Very close translate Turkish
2,900 parallel translation
I also noticed that you were very close to headmaster O'Dell the other day.
Aynı zamanda geçen gün Müdür O'Dell ile de çok yakın olduğunu fark ettim.
There will probably be about 20 cars out there going, like, around 90 to 100 miles an hour, very close, like, inches away from the wall.
Burada yarışan yaklaşık yirmi araba olacak, saatte yaklaşık 90 ila 100 mil, dipdibe, duvardan birkaç parmak ötede.
Very close to his mother.
Annesine çok yakındır.
We may be very close to arresting Mr. Decker for attempted murder.
Bay Decker'ı, cinayete teşebbüsten tutuklamaya çok yaklaşmış olabiliriz.
Peter's still very close with them.
Peter'ın onlarla arası hâlâ çok iyi.
We were very close.
Onunla çok yakındık.
If there's family, they're not very close.
Eğer bir ailesi olsa bile, yakın olmadıkları kesin.
Only just. It's very close.
Birazcık, Çok yakın.
! Look, Leanne and I were very close when she first joined the team.
O takıma girdiğinde Leanne'le çok yakındık.
He's very close to becoming Putlova's number two.
Putlova'nın 2. adamı olmaya çok yakın.
It would have had to have been a woman very close to the unsub to make him react this way.
Böyle tepki verdiğine göre kadın şüpheliye çok yakın olmalı.
He and I are very close.
O ve ben oldukça yakınız.
I think very deeply that it was a spiritual journey and the meaning of it is in fact that he went to Jerusalem and then he went very close to the one God, the creator.
Bunun ilahi bir yolculuk olduğuna ve Kudüs ile Allah'ın, Yaratan'ın çok yakınına gitmesine çok derinden inanıyorum.
They are very close to finding their bliss.
Kendi mutluluklarını bulmaya çok yaklaştılar.
We can't see them, but they're very close.
Onları göremiyoruz. Ama çok yakındalar.
Detective Gabriel tells me you had a very close call.
Dedekti Gabriel bana kıl payı kurtulduğunuzu söyledi.
You, uh, live with a case for a couple of years, you obviously get very close to the victims and their families, and then justice isn't served.
Birkaç yıl boyunca aynı dosyayla uğraşıp kurbanlarla ve aileleriyle iyice yakınlaşmışsındır ama sonra bir bakarsın ki adalet tecelli etmemiştir.
Look, dad, we're very close to solving this thing, okay?
Bak, baba, bu olayı çözmeye çok yakınız, tamam mı?
I lost someone very close to me.
- Bana çok yakın birini kaybettim de.
Yeah, I divined that she was killed because she was very close to identifying the murderer.
Öldürüldüğünü tahmin etmiştim, çünkü katili bulmaya çok yaklaşmıştı.
Unfortunately, you realized that she was very close to discovering that Colin was imprisoned for doing something that you were guilty of.
Maalesef, Colin'in senin suçlu olduğun şeyi yapmaktan serbest kaldığını keşfetmeye çok yakın olduğunu fark ettin.
Getting very close to world peace.
Dünya barışına çok yakınsınız.
The Japanese have a very close-knit relationship with nature.
Japonların doğayla çok yakın bir ilişkileri var.
When I finally saw my car, I was hearing snaps, very close but they weren't frequent.
Arabayı gördüğümde, sesleri duyuyordum. Çok yakındı ama çok sık değildi.
You're very close to graduation.
Mezun olmanıza çok az kaldı.
We used to be very close.
- Eskiden çok yakındık.
You and Yoli must have been very close to help out with the family like this.
Sen ve Yoli, aileye böyle yardım ettiğine göre çok yakın olmalısınız.
The two of you are obviously very close.
Siz ikiniz belli ki çok yakınsınız.
Ava, these people are very close to you.
Ava, bu insanlar sana çok yakın.
We're very close friends.
Yakın arkadaştık.
I lost someone very close to me too.
Ben de bana yakın birini kaybettim.
You're very close to bringing'em down.
- Onları devirmeye çok yaklaştın.
The most likely answer is that there was another star very, very close to the Sun at the time when Sedna was going through this process.
En olası cevap, Sedna bu süreci yaşarken başka bir yıldızın da Güneş'e çok ama çok yakın bir mesafeden geçiyor olmasıdır.
They need to have a very close bond with every single dog.
Her bir köpekle çok yakın bağ kurmalılar.
This is Amanda, a very close, old friend of mine.
Bu Amanda. Benim çok yakın, eski bir arkadaşım.
And-and just so you know, the two of us keep a very close eye on this neighborhood.
Bilin ki bu çevreyi çok sıkı gözetim altında tutuyoruz.
You're so very close to me, it's...
Bana çok yakın duruyorsun, bu...
It's a person, and Wo Fat's very close to finding him.
Wo Fat'in bulmaya çok yaklaştığı biri Shelburne.
Michael's very close to my mother, and she was like a comfort to him, I think.
Michael anneme çok yakındı, annemin yanında rahat ediyordu.
When I worked with, uh, Stern years ago, we were... very close.
Stern ile, yıllar önce çalışırken,... biz... çok yakındık.
Away from you but also very close to you.
Senden uzakta ama sana çok yakın.
It's also very close to the innervation of respiratory muscles.
Solunum sağlayıcı kaslara oldukça yakında.
It's very close in a way, you know? You're very sad, it's the end of something and, yet, to show something that is, like this beautiful loop who is the apple skin. It's...
Çok acıklıdır aslında.
But it's being built far from the settlement and very close to Bil'in
Ama yerleşim alanından uzağa Bil'in'in çok yakınına inşa edildi.
Has it occurred to you at the very least we'll be able to observe Brody at close quarters in a high stress environment which we can control.
Senin bakışına göre stresi yüksek bir ortamda Brody'i yakından izleyebileceğiz.
I know it must be very painful to lose another person so close to you.
Senin icin cok zor olmali tekrardan kendine cok yakin birini kaybetmek
I don't know about you, but, uh, to me you and Officer Cooper look very close.
Anlaştık. Hey, Çavuş... Evet.
About a mile away from where she got hit we knew she didn't run very far, so it makes sense that she lived close by.
Arabanın çarptığı yerin, yarım mil uzağı. Çok uzağa koşamadığını biliyorduk, Bu yüzden yakınlarda yaşıyor olması mantıklı.
The Solar System probably formed in a cluster of stars, and so close encounters with nearby stars, nearby rogue planets even, were much more common during the very earliest days of the Solar System's formation.
Güneş Sistemi muhtemelen bir yıldız kümesinden oluştu, yakınlardaki yıldızlarla ve yalnız gezegenlerle karşılaşmak Güneş Sisteminin ilk oluşum zamanlarında çok olağan bir olaydı.
Since 2007, something very strange has been happening on this stretch of coastline, close to Barrow.
2007'den beri Barrow yakınlarındaki kıyı şeridinde tuhaf bir şey oluyor.
But very strict regulations govern how close people can approach any wildlife.
Ama insanların yaban hayatına ne kadar yaklaşabileceğini çok sıkı kurallar belirliyor.
very closely 16
closet 47
close 700
closed 242
closer 395
closes 126
closets 45
closely 21
close the window 34
close your mouth 50
closet 47
close 700
closed 242
closer 395
closes 126
closets 45
closely 21
close the window 34
close your mouth 50
close your eyes 1096
close one 17
close enough 217
close range 54
close the gate 44
close the door 763
close the door behind you 29
close friends 22
close it 165
close the gates 31
close one 17
close enough 217
close range 54
close the gate 44
close the door 763
close the door behind you 29
close friends 22
close it 165
close the gates 31