English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You live here now

You live here now translate Turkish

128 parallel translation
- You live here now?
- Burada mı yaşıyorsun?
- Registration that you live here now.
- Henüz buraya kayıtlı değilsin.
Will you live here now with your mother or return to Vienna?
Annenizle birlikte burada mı yaşayacaksınız yoksa Viyana'ya mı döneceksiniz?
You live here now.
Artık burada sen yaşıyorsun.
I'm sorry, you live here now?
Demek burada yaşıyorsun artık?
What, do you live here now?
Artık burada mı yaşıyorsun yani?
You live here now, mate.
Artık burada yaşıyorsun dostum.
- So, you live here now?
- Demek burada oturuyorsun.
You live here now.
Artık burada yaşayacaksın.
- Of course, durrell, you live here now.
- Elbette Durrell. Artık burada yaşıyorsun.
You live here now. You're a resident.
Artık burada oturuyorsun.
You live here now.
Artık burada yaşıyorsun.
You live here now, but maybe not tomorrow.
Burada yaşıyorsunuz, ama ne kadar süre daha?
What, do you live here now?
Ne yani? Şimdi burada mı yaşıyorsun?
Now, it's my job here to think not only of what's good for you but what's good for the community in which you live.
Benim görevim de sadece senin iyiliğini değil içinde yaşadığın toplumun da iyiliğini düşünmek.
For verily I say unto you, the heaven of which I speak can be found here on earth if we live like children of God, and not like beasts of prey as those that rule you now.
Gerçekten de size söylüyorum, sözünü ettiğim cennet burada yeryüzünde bulunabilir. Tabii eğer şimdi sizi yönetenler gibi yırtıcı canavarlar olarak değil de Tanrı'nın çocukları gibi yaşarsak.
But I tell you right now, if Caterina wants to come and live here with Marty and me, it's all right with me.
Eğer Caterina gelip Marty ve benimle yaşamak isterse benim için hiç sorun olmaz.
Did I see you here yesterday morning? I live near here now.
Artık yakında oturuyorum, yeni kooperatif evlerinde.
- You and Mrs. Hagar live here now?
- Siz ve Bayan Hagar burada mı yaşıyorsunuz?
Now, tell me, does Grandma live here with you?
Söyle bakalım büyük annen seninle beraber mi oturuyor?
Giacobbe, we'll live like two brothers, and you can stay here for now, and forever if you want!
Giacobbe, eğer burada kalırsan, tıpkı abi kardeş gibi yaşarız, hatta istersen sonsuza kadar.
You will live here now.
Artık burada yaşayacaksın.
You live around here now?
Şimdi bu çevrede mi yaşıyorsunuz?
So you're happy that you can now live here with us for a few years?
Artık birkaç yıl burada bizimle yaşayabileceğinize mutlusunuzdur?
Do you really live here now?
Gerçekten burada mı yaşıyorsun artık?
- Now I know why you live here...
Neden burada oturduğunu şimdi anlıyorum.
You'll have to live in here now.
Artık burada yaşaman gerekiyor.
Because when Pop said we had the opportunity to live here with you our only living grandmother, and our only living Aunt Bella I thought the family should sort of stick together, now that our country's at war with Germ... Japan, and that...
Çünkü babam hayattaki tek büyükannemizle ve Bella halamızla... kalabileceğimizi söylediğinde... düşündüm ki ailemiz... bir arada olmalı, hele ülkemiz bu savaşta Alman... yani Japonlarla savaşırken...
Now, Bart, telling you... would violate the patient-doctor privilege... just as if I were to tell you that Jasper here has five seconds to live.
Şimdi, Bart, bunu sana söylersem Jasper'in yaşamak için beş saniyesinin kaldığını söylediğim durum gibi hasta doktor gizliliğini bozmuş olurum.
Now perhaps Cortez will let you live. I'm sorry you came here.
Buraya gelmene üzüldüm.
Now you stand here... ... and you just live with that.
Şimdi burada dur ve acısını yaşa.
But Colln lives here now and I'd like lt lf we could all live happily, you know?
Ama Colin burada yaşıyor ve ben beraber mutlu bir şekilde yaşamamamızı istiyorum.
I know, lady. I live around here. You may go now.
Biliyorum genç bayan.Ben bu civarda yaşıyorum.Şimdi gidebilirsiniz.
Don't, then. You know, I live without you all the time, baby. Don't make no difference to me now, you being here.
Her zaman beni bırakıp gittin şimdi de gitmen bir şeyi değiştirmez.
I live here now, thanks to you and Julian, in some fucking shitty camper.
- Artık burada yaşıyorum. Sen ve Julian sayesinde.
Now that you all live together, it seems that I'm the prick around here.
Şimdi hepiniz beraber yaşadığınız için, buradaki tek hıyar benmişim gibi gözüküyor.
So - you let my brother live, and now you're here to collect?
Kardeşimin yaşamasına izin verdin ve şimdi karşılığını almak mı istiyorsun?
And now you live here in New York?
Ve şimdi New York'tamı yaşıyorsun?
Now, in the meantime, you cannot live in sin and come in here and ask me to rubberstamp it, or give you some seal of approval.
Bu arada günah içinde yaşarken buraya gelip benden lastik mühür basmamı veya onay vermemi isteyemezsin.
I'm gonna live here with you and Dad from now on.
Bundan böyle burada seninle ve babamla yaşayacağım.
You can't just walk in here now and tell me that you can't live without me and expect... what am I supposed to do with that?
Şimdi buraya gelip bensiz yaşayamayacağını söyleyemez. Ne yapmam gerekiyor? Senin için bunu yapmam mı gerekiyor?
But, how did you know I live here? You told me just now.
Ama burada yaşadığımı nereden biliyorsun?
You know what? I'm really glad you guys all live here now.
Bak ne diyeceğim, beyler şimdi bütün hepinizin burada yaşamasından gerçekten memnunum.
Now why don't you live here then, instead of so far out of town?
Kasabanın çok uzağında oturmaktansa neden burada oturmuyorsunuz?
Can you shut off your memory and live in the now? A community will form here if and only if... you... trust... me.
Buradaki toplululuk Yanlzıca ve yanlızca bana güven.
What you're proven right now- - you don't know anything about the people that live around here.
senin burdaki insanlar hakkında birşey bilmedigin belli. Hmm.
Were it up to me, you'd live here happily many years. But right now, I need your ability and your intellect.
Bana kalırsa, uzun yıllar mutlu bir şekilde yaşamalısınız, fakat şimdi, senin yeteneğine ve senin zekana ihtiyacım var.
Now, if you don't want to live here with us...
Burada bizimle yaşamak istemiyorsan...
These nocturnal confabulations quickly spun out into the viscous and cottony hallucinations you see here, depictions of the war constantly waged in this city between the two worlds in which Winnipeggers live now and which they expect to inhabit in the future.
Bu gece toplantıları kısa sürede Burada gördüğünüz yapışkan ve pamuksu sanrıları doğurdu. Winnipeg'lilerin içinde yaşadıkları iki dünya arasındaki sürekli devam eden, gelecekte de etmesini bekledikleri savaşı resmediyorlardı.
And now you're standing here basically giving me permission to live my life?
Ve şimdi burda durmuş bana hayatımı yaşamam için izin mi veriyorsun?
Okay, I will allow dad, you, And biomom to walk out of here right now, Alive, to live happily ever after.
Tamam, baban, sen ve biyolojik annenin, bundan sonra mutlu yaşamanız için buradan canlı gitmesine izin vereceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]