We forgive you translate Turkish
345 parallel translation
My dear professor, even though your share in this was as nebulous as mine, your story about Doughboy was so touching, we forgive you.
Sevgili profesör, bundaki payın benimki kadar belirsiz olsa da Doughboy'la ilgili hikâyen o kadar etkileyiciydi ki seni affediyoruz.
We all know what you used to do for a drink and we forgive you for it.
Eskiden bir içki uğruna ne yaptığını hepimiz biliyor ve seni hoşgörüyoruz.
"We are all very much disturbed over your conduct... and wish you would change your behaviour so that Her Majesty might forgive you."
"Hepimiz, bu davranışınızdan ötürü rahatsız olmuş durumdayız ve umuyoruz ki tutumunuzu değiştirerek Majestelerinin sizi affetmesini sağlarsınız."
I will never forgive you for trying to pawn a forest fire on me when you had that musical. - Yes, but we gave our word to Dietz.
Elinizde böyle bir müzikal varken bana bir orman yangınını yutturmaya çalışmanı asla affetmeyeceğim.
I hope you'll forgive me, but we're so busy down here.
Umarım beni affedersiniz, ama burada oldukça yoğunuz.
I hope you will forgive all the confusion... but my wife suddenly felt much better, and we were so anxious to come.
Karışıklığı affedeceğinizi umarım... ama karım birdenbire iyileşti ve gelmek için çok sabırsızlandık.
You'll have to forgive the way we've been acting today, Dad.
Bugünkü davranışlarımız için bizi affetmelisiniz, baba.
If you'll forgive me, i think we're getting to sofia very early.
Kusuruma bakmazsanız, Sofya'ya çok erken varacağız.
We forgive you.
Seni bağışlıyoruz.
Well, if you'll forgive me, Your Highness, we wouldn't think of doing anything as wasteful as that.
Bağışlarsanız Ekselansları öyle zarar verici bir şey yapmayız.
Um, you must forgive my ignorance but when we meet in the morning, what is the correct form of address?
Cehaletimi bağışlayın.. Ancak sabah karşılaştığımızda... Ona ne şekilde hitap etmeliyim?
If you'll forgive me, may we skip your reflections... and get to the message you have for me?
İzlenimlerinizi geçip benim için getirdiğiniz mesaja geçebilir miyiz acaba?
If you'll forgive my pointing it out, Skipper... we can't leave a pretty woman unmolested aboard ship.
Görüş belirtmeme izin verirsen, Kaptan güzel bir kadını gemide taciz etmeden bırakamayız.
Then you think we should forgive them? Yes.
- Onları affetmeli miyiz sence?
Forgive me for not recognizing you sooner... but you were only a boy when we last met and now you're a man.
sizi daha çabuk tanıyamadığım için affedin... fakat sizi son gördüğümde bir çocuktunuz, nasıl da büyümüşsünüz.
Wipe off those Sanskrit characters, those prayers to Buddha, that curse, or we will never forgive you!
Bu Sanskrit harflerini, Buddha'ya yazılmış bu duaları, bu laneti silip temizle yoksa seni asla affetmeyiz!
We've been married for seven years... and if you'll forgive an old-fashioned expression... we're still in love with each other.
Biz yedi yıllık evliyiz... ve kullanmama izin verirseniz ; modası geçmiş bir deyişle... hala birbirimizi seviyoruz.
Tell us where you've been and we'll forgive you. What have you been up to?
Bize nerede olduğunu anlat seni affedelim.
- General, if you'll forgive us we have to get back to town.
- General, izin verirseniz şehre dönmek zorundayız.
You'll forgive me if I don't choose to argue the fine points of what we call it.
Konuşmamızdaki bazı noktaları atlarsam beni bağışla.
We'll forgive you if you blush.
Utanırsanız, kusurunuza bakmayız.
We're sorry, Dad. Will you forgive us?
Biz, gerçekten üzgünüz baba.
Forgive me for pestering you with these details... but since they're the only real evidence we have... it's all I have to hang on to.
Sizi detaylarla boğduğum için beni bağışlayın ama madem elimizdeki tek delil bu biraz daha üzerine gitmek istiyorum.
Forgive me for being blunt, Boss Bunkichi, but we figure you must have sent him.
Açık sözlü olduğum için beni bağışlayın, Patron Bunkichi, fakat onu sizin gönderip göndermediğinizden emin olmalıyız.
We hate to intrude on you like this but we're collecting signatures for a petition urging the city council to close down that dreadful place - if the ladies will forgive my language - the Belly Button.
- Merhaba, Rosalie. Sizi böyle rahatsız etmekten nefret ediyoruz ama dilekçe için imza topluyoruz. Şehir Konseyi'nin o günah yuvasını kapatması için.
Forgive us, we began tea without you.
Kusura bakma, çay içmeye sensiz başladık.
Master Ichi, forgive us, we beg you.
Usta Ichi..... bizi bağışlayın, size yalvarıyoruz.
"If you could see how hard we've been working here... I'm sure you'd forgive me for not writing more regularly."
"Ne kadar çok iş olduğunu bilsen yazmadığım için beni bağışlardın."
Dear lady, please forgive this intrusion. But it was the only way we could get to meet you and to congratulate you.
Davetsiz geldiğimiz için affedin ama sizinle tanışmanın tek yolu buydu.
We'll forgive you this misstep just this once.
Attığın bu yanlış adımı bu seferlik affediyoruz.
I hope you'll forgive me, my dear, if we continue these delightful lessons another time.
Bu zevkli derslere daha sonra devam etsek umuyorum ki beni affedersiniz, hayatım.
You must forgive us, but we have a problem.
Kusura bakma ama bizim de sorunlarımız var.
You'll have to forgive me, Marc, but this is what we heard.
Beni bağışla Marc ama duyduğumuz bu.
I hope you forgive us for coming at this hour but we heard you were in trouble and so we came over to see if we could help.
Bu saatte geldiğimiz için bağışla ama başının belada olduğunu işittik ve yardımımız dokunur mu acaba diye geldik.
Forgive the charade about the briefcase but we had to make sure the money was in there before we arrested you.
Çantayla ilgili numarayı affedin. Ama sizi tutuklamadan önce parayı kontrol etmeliydik. Başka çare yoktu.
We came her today out of Christian love and you greet us with insults'but I forgive you.
Sen bizi hakaretle karşıladın. - Ama seni affediyorum.
Forgive us to disturb you at this late hour, we'd like to pass the night here.
Bu kadar geç bir saatte sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama bu gece kalmak için bir oda arıyorum.
And I had to convince you to fight because we, father and son have to survive at any costs. Forgive me and understand those who walk the way of hell.
Beni affet ve bir gün ölecek olmama rağmen cehenneme giden yolda yaşadığım her günün benim için acı dolu bir gün olduğunu anla.
Forgive me, but, you know, in my business we have to learn to read expressions.
Beni bağışlayın, fakat, bilirsiniz ya, benim işimde ifadeleri okumayı öğrenmemiz gerekir.
She will forgive you if we succeed in saving her.
Eğer onu kurtarmayı başarırsak, sizi affedecektir.
Would you forgive us if we went back to the compartment, Mrs. Hubbard?
Affedersiniz bayan, benim migrenim var. Müsaadenizle kompartımana döneceğiz.
It's painful to leave the school, but we came as Rascals and we want to leave as Rascals.... if we have done anything to offend you up until now, forgive us.
Okuldan ayrılmak acı bir şey ama, biz Hababam gibi geldik Hababam gibi gitmek istiyoruz. - Gerek öğrenci kardeşlerimize, gerekse sevgili hocalarımıza şimdiye kadar ne kusur ettikse, affola.
Yes, I know. Please forgive us......... but we have some interesting conclusions to present you.
Lütfen kusurumuza bakmayın ama size sunmak istediğimiz bazı ilginç sonuçlar var.
He'll never forgive you. We were carrying out his orders.
Bunu ona hatırlattığın için sana şükran duymayacak.
Do you think they'II ever forgive us for what we've done?
Sence yaptıklarımızdan dolayı bizi bağışlayacaklar mı?
You're late, you lazy bastards, but we'll forgive you!
Geç kaldınız, sizi tembel p.çler, ama sizi affedeceğiz!
We must forgive you for the past and you must forgive us for the present.
Biz sizin geçmişinizi affetmek zorundayız, siz de bizim bu günümüzü.
Forgive me, Doctor You see, in my country we are a simpler people.
Kusuruma bakmayın doktor. Benim ülkemde bizler sade yaşayan insanlarızdır.
Miss Hamilton, forgive me, but I think we should do this without you, thank you.
Bayan Hamilton, bağışlayın ama bu konuşmayı sizsiz yapmalıyız, teşekkürler.
Forgive me, Katarina. I thought you'd come here so that we could talk.
Bağışla beni, Katarina.Buraya geleceğini ve böylece konuşabileceğimizi sandım.
Lord, we ask You to forgive us for our sins and we want to thank you, Lord, for the great chow food that we're having here today.
Yüce Tanrım, senden günahlarımızı bağışlamanı dileriz. Ve bugün yiyeceğimiz bu mükemmel yemek için sana teşekkür ederiz Tanrım.
forgive you 31
forgive you for what 17
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
forgive you for what 17
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
yours 1007
your hat 64
you tell 24
you know that 5741
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
your hat 64
you tell 24
you know that 5741
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16