English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ I ] / Istediğin zaman

Istediğin zaman translate Spanish

3,130 parallel translation
- Bunları istediğin zaman kapatabilirsin.
- IGUAL SE PUEDE APAGAR, ¿ NO? - POR SUPUESTO.
Sorun olmaz, onları istediğin zaman toplayabilirsin.
No pasa nada. Los coge mucha gente.
Kimseye bizden bahsetmemenden rahatsız değilim ama beni istediğin zaman arayıp seks yapmak için çağıramazsın.
Vale, mira, me parece bien que no quieras contarle a nadie lo nuestro, pero no puedes llamarme en cualquier momento y simplemente convocarme para el coito.
Bir şeyi çok fazla istediğin zaman bu, diğer her şeyi görmene engel olur.
Mira, a veces quieres algo con tantas ganas que no te deja ver lo demás.
Sanırım istediğin zaman kapatırdın, değil mi?
Bueno, supongo que se podría apagar si quisieras, ¿ verdad?
Onunla istediğin zaman konuşabilirsin.
Puedes hablar con él cuando quieras.
Rövanş için istediğin zaman beni buralarda bulabilirsin.
- Aquí estaré para otro partido.
Gerisini dinlemek için istediğin zaman ödünç alabilirsin.
Puedes tomarlo prestado en cualquier momento para oír el resto.
Bununla istediğin zaman bana e-posta gönderebilirsin.
Eso es para... mandarme un email cuando quiera.
Bunu istediğin zaman veya hiç yapmayız sen bilirsin.
Mira... podemos hacer esto de de la forma que desees o no hacerlo en absoluto.
Buradan dışarı çıkıp, istediğin zaman kurşun yiyebilir ya da burada kalır, Elias sana ulaşmadan önce onu yakalamamıza yardım edersin.
Puedes salir de aquí y encontrar una bala en cualquier momento, o puedes quedarte y ayudarnos a atrapar a Elias antes que te él te atrape.
Colin ile istediğin zaman takılabilirsin.
Oye, sal con Colin siempre que quieras.
Telefonumu gizlice içeri soktum, yani istediğin zaman arayabilirsin.
Conseguí colar el móvil aquí dentro, así que puedes llamarme cuando quieras.
O zaman seni emmemi istediğin zaman haber ver bana.
Entonces... hazme saber cuándo quieres que... te la chupe.
Bisiklet zili değil ki istediğin zaman çalalım.
No es una campana que suene sólo para nosotros.
Sen yakınlıkların öyle istediğin zaman oynayabileceğin bir oyuncak mı sandın?
¿ Crees que las relaciones son una broma con la que se puede jugar?
Halo atmak istediğin zaman haber ver.
Déjame saber cuando quieras tener Halo.
Yani sen sana söylenildiğinde istediğin zaman ağlayabiliyor musun?
Entonces, ¿ puedes llorar cuando quieras?
- Evet. Sırf beni istediğin zaman kovabillmek için yıllık bir milyon doları iade mi ettin yani?
¿ Vas a pagar $ 1.000.000 para despedirme siempre que quieras?
İyi şanslar dilerim. Beni istediğin zaman arayabilirsin.
Y llámame cuando quieras.
Şu andan itibaren boşalmak istediğin zaman beni iznimi alacaksın.
Desde ahora, tienes que pedirme permiso cuando te quieras venir.
İstediğin zaman bitirebilirsin.
Podrías romperla.
- İstediğin zaman getirirsin o zaman.
- Sabes que puedes traérmelo cuando quieras.
Her zaman onun için istediğin şans bu gece geldi işte.
Esa noche tiene la oportunidad que siempre habías querido para ella.
Her zaman bekleriz. İstediğin zaman burada da kalabilirsin.
Eres bienvenida en cualquier momento... y siéntete libre de quedarte si quieres.
O zaman tartışma. Ayrıca istediğin ve hak ettiğin bir şey için kendinle konuşup durmayı da bırak.
Entonces no discutas, y no te expreses sobre lo que quieres y es algo que mereces
İstediğin zaman benim ağzımı eğlendirebilirsin.
Puedes divertir a mi boca cuando quieras.
Git. İstediğin zaman.
Vete cuando quieras.
İstediğin zaman yerlerimizi değiştirebiliriz dostum, ne dersin? Hayır, teşekkürler.
- Cuando quieras intercambiamos puestos, amigo.
Ne zaman birkaç milyar doların olur, J.R işte o zaman istediğin yerde istediğin şeyi yaparsın.
Bueno, cuando tienes varios billones de dolares, J.R., puedes hacer lo que quieras, donde quieras.
Ve Katie, teklifim hala geçerli. İstediğin zaman antrenman.
Y, Katie, mi oferta sigue siendo buena cualquier momento en el que quieras practicar.
- İstediğin zaman.
Cuando quieras.
İstediğin zaman yemeğine bandırabilirsin. ya da diğer yemeklere, Oyun başlasın.
Siempre que puedes meter una comida dentro de otra comida, me apunto.
İstediğin zaman buraya giremezsin!
Usted puede venir en cualquier momento!
Eskort servisi Susan Lucci biri için kiralayacak dediği zaman sandım ki ödeşmek istediğin bir kaltağı ayartmamı istiyorsun.
Cuando el servicio de acompañantes me dijo que Susan Lucci me había contratado para seducir alguien, asumí que sería alguna tía cutre con la que quería estar en paz.
Hiç değişmedim,... ve belli ki hiçbir zaman da değişmeyeceğim. Ya da iletişim kuramayacağım,... ya da istediğin şekilde seni dinlemeyeceğim.
No he cambiado, y obviamente, nunca voy a hacerlo o a comunicarme o escuchar como quieres que lo haga,
İstediğin zaman bakanlığa gelip kulak misafiri olabilirsin.
También puedes ir al Dpto. de Estado para escuchar detrás de la puerta.
İstediğin zaman geri getirirsin bana hatta senin olsun ya.
Quiero decir, devuélvemela cuando puedas ó... ¿ Sabes qué? Quédatelo.
İstediğin zaman gel yanıma.
Ven a visitarme cuando quieras.
Bu her zaman istediğin şey değil mi?
¿ No es lo que siempre has querido?
İstediğin zaman bu numaradan arayabilirsin.
A este número. Cuando quieras.
İstediğin zaman gidebilirsin.
Puedes pirarte cuando quieras.
İnanırım... her zaman istediğin doğru yerde olmaz, ama...
Yo creo... El no está siempre en el lugar correcto dónde quisiera que estuviese, pero...
İstediğin zaman başlayabilirsin, Wade.
Bien, Wade, siéntete libre de empezar cuando quieras.
- İstediğin zaman ölümünü tezgahlayabiliriz.
- Siempre podrías fingir tu propia muerte.
İstediğin zaman elini kolunu sallaya sallaya gelemezsin.
No puedes sólo entrar aquí cada vez que lo sientas.
Ben, bu senin her zaman istediğin bir şeydi.
Ben, es lo que siempre has querido hacer.
İstediğin zaman gelebilirsin.
Vamos.
Ben her zaman yaptığım şeyi yapıp istediğin sonucu elde etmene yardım ettim.
Me acorralaste en directo, intentaste onbligarme y usaste nuestro bebé en camino para hacerlo. Solo hice lo que siempre hago, que es ayudarte a conseguir el resultado que necesitas.
O zaman istediğin şey yanlış demektir.
Entonces seguramente la que quieres es errónea.
İstediğin zaman başlayabilirsin.
Puedes volver a tus obligaciones inmediatamente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]