English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Long walk

Long walk translate Turkish

726 parallel translation
Be a long walk back, pal, we've been driving for nearly an hour.
Uzun bir yürüyüş olur dostum, neredeyse bir saattir yoldayız.
"I think a long walk would do me good."
Sanırım uzun bir yürüyüş bana iyi gelir.
Maybe you'll let me take you for a nice long walk.
Belki seni güzel bir gezintiye götürmeme izin verirsin ".
- We'll take a long walk for our digestion.
- Yediklerimizi sindirmek için uzun bir yürüyüş.
You must have had a long walk.
Uzun bir yürüyüş olmuş.
That's a long walk.
Epey uzun bir mesafe.
- Yes, we've had quite a long walk.
- Evet, bayağı yürüdük.
As a matter of fact, the more I think about this the more I think you should take a long walk.
Aslında, bu konuyu daha çok düşündükçe senin bir yürüyüşe çıkman iyi bir fikir gibi geliyor.
To go alone the long walk over the hills to the next valley... the first of my family to have the privilege of attending a national school.
Tek başına, uzun yolu yürüyerek öteki vadiye gittim. Devlet okuluna gitme ayrıcalığına ailem içinde ilk ben sahip oldum.
I forgot how hungry you must be after your long walk.
Bu kadar üzün yürüdükten sonra ne kadar aç olabileceğinizi düşünemedim.
It's a long walk from La Granja.
La Granja oldukça uzak buraya.
Saturday, I took a long walk.
Cumartesi, uzun bir yürüyüşe çıkmıştım.
Rather a long walk, isn't it?
Uzun bir yürüyüş olmuştur.
It'll make an awful long walk for your mornings.
Sabahları çok yürümek zorunda kalacaksın.
Every night I take a very long walk through the streets of Rome, without leaving my office.
Ben her gece ofisimden ayrılmaksızın... Roma caddelerinde uzun bir yürüyüş yaparım.
Well, as a matter of fact, it was a long walk over here.
Aslına bakarsanız, buraya gelmek için çok yürüdüm.
The first thing we'll do is go for a long walk.
İlk iş uzun bir yürüyüşe çıkacağız.
Think he'd be hungry after his long walk.
O uzun yürüyüşten sonra aç olur sanmıştım.
You've had a long walk, or I wouldn't mention it.
Uzun yol kat ettiniz yoksa lafını bile etmezdim.
May have a long walk.
Uzun bir yürüyüş olabilir.
It's a long walk, Pop.
Bu uzun bir yürüyüş babalık.
Thanks for the lift. You saved me a long walk.
Beni uzun bir yürüyüşten kurtarıp, buraya getirdiğiniz için teşekkürler.
Kind of a long walk over to my place.
Benim eve kadar epey yürümen gerekirdi.
I think I'll take a long walk off a short precipice.
Sanırım bir uçurumdan atlayıp bu dünyadan çekip gideceğim.
It will be a long walk, Richard, but... thank you for lying.
Bu uzun bir yolculuk olacak, Richard. Yine de... Yalanın için çok teşekkürler.
I'd love to take a long walk.
Uzun bir yürüyüş yapalım.
I took a long walk. You've been taking long walks every night the last couple of weeks.
Son birkaç haftadır, her gece uzun yürüyüşlere çıkıyorsun.
It's gonna be a long walk after we leave the river, and I like to eat.
Irmağı geçince uzun bir yol olacak ve Canım yemek isteyecek.
Poor Nutsy is takin'the long walk.
Zavallı Nutsy uzun bir yürüyüşe çıkıyor.
Something tells me we've got a long walk ahead.
İçimden bir ses önümüzde uzun bir yol olduğunu söylüyor.
- You make it sound like a long walk.
- Çok uzun bir yolmuş gibi zannedilmesini sağladın.
Well, that's a long walk.
Yürümek için uzun bir yol.
It seems like a long walk.
Uzun bir yürüyüş gibi geliyor.
It's gonna be a long walk.
Uzun bir yürüyüş olacak.
A long walk off a short pier? And I'm going to come up with a wet head.
Sağ çıkamayacağım bir tuzağa mı?
He's got ever such a long walk home.
Eve kadar uzun bir yolu var.
It's a long walk.
Uzun bir yol.
Go take a long walk somewhere else.
Git başka yerde eğlen.
Took a long fucking walk.
Lanet yok çok uzundu.
Right. And before long, I'm going to be cock of the walk around here.
Haklısın ve çok yakında buraların patronu ben olacağım.
But it is quite a long way to walk there from here.
Ama yürüyerek epey uzak.
# As I walk the long, cloudy, stormy night... #
Uzun, bulutlu fırtınalı bir gecede yürürken...
He'll ride and we'll walk, and that ruddy captain'll turn out to be his long-lost son.
O oturacak, biz yürüyeceğiz. Ve şu tanrının cezası yüzbaşı onun uzun zaman önce kaybolmuş çocuğu olacak.
As long as I have known... the master of Elephant Walk is always present to give them their orders.
Kendimi bildim bileli... Fil Yolu'nun efendisi onlara emir vermek için hazır bulunur.
As long as there's an Elephant Walk, he's still Tom Wiley's son.
Fil Yolu var oldukça, o hep Tom Wiley'in oğlu olacak.
He knew exactly how long it would take him to drive to the track... Park his car and walk to the grandstand.
Hipodroma kadar gitmek, arabayı park etmek... ve alana yürümek ne kadar sürer tam olarak biliyordu.
But let's not walk too long.
Ama çok yürümeyelim.
Well, if you think that's funny, why don't you take a little walk over to the Long Branch Saloon?
Bu komikse... Long Branch Bari'na bir ugra istersen.
Long enough for Miss La Lune to walk up four flights of stairs and go to her flat?
Bayan La Lune'un dört kat merdiven çıkarak dairesine gidemeyeceği kadar uzun mesafe?
It is a walk that has lasted a long time.
Bu, uzun sürmüş bir yürüyüştür.
We'll have to walk long and hard tomorrow.
Yarın uzun ve yorucu bir yürüyüş yapacağız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]