautiful long legs.
Bak, senin uzun bacakların var.
Those tall, thin creatures with the long legs, the aquiline noses, the teeth like pearls, soft skin.
Şu uzun boylu, uzun bacaklı, kıvrık burunlu, inci dişli, yumuşak tenli, zayıf yaratıklardan.
I like a tall girl with long legs that come right up to her...
Ona gelen uzun bacaklı, uzun boylu kızlardan hoşlanırım...
You get knocked over, but you'll always get back on your feet ― as long as a man's got two legs to stand on.
Devirseler de hep ayaklarınızın üzerine geri döneceksiniz. Yeter ki insanın üzerinde duracağı iki bacağı olsun.
I sat so long my legs hurt.
Oturmaktan bacaklarım ağrıdı.
Some have short legs some have long ones.
Bazılarının kısa bacakları bazılarının ise uzun bacakları var.
For long time he don't believe his legs gone.
Uzun bir süre ayaklarının koptuğuna inanmadı.
It's got eight legs and can move faster than you think... which assures him of a long life.
8 ayağı var ve düşündüğünüzden daha hızlı hareket ediyor bu ona uzun bir yaşam sağlıyor.
Legs Long and Bugsey Thomas.
Uzun bacak ve Bugsey Thomas.
They have rounded backs, a body that looks like a tired balloon, pointed red feet with no toes, and long colored legs.
Yuvarlak sırtları, inmiş balona benzeyen bedenleri, başparmakları olmayan sivri kırmızı ayakları ve uzun renkli bacakları var.
It makes my legs feel so long.
Bacaklarım çok uzun gibi geliyor.
Yes, your legs are long.
Evet, bacakların uzun.
And his legs must be very long because he crosses the room in 3 steps.
Ve bacakları çok uzun olmalı, çünkü üç adımda odayı katediyor.
You've good, nice, long silky legs.
İyi, güzel, uzun ipeksi bacakların var.
- He said she has long legs.
Ne?
It was a long journey and my legs are rather weak.
Uzun bir yolculuktu. Bacaklarım çok zayıf.
I'm so lucky to have long legs.
İyi ki uzun bacaklara sahibim.
Do you think my legs are too long?
Sence bacaklarım çok mu uzun?
Legs this long.
Böyle uzun bacaklı olanlara.
Her wagon-spokes are made of long spinners'legs, and the cover of the wings of grasshoppers.
Tekerlekleri örümcek bacağından. körüğü çekirge kanadından.
- Good, good, good. - Yes, they're brown furry things with short stumpy legs and great long noses.
- Kahverengi, tüylü şeyler kısa bacaklı, uzun burunlu.
Little brown, furry creatures with short, stumpy legs and great long noses.
Küçük, kahverengi tüylü, kısa, bodur bacaklı, büyük burunlu yaratıklar.
It'd take a man with legs as long as himself!
Daha uzun bacak gerekir!
Your legs must be stiff from being in that carriage so long.
O arabanın içinde o kadar oturmaktan bacaklarınız tutulmuş olmalı.
She has the same kind of beak, and her legs are fairly long.
Bacakları da uzun ayrıca.
After a long voyage it's good to stretch one's legs.
Uzun bir yolculuğun ardından karaya ayak basmak ne güzel.
And his back legs grew long and powerful.
Bacakları uzayarak güçlendi.
They control flight with a device which can be seen clearly in another fly, the crane-fly, or daddy-long-legs.
Uçarken kullandıkları cihaz başka bir sinekte daha rahat görülür. Tipula sinekleri.
When you're there what's the use of my legs? I only need eyes to see you all my life. May you live long my Lord...
Senin olmak için bacağım değil seni gözlerimle görsem yeter bana uzun yaşayabilirsek Rabbim...
I guess you've stretched your legs under my table long enough, Nate.
Sanırım ayaklarını masamın altına fazla uzattın, Nate.
Stretch out those long white legs!
O uzun beyaz bacakları uzat!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]