Long term translate Turkish
1,809 parallel translation
long term.
Ama uzun vadede?
Long term, I'm living in the house.
Uzun vadede, evde yaşayacağım.
A long term investment.
Uzun vadeli bir yatırım için.
The long term problem is bad investments that they need to dump.
Uzun dönemdeki sıkıntı, şu aptal yatırımların tutarsız oluşu.
It's a long term fight.
Uzun süren bir tedavi.
But we believe the changes we've made make us strong for the long term.
Ama yaptığımız değişimlerin bizi uzun vadede güçlendireceğini düşünüyoruz.
These are the stocks I'd bet on for the long term.
Uzun vadede üzerinde duracağım hisseler bunlar.
I like this portfolio for the long term.
Hayır. Uzun vadede bu hisselerin arkasındayım.
I can only work long term against the sniffs.
Ben sadece Koklayıcılara karşı uzun vadeli çalışırım.
It has no vision, no comprehension... of what is the long term.
Bu uzun terimlerin... ne bir vizyonu var ne de anlamı.
Diane, we may do some seller financing of long term lease-backs to stay competitive
Diane, biraz satıcı finansmanı yapabiliriz. Rekabetçi kalabilmek için uzun süreli leasing kullanabiliriz.
Well, long term, I want them to put me in the Pentagon for the next 25 years.
Uzun vadede, bana 25 yıllığına Pentagon'dan iş sağlamalarını.
All right,'cause you got to think long term.
Çünkü uzun vadeli düşünmelisin.
That "long term" enough for you?
Bu senin için yeterli bir uzun dönem mi?
Obstructing the investigation, with your record, the implications could be long term.
Soruşturmayı engelleme, ve senin kaydınla etkileri uzun soluklu olabilir.
This structure is long-term parking.
Burası, uzun süreli hizmet veren bir otopark.
A point I confirmed with Mr. Bob Geddes one of your few long-term patients I was able to contact without a Ouija board.
Bunu Sizin uzun dönem hastalarınızdan biri olan Bob Geddes'a doğrulattım ki ben ruh çağırma tahtası olmadan irtibat kurabildim.
It is. Well, it's a long-term project though.
Tabii uzun vadeli bir proje.
Look, we caught it early enough that, if we can repair the duct, there should be no long-term damage.
Hatayı yeterince erken yakaladık. Kanalı onarabilirsek uzun vadeli bir hasar olmayacak.
Something you yourself should consider when making long-term plans.
Uzun zamanlı plan yapmadan önce bunu düşünmelisiniz.
But it wasn't. It's a classic sign of long-term antipsychotic use, and I missed it.
Uzun süre antipsikotik... kullanmanın göstergesiydi ve bunu kaçırdım.
Probably be on some long-term meds, and he's about 10 ounces lighter, other than that, he won't even know it's gone.
Muhtemelen uzun vadede ilaç kullanması gerekecek ve 200 gram daha hafif olacak. Bunlar dışında dalağının olmadığının farkında bile olmayacak.
HOUSE : Long-term abuse of DXM explains all your symptoms.
Uzun süreli DXM kullanımı bütün semptomlarını açıklar.
That was my long-term partner, who's been away.
O, benim uzun-dönemli partnerimdi, bir süredir yoktu.
Jez, Elena has a long-term, live-in lover.
Jez, Elena'nın uzun dönemli, yatılı bir sevgilisi varmış.
Long-term surveillance.
Uzun süreli izleme.
Your long-term outlook is not good.
Uzun vadede durumun iyi olmayacak.
- The drugs weren't a long-term thing? - No way.
- Önceden kullanmıyor muydun?
Long-term placement.
Uzun süreli bir görev.
After a long-term with the closeted councilman.
Hades saat altı gibi odaya kapatılmış kongre üyesi görevinden gelecekti.
Based on the precision of the work, I can conclude that whoever did this had a long-term plan for the organ.
YapıIan işin hassaslığına dayanarak, bunu kim yaptıysa organla uzun vadeli bir planı olduğu sonucuna varabilirim.
And you know what goes hand-in-hand with fighting, the make-up sex, which is different when you're in a loving, long-term relationship.
- Kavganın ardına da en güzel ne gidiyor biliyor musun? Barışma seksi. Ki uzun süren aşk dolu bir ilişki içerisinde olunca o da farklı oluyor.
Abuse can have a long-term effect on any child's brain,
Ötesi yok. Taciz her çocuğun beynine uzun süreli etki eder.
I think he'd make a great long-term deal in order to do that.
Bence bunu yapmak için uzun vadeli harika bir sözleşme imzalar.
You're incapable of real and meaningful long-term relationships because when things get hard you check out early.
Senin ; gerçek, anlam dolu, uzun bir ilişki.. yaşama yeteneğin yok. Çünkü işler zor giderse pes ediyorsun.
It controls our inhibitions, helps store long-term memory, contributes to our sense of spatial awareness.
Utanma duygumuzu kontrol eder anılarımızı uzun süreli belleğimize depo eder zamansal duyularımızı belirler.
And either he's protecting some long-term deep cover operation, or he's just been out here too long and he's flipped to the other side.
Ya uzun süredir gizli olan bir operasyon var onu koruyor ya da o kadar uzun süredir burada ki öteki tarafa geçmiş.
We've managed to change the premise so it also applies in the case of long-term illness
Şartları değiştirmeyi başardık,.. ... böylece sigortana uzun süreli hastalık da dahil edilmiş oldu.
He might have just ended a long-term relationship or lost someone close to him.
Uzun süreli bir ilişkiden çıkmış ya da sevdiği birini kaybetmiş olabilir.
And if you wear a Bluetooth 24 / 7, I'm sure there are no long-term effects.
eğer bütün bir gün boyunca bluetooth kullandıysanız, sonunda bir sürü etkisi olucaktır.
That's so- - that's long-term
Uzun vadeli bir şey.
Well, I don't think long-term relationships work.
Uzun süreli ilişkilerin yürüdüğünü düşünmüyorum.
Make a public declaration. ... that an alliance with the Cylons is critical. ... for our long-term survival.
Cylonlarla ittifakın uzun vadede hayatta kalmamız açısından çok önemli olduğunu kamuoyuna açıklamalısın.
Mister Adama, it sure seems that you are putting a lot of power into the hands of some people. And I use the term loosely... who not so long ago were doing their damnest to wipe us out.
Sayın Adama, şüphesiz görünen o ki bazı kişilerin eline çok büyük bir güç veriyoruz ve şunu da söylemem gerek yakın geçmişe kadar bu kişiler bizi yok etmeye çalışıyorlardı!
Like Long-Term Capital,'98.
98 deki uzun dönemli borçlanmada olduğu gibi.
When she found out we were in a long-term committed life partnership.
Biz buradayken, o kendine uzun vadeli bir hayat arkadaşı buldu.
... and long-term psychological trauma. In other words, torture.
... uzun süreli psikolojik travma diğer bir deyişle işkence.
You're in a long-term relationship, right?
Uzun vadeli bir ilişkin var, değil mi?
Another would be long-term drug or alcohol abuse.
Bir de uzun süreli alkol yada uyuşturucu kullanımı.
You've never been hooked up with someone long-term.
Hiç kimseyle uzun soluklu bir ilişkin olmadı.
If it becomes long-term with Connie, and if you learn about something and you decide to stick it out anyway, know that you will have vivid images and know that they'll recur probably forever.
Eğer Connnie ile uzun soluklu bir ilişkin olur ve bir şey öğrenip herneyse diyerek saklamaya karar verirsen bil ki canlı görüntüler gelecek gözünün önüne ve muhtemelen sonsuza kadar tekrar başa saracaklar.
terminator 38
terminal 35
term 231
terms 32
termites 27
terminate 20
terminated 18
term relationship 55
term goals 16
term plan 21
terminal 35
term 231
terms 32
termites 27
terminate 20
terminated 18
term relationship 55
term goals 16
term plan 21
term memory 59
term memory loss 38
term solution 28
long island 52
long live the king 168
long live the queen 48
long night 48
long time no see 414
long time 721
long hair 55
term memory loss 38
term solution 28
long island 52
long live the king 168
long live the queen 48
long night 48
long time no see 414
long time 721
long hair 55
long may she reign 18
long legs 25
long live the emperor 20
long john 18
long hours 24
long live 36
long day 136
long story short 168
long live liberty 21
long life 29
long legs 25
long live the emperor 20
long john 18
long hours 24
long live 36
long day 136
long story short 168
long live liberty 21
long life 29
long overdue 19
long way 22
long gone 44
long enough 113
long time ago 200
long shot 24
long distance 42
long way from home 17
long before 16
long ago 228
long way 22
long gone 44
long enough 113
long time ago 200
long shot 24
long distance 42
long way from home 17
long before 16
long ago 228