Speaks indistinctly translate Turkish

You fucking stallion, motherfucker! ( SPEAKS INDISTINCTLY )

Seni lanet olası azgın aygır!

Bye-bye... ( Speaks indistinctly )

- Görüşürüz.

( orson speaks indistinctly ) she saw that weakness, and she ran with it.

Güçsüzlüğümü gördü ve devam etti.

( woman speaks indistinctly ) ( whispers ) shh. Someone just came in.

Az önce birisi içeri girdi.

She fucking fucked it up! - ( WOMAN SPEAKS INDISTINCTLY )

Siktiri boktan karının teki!

Steger is... ( Speaks indistinctly )

Kafanda yeni bir şey varsa söyle.

Are you in any pain? [SPEAKS INDISTINCTLY]

ağrın var mı?

Well off the mark. ( man speaks indistinctly )

Pek isabetli değil.

( Woman speaks indistinctly ) ( Tommy ) You're doing great, pop.

Harika gidiyorsun, baba. Benimle kal yeter.

( Boy speaks indistinctly ) The good work your father has done for the country, for me, during his tenure... it's needed now more than ever.

Baban, memuriyet süresince kasaba için, benim için çok iyi işler yaptı.

Listen! Listen... ( Speaks indistinctly )

# Kendini giderken izledin... #

( Speaks indistinctly ) Hello, Georgia.

Merhaba, Georgia.

( speaks indistinctly ) they're totally falling apart, turning on each other.

Birbirlerini tahrik ederek tamamen dağılıyorlar.

( speaks indistinctly )

- Kaybetmeyeceğiz.

( speaks indistinctly )

İkiniz brifingden muafsınız.

( Speaks indistinctly ) Hey, Andy, what do you want me to do with the rest of the stragglers?

Hey, Andy, diğer başıboş dolaşanlara ne yapmamı istiyorsun?

( Gail ) that looks worse than... ( Speaks indistinctly )

- Şeyden daha kötü görünüyor...

Fucking, we should definitely... ( Speaks indistinctly )

İyi misin dostum?

( Speaks indistinctly ) And it's shit, though,'cause, like, all the methods that Nath's using to chat up chicks, he's learnt from me.

Bu çok boktan. Çünkü tüm kız düşürme metodlarını benden öğrendi.

( Speaks indistinctly ) Yeah.

Evet.

( speaks indistinctly ) arturo.

Arturo.

( speaks indistinctly )

( belirsiz konuşuyor )

( speaks indistinctly )

( Belirsiz konuşuyor )

( Speaks indistinctly ) ( Continues sobbing ) It's okay.

Bir şey yok, gel.

- ( Fred and Sheila speaks indistinctly )

! Ryan? !

If, however, the initial battery of air strikes isn't enough to make... ( Speaks indistinctly )

Ancak ilk hava saldırıları yeterli olmazsa bu olasılığa karşı 172'nci planı...

( Man ) You know, it could work. ( Woman speaks indistinctly )

Aslında olabilir.

( Man speaks indistinctly )

Dominic : Konsantre olamıyorum. Dağıttın beni.

( Speaks indistinctly ) Um, excuse me?

Pardon?

But I will not cow to your games... ( speaks indistinctly ) Because I came to harkin financial to work.

Çünkü buraya çalışmaya geldim.

Yeah. ( Speaks indistinctly )

Evet...

( Man speaks indistinctly )

Chloe, tatlım!

What, and you think mine isn't? ( Speaks indistinctly )

- Benimki patlamıyor mu sanıyorsun?

( P. A. beeps ) ( Man on P. A. ) Code blue... ( Speaks indistinctly )

Mavi kod.

Code blue... ( Speaks indistinctly )

Mavi kod.

( speaks indistinctly ) It's his testimonial.

Onaylanma günü.

- ( Sabina ) Wait! - ( Miljan speaks indistinctly )

Bekle!

He speaks badly and indistinctly.

Belirsiz kelimelerle berbat bir konuşma yapar.

And housing prices continue to fall... ( speaks indistinctly )

Ev fiyatları da hâlâ düşüşte...

( Woman speaks indistinctly ) Second line of saline advised now.

İkinci defa verildi.

( speaks indistinctly ) what's happening?

- Ne oluyor?

( Man ) We've got a vehicle tech on the way... ( Speaks indistinctly )

Teknik ekip yolda geliyor...

( Speaks indistinctly )

- Saldırmalıydın.

I think it sounds pretty good. ( Emmie speaks indistinctly )

Güzel bir yüzük olmalı.

( Speaks indistinctly )

Bizim hatamız değildi Olly.

( Man speaks indistinctly )

Chloe.

Tommy Sullivan is lucky to have you in his corner. ( Speaks indistinctly ) I'm just glad you weren't wrong about him.

Ne yapacağız seninle oğlum?

( Speaks indistinctly ) Welcome.

Hoş geldiniz.

( Laughing, speaks indistinctly ) ( Laughing ) You're a clumsy bitch and you're so stupid!

Seni sarsak karı...

( Boy speaks indistinctly ) Help me, Sam!

Yardım et, Sam!

( Speaks indistinctly ) ( Laughs ) Hey!

Hey!