English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Something like what

Something like what translate Turkish

1,725 parallel translation
I got a couple of good boys right here that would not be involved in something like what you were describing to me.
Benim oğullarım senin hikayende anlattığın şeyleri yapacak türden çocuklar değildir.
And it's like, what I'm trying to say is... if life... if life is suffering no matter what we do, why don't we just... do something worthwhile, you know?
Ve söylemek istediğim... yaşam gibi hayat doluyor biz ne yapsakta, neyle uğraşsakta devam ediyor, anlıyor musun
That's what Jesus would have done, and that's what these people should do, or else they should admit that God bless America is really just some sort of an empty slogan with no real meaning except for something vague like good luck.
İsa olsa böyle yapardı ve bu insanların da böyle yapması lazım. Öbür türlü "Tanrı Amerika'yı kutsasın" lafının aslında gerçek bir anlamı bulunmayan, boş bir slogan olduğunu ve aslında "iyi şanslar" ayarında bir laf olduğunu kabul etmeleri gerekir.
What, like a toll or something?
Ne, ayakbastı parası falan mı?
What is that, like, Zen or something?
O da ne, Zen gibi bir şey mi?
- What, do you like him or something?
- Ondan hoşlanıyor musun yoksa?
What, you, like, beat somebody to death with it or something?
Ne yani, birini bununla döverek öldürmek gibi mi?
I mean, I actually got offered to play Nicholas Cage's girlfriend, and he's like what 50 or something?
Aslında Nicolas Cage'in kız arkadaşını oynama teklifi aldım. 50 yaşında mı ne adam.
What, are you like a vet or something?
Veteriner falan gibi bir şey misin?
- What's the gas mileage on something like that?
- Böyle bir durumda benzin hesabı ne olur?
And she shuffles through the drawer for a minute, and I'm thinking, "What are the chances she'll find something useful in there like, oh, I don't know, stamps?"
Bir dakika çekmecesini karıştırdı. Ben de orada bilmiyorum işte pul bulma şansı nedir diye düşünmeye başladım.
And even though it's been, what, six years I still feel like she just ran out to the store to get something, you know?
6 yıl olmasına rağmen hala, az önce markete bir şey almaya gitmiş gibi hissediyorum. Anlıyor musun?
What do you got, 20, 30 million dollars or something like that?
Ne kadar kazanıyorsun? 20 - 30 milyon falan mı?
What kind of sick freak carries something like this around in a box?
Hangi hasta ruhlu adam böyle bir şeyi kutuda taşır?
Christians and another one for us? It's like, if they do something wrong, then it's just what they do, but if you or I do something, it somehow.... reflects on all Jews.
Sanki, onlar yanlış bir şey yapsa, o zaman sadece yapmış oluyorlar, ama sen ya da ben bir şey yapsak bir şekilde tüm Yahudiler'i etkiliyor.
What is that, like, a Nigerian name or something?
Ne bu, Nijeryalı ismi falan mı?
I ust blowing or something, to me.I don't know. Well, you know, it's like a renoir painting. The light is what inspires you.
Resimler ilginçti ama eski yapraklar ve çöl kumlarının uçması gibi görünüyordu.
What could this kid have done to bring something like this on himself?
Bu çocuk başına böyle bir şey gelmesi için ne yapmış olabilir ki?
Tell me something I don't know, like what the fuck is going on here.
Bana burada neler döndüğünden bahset.
I mean, just for a while, just to see what it's like to be part of something.
Sadece bir süreliğine. Bir şeyin parçası olmanın nasıl olduğunu görebilmek için.
And I remember my wife answered the phone, and then she said something like, "Oh, it's your brother. He's got cancer or something", like he was making a joke or something, and I got on the phone and, "What's up?"
Eşimin telefona baktığını hatırlıyorum, "Oh, kardeşin, kanser olmak ya da ona benzer bir şey zırvalıyor." gibi şeyler söylemişti, sanırım Bill şaka yapıyordu.
You may not agree with them, but what if the day comes where you're the guy in that church practising something that they don't like?
Onlara katılmayabilirsiniz, ama ya bir gün onların istemediği şeyleri o kilisede yapan kişi siz olsaydınız?
She never told me if she was an only child or had brothers and sisters or even if her parents were still alive, if she had gotten good grades at school, if she had read War and Peace, if she believed in God or something of the sort, if when she saw an old lady on the street, she suddenly asked herself what she would be like at that age, if she had suffered, if she had ever fallen in love.
Bana hiç tek çocuk mu olduğunu ya da erkek veya kız kardeşi olup olmadığını hatta ailesinin hayatta olup olmadığını okulda iyi notlar aldığını Savaş ve Barışı'ı okuyup okumadığını Tanrıya inanıp inanmadığını sokakta yaşlı bir kadın gördüğünde kendine yaşlanınca nasıl görüneceğini sorup sormadığını hiç acı çekip çekmediğini aşık olup olmadığını anlatmadı.
I had something to eat, and then I went outside to see what it was like.
Bir şeyler yedim. Sonra dışarı çıkıp hava nasıl diye baktım.
'Cause it kind of feels like you came home early to catch me at something, but catch me at what?
Çünkü bana daha ziyade eve erkenden dönüp beni yakalamak istermişsin gibi geldi. Ama neyi yakaladın?
Like, if she asks me what I'm doing after work, I need to be able to say that I'm doing something with one of you.
İş çıkı ne yapacağımı sorduğunda, sizden biriyle birşey yapcağımı söyleyebilmeliyim gibi.
There's something sweet in the air. I need to see what the ceiling looked like before it was scorched.
Kavrulmadan önce tavanın nasıl göründüğüne bakmam lazım.
- What you mean, like, E. coli, man? - Yeah, you know, something like that.
- Evet, herhalde.
He said people will protect their lives no matter what, something like that.
İnsanların, her ne olursa olsun, hayatlarını koruyacaklarını söyledi, böyle bir şey işte.
It looks like something Bianca would wear. What were you going to spend £ 20,000 on?
Bianca nın giydiği şeylere benziyor 20,000 i neye harcayacaktın?
So it's what, like in space or something?
Nerde peki uzayda falan mı?
What if I do something like that again?
Peki ya yine bunun gibi bir şey yaparsam?
What are you... like, a black belt or something?
Senin kara kuşağın falan mı var?
What, is that supposed to be, like, some kind of a judgment or something?
Bu da ne demek oluyor, yargılamak gibi bir şey mi?
It's like what you hear about from Iraq or something.
Irak'ta olan olaylar gibi bir şeymiş.
And is the trigger something that reminds you of, like, some bad thing that happened to you, or what?
Bu tetikleyici de başına gelen kötü bir şeyi hatırlatan cins, öyle mi?
Linda, what is that, like a nickname or something?
Linda, bu da ne, takma ad gibi bir şey mi?
What would make somebody do something like that?
Neden insanlar böyle şeyler yapar ki?
I know what it's like to live with something unresolved.
Sen kimin tarafındasın? Sadece çözülmemiş bir şey ile yaşamak nasıldır, biliyorum.
So, what I would like you to do is tell me something that you've never told anybody before.
Şimdi yapmanı istediğim şey bana daha önce kimseye anlatmadığın bir şey anlat.
I've been wondering this past week what would've happened if you and I had just run into one another in Soho or something like that.
Geçtiğimiz hafta boyunca düşündüm acaba sen ve ben Soho veya öyle bir yerde birbirimize rastlasak ne olurdu.
So, what? I mean, is there something weird like that about this guy?
Bu adamla ilgili de tuhaf bir şey mi var?
What was he doing when you rolled up on him? Head down, walking real fast, like he was late for something.
Başı öne eğik, geç kalmış gibi hızlı hızlı yürüyordu.
What's that, like your journal or something?
Nedir bu, günlük gibi bir şey mi?
What, they're going on, like, 270 consecutive losses or something.
Arka arkaya... 270 maç falan kaybettik.
In Vancouver, he did something a lot like what you're doing... working only off of a pattern.
Tek bir kalıbın üzeriden çalıştı.
Sounds like something naughty, What is it called?
Kulağa Edepsiz Geliyor, Adın ne?
As a father, I don't know what I'd do if Hunter did something like this.
Bir baba olarak Hunter'ın böyle bir şeye kalkışması halinde ne yapardım, bilmiyorum.
What if you fall in love with someone else and move to, like, Germany or something?
- Öyle mi? Oyuncak araba mesela.
Poor V. Nobody gets what they want without losing something they love like their integrity.
Zavallı V. Kimse sevdikleri bir şeyi kaybetmeden istediğini elde edemez mesela onurları.
- What if it's something like that?
- Ya durum böyleyse?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]