English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Minutes late

Minutes late translate Turkish

1,055 parallel translation
She's 20 minutes late and now she wastes another 20 telling him why.
Neden geciktiğini anlatıp daha da zaman harcıyor.
You're ten minutes late.
10 dakika geç kaldınız.
- Twenty minutes late!
- 20 dakika geciktin!
You are seven minutes late this morning.
Bu sabah yedi dakika geciktin.
Dr. Hathaway, only 20 minutes late.
Dr. Hathaway, sadece 20 dakika geç kaldı.
So you'll be five minutes late.
Altı üstü beş dakika gecikeceksin.
Five minutes late.
Beş dakika geç kaldınız zaten.
The train to Parma will be twenty minutes late.
Parma'ya gidecek tren yirmi dakika gecikecektir.
The train to Parma will be thirty-five minutes late.
Parma'ya gidecek tren yirmi dakika gecikecektir.
I'm 20 minutes late myself.
Ben de yirmi dakika geç kaldım.
Five minutes late would be too late.
Beş dakika bile geciksen iş biter.
Clint, any reason why your children should be 12 minutes late?
Clint, çocuklarının 12 dakika gecikmesi için bir bahanen var mı?
If I don't mind my distinguished challenger being 20 minutes late, why should you?
Seçkin rakibimin 20 dakika gecikmesinin benim için bir sakıncası yoksa, sizin için niye olsun?
I understand you were five or six minutes late yourself to that match this morning.
Anladığım kadarıyla siz bu sabahki maça beş ya da altı dakika geç kalmışsınız.
You told me that you went to get it fixed, and that's why you were a few minutes late to the chess match.
Onu tamir ettirmeğe gittiğinizi, bu nedenle satranç maçına bir kaç dakika geç kaldığınızı söylemiştiniz.
He's 3 minutes late.
Üç dakika geç kaldı beyfendi.
We're already two minutes late.
Şimdiden iki dakika geciktik.
And I'd go in, and he'd come forward out of his office with his watch in his hand... and then he'd look at the clock on the wall, and he said... "You're five minutes late," he'd say.
Gittiğimde ofisinden elinde saatiyle çıkıp duvardaki saate bakar ve "Beş dakika geciktin." derdi.
Nine minutes late.
Dokuz dakika rötarımız var.
However, I asked the captain to arrive 15 minutes late.
Gerçi kaptana 15 dakika geç gelmesini söyledim.
Yesterday we ran 20 minutes late.
Dün 20 dakika geciktiniz.
No middle initial. - You're 17 minutes late.
Orta adı yok - 17 dakika geç kaldın.
If I'm ten minutes late, she calls the hospital.
Gecikirsem, hastaneyi arar.
She calls the hospital if I'm ten minutes late.
10 dakika geciksem hastaneyi arıyor.
Already three minutes late.
Şimdiden 3 dakika gecikti.
She's 10 minutes late.
10 dakika gecikti.
You're five minutes late for dinner, Muffy.
Yemeğe beş dakika geç kaldın, Muffy.
The plane's a few minutes late, I'm afraid.
Uçak bir kaç dakika geç kaldı, korkarım.
You're the right number of minutes late.
Tam zamanında geldin.
The General couldn't have been a couple more minutes late, now, could he?
General bir iki dakika gecikemezdi sanki, değil mi?
Mr. Steele, why were you 45 minutes late to the press conference?
Bay Steele, neden basın toplantısına 45 dakika geç kaldınız?
You ask me questions, why I'm 45 minutes late.
Hikâye için bana ihtiyacın yok. Neden 45 dakika geç kaldığımı soruyorsun.
You're 1 5 minutes late.
15 dak. Geciktin.
So you were 45 minutes late.
45 dakika geç mi kaldın?
You were ten minutes late.
On dakika geç indi.
And, Clifford, I may be a few minutes late...
Clifford, birkaç dakika gecikebilirim...
She changes into tennis clothes and appears on the court a few minutes late it is true, but unruffled and smiling... a picture of innocence.
Üstündeki güneş yağı renginden kurtulmak istiyordu. Hemen tenis elbiselerini giydi ve korta birkaç dakika geç kaldı. Ama soğuk kanlıydı ve gülümsüyordu.
Three minutes late.
Üç dakika gecikti.
No, but you're ten minutes late
O gelmedi ama sen de 10 dakika geciktin St Just.
A few minutes late, I'm sorry.
Birkaç dakika gecikti, üzgünüm.
You arrive... 15 minutes late!
Geliyorsun... 15 dakika geç!
You're 10 minutes late.
10 dakika geç kaldın.
Since this Lejiana character is already late I'll just stick around a few more minutes.
Şu Lejiana tipi hala gelmediğinden bir kaç dakika fazla burada kalacağım.
If that's an order, you're about 30 minutes too late, son.
Eğer bu bir emirse, yarım saat geç kaldın, evlat.
He says you're 15 minutes late for the conference with him.
Bakalım, daha başka ne vardı?
Did you know, did you know that Harry Stone always set his watch five minutes fast so that he'd never be late for an appointment?
Harry Stone'nun saatini hep, randevusuna asla geç kalmamak için, beş dakika ileri kurduğunu biliyor muydunuz, Bunu biliyor muydunuz?
Twenty minutes is too late by half, Harry.
Yirmi dakika geçti, Harry.
Should have left 10 minutes ago, I'm late for church.
On dakika önce çıkmamız lazımdı. Kiliseye geç kalacağız.
"Maybe if I'd given him 10 minutes, " against all odds, he would have changed my mind. " But now it's too late.
Keşke ona 10 dakika verseydim..... ama artık çok geç. " demeyin.
You're five minutes late.
Beş dakika geciktin.
It means not in the next 10 minutes and before late.
On dakika içinde değil, ama çok geç olmadan demek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]