English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / This minute

This minute translate Turkish

3,169 parallel translation
Sire. A messenger this minute arrived.
Majesteleri, haberci geldi.
Well, Claudia, you should know that we are getting ready to search your apartment right this minute.
Claudia, şu anda daireni aramaya hazırlandığımızı bilmelisin.
You don't have to go this minute.
Şuan gitmek zorunda değilsin.
This show was sold out the minute these tickets went on sale.
Biletler satışa çıktığı gibi anında bitmişti.
I'm not even sure how we lost each other, but one minute I'm at this massive feast, the next, I'm in this freaky psych ward.
Birbirimizi nasıl kaybettik hiç bilmiyorum. Ama bir baktım devasa bir ziyafetin ortasındayım sonra bir baktım korkunç bir akıl hastanesindeyim.
Assuming this is a 50-minute session, I only have 18 minutes left to get my answers.
Bunun elli dakikalık bir oturum olduğunu düşünürsek sorularıma cevap alabilmek için sadece on sekiz dakikam kaldı.
Wait a minute. This looks nothing like me.
Dur, bakayım Bunlar bana benzemiyor.
Wait a minute, this guy's still alive?
- Bekle biraz, adam hâlâ yaşıyor mu?
Is this going to be a five-minute argument, or do you want the full half-hour?
5 dakikalık bir tartışmamı olacak yoksa tüm bir saati mi tercih edersin?
1 minute 14 seconds, 10 frames... 1 minute 57 seconds, 15 frames... 2 minutes 34 seconds, 10 frames It's so hot in here Okay, after this part What words comes next when joined?
1 dakika 14 saniye, 10 kare... 1 dakika 57 saniye, 15 kare... 2 dakika 34 saniye, 10 kare burası çok sıcak evet bu bölümden sonra....
You think for one minute you get away with this?
Bundan kurtulabileceğini mi düşündün?
This was cute for, like, a minute.
Bir anlık sevimli oluyorlar.
This whole thing could come crashing down at any minute.
Bütün bu olay her an kırılma noktasına gelebilir.
I'm not gonna share this office, not for one minute.
Bu ofisi bir dakikalığına bile paylaşmayacağım.
I'm not going to share this office, not for one minute.
Bu ofisi bir dakika bile paylaşmayacağım.
I'm not gonna share this office, not for one minute.
Ofisimi bir dakikalığına bile olsa kimseyle paylaşmıyorum!
This thing would just blow off any minute!
Bu şey her dakika püskürtüyor!
Now, wait just a minute- - how come I wasn't an option in this contest?
Bekle biraz... Bu yarışmada nasıl olur da ben bir seçenek olmam?
Everyone knows this was last minute.
Herkes bunun son dakika olduğunu biliyor.
I would, I would never do this to you, but do you have a minute?
Bunu, bunu sana asla yapmak istemezdim ama bir dakikan var mı?
Wait a minute, why are you freaking out about this?
Dur biraz, neden bunu duyunca çıldırdın ki?
One minute I hear the doorbell ring, and the next minute I hear this car crash, and the guy is laying dead in the street.
Bir an kapının zilini duydum, Ve sonraki an kazanın sesini duydum, ve adam sokakta ömüş olarak yerde yatıyordu.
[gasps] JUST GIVE ME A MINUTE TO TAKE CARE OF THIS LITTLE SCAMP.
Şu küçük haylazın icabına bakmam için bana bir dakika verin lütfen.
So, this cop pulled me over, and he kind of looked at me for a minute.
Polis beni kenara çekti ve bir dakika bana baktı. Vegas'a giderken.
Uh, wait a minute. Um, so... That's what this is.
Bir dakika yani bu böyle, ben sadece onurlandırılmış bir bebek bakıcısıyım.
Could happen this side any minute.
Bizim tarafta da her an olabilir.
Wait a minute. Isn't this where we just were?
Dur biraz, daha şimdi burada değil miydik?
"Wait a minute, honey. " This pulled down telephone poles.
" Bu telefon direklerini aşağıya çekti.
Putting my coat in a minute, because this isn't doing anything.
Birazdan kabanımı giyiyorum, böyle olmuyor.
Well... Wait a minute. This isn't some crap about owing child support, is it?
Hey, bekle bir dakika bu çocuk desteği ile ilgili herhangi bir zırva değil dimi?
One minute, they tell you you've got this brand new, beautiful baby girl, and a week later...
Bir dakika önce sana bir kızın olduğunu söylüyorlar ve bir hafta sonra...
Every minute you're in this house, you're in danger, and so is that baby.
Bu evde geçirdiğin her an tehlikedesin, o bebek de tehlikede.
She didn't fool me for a minute. Not this time.
Bu kez beni kandıramadı.
Well, I was, uh... This will only take a minute.
ben de tam... sadece bir dakika sürer.
And each scene's about a minute long usually, so this is gonna end up being about a 40-page script,
Ve her sahne ortalama 1 dakika sürüyor. 40 sayfa falan olacak yani.
We're going to stop this meeting for a minute.
Bu toplantıya bir dakika süre ara veriyoruz.
I mean, one minute, Kate is running through 1890s Paris, with this pickpocket that she loves but can't trust, and the next thing she knows, she's being pulled across time, dodging Nazis with this adorable American G.I.
Bir bakıyorsun Kate 1890'ların Paris'inde sevdiği ama güvenemediği kapkaççı ileyken birden kendisini zamanda ileri gitmiş ve şu hoş Amerikan askeriyle Nazilerden kaçarken buluyor.
It was weird, wait a minute oh my God, I ain't ready for this.
Bu çok tuhaf, Bekle bir dakika! Tanrım, daha buna hazır değilim.
Jancsó shows this in a single, roving 3-minute shot, ten camera moves without a single cut.
Jansco bunu, üç dakika süren, kesintisiz tek bir çekimle gösterir. Hiçbir kesme olmadan on kamera hareketi.
The minute this plane leaves the ground, we're just civilians.
Uçak havalandığı anda sadece birer siviliz.
Mr. Burns, I can't go rafting with you because- - wait a minute, could this all work?
Bay Burns, sizinle raftinge gelemem, çünkü... Dur bir dakika, hepsi bir arada olur mu?
Wait a minute, this is weird.
Dur bir dakika. Bu garip.
This is so last-minute, I know.
Bu çok son dakika oldu, biliyorum.
You better not be enjoying this, Castle. I'll let you know in a minute.
Ne düşündüğümü biraz sonra söylerim.
Well, then why'd she hightail it out of Terra Nova the minute she heard about this convoy?
O zaman konvoyun haberini duyar duymaz neden Terra Nova'dan sıvışıverdi?
We know this is why hold on for a minute.
Niye ne olduğunu biliyoruz bir dur ya!
Wait a minute Is this real pork belly?
Öyleyse bu gerçekten Kore dana eti mi?
Hey, you know, you could help me actually breathe life into him for a minute while I get this machine hooked up to try and see what's wrong with him.
Aslında, yaşam pompalamada bana bir dakikalığına yardım edebilirsin. Ben de o sırada makineyi çalıştırıp onunla ilgili sorunun ne olduğunu bulmaya çalışacağım.
Wait. Wait a minute. Walt paid for all this?
Bunların hepsini Walt mu ödedi?
I can't sit on this couch one more minute.
Bu koltukta bir dakika daha oturamayacağım.
Wait a minute, I remember something.I have seen this before.
Bir dakika, Bir şey hatırlıyorum. Bunu daha önce görmüştüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]