English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You heard me

You heard me translate Turkish

4,383 parallel translation
You heard me.
Beni duydun.
You heard me, you're not allowed in this house.
Beni duydun, bu eve giremezsin.
You heard me?
Duydun mu beni?
You heard me before, Connors. Hear me again.
Beni daha önce duydun, Connors.
You heard me, good citizens.
Beni duydunuz, vatandaşlar.
- What? - You heard me.
- Beni duydun.
You guys hear- - you heard me say check the ball, right?
Topu kontrol et dediğimi duydunuz, değil mi?
I don't have any kids so... maybe I don't know what I'm talking about, but... if you heard me talk about someone the way that you just talked about yourself, you would think that I was the biggest bitch walking.
Hiç çocuğum yok, yani belki neden bahsettiğimi bilmiyorum ama eğer biri hakkında sizin biraz önce kendinizden bahsettiğiniz şekilde bahsettiğimi duysaydınız benim dünyanın en büyük kaltağı olduğumu düşünürdünüz.
You heard me!
Beni duydun!
You heard me.
Duydun beni.
You heard me say it was the shim!
Takoz dediğimi duymuştun.
( Gasps ) You heard me.
Evet doğru duydun.
My TV crush is Peter Dinklage. You heard me.
Benim televizyon âşkım varsa o da Peter Dinklage'dir.
I don't think you heard me.
Sanırım beni duymadın.
You heard me, do not go in there.
Beni duydunuz, oraya girmeyin.
MALORY : You heard me. I want $ 50 million.
Beni duydun. 50 milyon dolar istiyorum.
You heard me.
- Beni duydun.
You heard me.
Duydun beni. Eller havaya.
You heard me, didn't you?
Beni duydun değil mi?
- You heard me.
- Beni duydun.
I haven't heard much talk of you on the compound. It worries me.
Tesiste senin hakkında konuşulduğunu pek duymadım.
Liz, if you've heard something, it's your responsibility to tell me.
Liz, bir şey duyduysan bana söylemek senin sorumluluğun.
You could at least insult me with a line I haven't heard before, leather brain!
Bir kez olsun beni daha önce duymadığım bir sözle aşağılayabilirsin, kayış beyinli!
It's a horrible thing to say, I know, but when I heard you were in a plane crash, part of me was relieved.
Bu söyleyeceğim iğrenç, biliyorum ama uçağınızın düştüğünü duyduğumda bir parçam rahatladı.
Now, I need you to tell me exactly what you heard.
Duyduklarını aynen bana söylemeni istiyorum.
I had a feeling that after everything you'd heard about me, I'd be the last person you'd want to see walking through your door.
Hakkımda söylenenleri duyduktan sonra hayatına sokmak isteyeceğin son insan ben olurdum diye düşündüm.
You must have heard some terrible things about me from Don Draper.
Don Draper sana benim hakkımda çok kötü şeyler anlatmış olmalı..
Are you willing to tell me the name of the person you heard this from?
Bunları kimden duyduğunuzu bana söyleyebilir misiniz?
Where's Christine? I thought I heard her with you when you found me.
Beni bulduğunuzda onun sesini duyduğumu sanıyordum.
You're telling me you've never heard Oscar say hi?
Sen hiç Oscar'ı selam söylerken duymadın mı? - Andy -
You heard me get.
Defol.
You know, I heard Remi tell you to be nice to me.
Remi'nin, bana karşı iyi davranmanı söylediğini biliyorum.
I heard you didn't want me to propose.
Evlilik teklif etmemi istemediğini duydum.
And then I heard you sing, and it came to me.
Sonra şarkınızı duydum ve anladım.
Well, before you punch me or suspend me, please keep in mind that I texted you the moment I heard Ennis enter the building.
Beni yumruklamadan veya görevden almadan önce Ennis binaya girdiğinde sana mesaj attığım aklında bulunsun.
Yeah, I mean, I was just goofing around when I first called you, but when I heard your voice, I-I felt like I found some part of me that was lost.
Seni ilk aradığımda öylesine vakit geçiriyordum ama sesini duyunca kayıp bir parçamı bulmuş gibi hissettim.
Dad, I guess you heard about me blowing a hole in that building.
Sanırım binada bir delik açtığımı duymuşsundur. Evet, duydum.
The last time I heard from Carlton, he was about to be arrested and he warned me, he begged me, to move you away, to hide you deeper.
Carlton ile son görüşmemizde tutuklanmak üzereydi ve beni uyardı bana, seni çok derinlere saklamam ve uzaklara götürmem için yalvardı.
You never told me this and I never heard you.
Sen bunu bana asla söylemedin ve bende bunu asla duymadım.
If you heard from him, you should have let me know first.
Onunla görüştüğünü ilk bana haber vermeliydin.
- You heard me.
- Duydun beni.
I take it you've already heard about Bobby and me shutting off your oil.
Bobby ile birlikte petrolünü durdurduğumuzu duyduğunu anlıyorum.
Me and Paige heard you the other night.
Geçen sefer ben ve Paige sizi duyduk.
You ministered to me, you've heard my confessions.
Sen bana yol gösterdin, itiraflarimi dinledin.
Erica, so you are trying to tell me that you have never heard of a mammogram.
Erica, yani sen bana, mamografiyi hiç duymadığını söylemeye çalışıyorsun.
Dodee, just tell me what you heard.
Dodee, sadece ne duyduğunu söyle.
He told me another very interesting story, now, stop me if you've heard this one, about James Bennett's late partner, Ellen Parker.
Bana başka bir ilginç hikâye daha anlattı. Bunu duyduysan söyle. James Bennett'in son ortağı Ellen Parker hakkında.
Ah! Please tell me you guys heard that.
Lütfen bana bunu duyduğunuzu söyleyin.
You've heard of me?
Adımı duymuş muydun?
I heard you were ready to talk to me.
- Benimle konuşmaya hazır olduğunu duydum.
Hold up. Don't tell me you've never heard of...
Beni daha önce hiç duymadığınızı söylemeyin....

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]