Kimi zaman translate Spanish
569 parallel translation
Kimi zaman Hoşgörüsüzlük Evi.
A veces, la Casa de la Intolerancia.
Havuzum kimi zaman bulanır.
A veces, mi estanque está turbio.
- Kimi zaman öyle.
A veces sí.
Kadınlar kimi zaman tuhaf şeyler yapıyorlar, değil mi George?
Las mujeres suelen hacer cosas extrañas, ¿ verdad, George?
Biliyor musun, kimi zaman sabahları kalkıyorum onun yüzüne bakınca benim de ödüm kopuyor.
Sabes, a veces me levanto por la mañana... y lo miro bien y también me asusta.
Kimi zaman buna Ütopya derler. Kimi zaman da Gençlik Çeşmesi. Bazen de sadece, "o yeşil panjurlu ev" dir bu hayal.
A veces se llama Utopía, a veces, la Fuente de la Juventud, otras veces simplemente "esa granjita de pollos".
Kimi zaman saçımı tararken durup okşarım, uzun uzun çok yumuşaktır.
Cuando me peino me quedo con el cabello así porque es tan suave.
Kimi zaman hissediyorum ki neredeyse uzanıp ona dokunabilirim.
A veces, es como si fuese a poder tocarlo.
- Kimi zaman aşırı huzurlu olur.
- Esto es demasiado tranquilo.
Kimi zaman, özellikle bakış tarzımdan hoşlanmam ama 14 yaşımdan beri bu konuda tartışmak istemeyen bir erkekle karşılaşmadım.
No me entusiasma mi aspecto pero desde los 14 años no he conocido a nadie que no quisiera discutírmelo. Ya.
Kimi zaman Güney California'da herkesin bir diğerine hamburger satarak hayatını kazandığını düşünürüm.
A veces creo que todo el mundo del sur de California vive de las hamburguesas.
Kimi zaman hamburgerden öyle bıkıyorum ki...
Me harto de las hamburguesas y...
Kimi zaman yoldan çıkarsın, eksen etrafında dönersin ve bir ağaca toslarsın çamurluklarını ezer, memleketten getirdiğin o güzel idealleri kazır atarsın.
Unas veces uno resbala, otras da varias vueltas y se estrella contra un muro o un árbol, destrozando esos románticos ideales que trajo de América.
Boş zamanlarınızı değerlendirmek için 11 bin tane pin-pon masası ithalinin israf olup olmadığını merak ediyorum kimi zaman.
A veces me pregunto si no es un despilfarro inútil portar once mil mesas de ping-pong para que ustedes se diviertan.
Ama, hepsini geride bırakarak ona karşı iyi ve dürüst olmaya çalıştık ama bu kimi zaman işe yaramadı...
Hemos intentado siempre ser justos y honestos, pero...
Kimi zaman cinayet aşk gibidir.
Un crimen es como el amor.
Her zaman hikâyeler uydurur da. - Öyle demek. Kimi zaman Kızılderililer, gangsterler ;
De indios, de gánsteres, de todo.
Bak kimi zaman lavlar yamaçtan denize ulaşana kadar akar.
Mira, la lava cae por la ladera hasta llegar al mar.
Kimi zaman insan kendini kaybedip aptalca şeyler yapabilir.
Quizá uno haga el loco y el idiota a veces.
Çünkü kimi zaman ne dediğini anlayamıyordum.
No entendía lo que decías la mitad del tiempo.
"Kimi zaman titiz, kimi zaman huysuz."
"Ayako, cabezota como su madre".
Kimi zaman da sıcak bira, soğuk makarna.
Algunas cerveza tibia y spaghetti frío.
Kimi zaman öyle. Ama diğer taraftan rahibin kilisesi vardır.
Pero por otro lado, un sacerdote tiene su iglesia.
- Kimi zaman ama ortak beklemez.
A veces un socio...
Kimi zaman tanıdık geliyor, ama tam olarak tanıyamıyorum.
A veces me resulta familiar, pero no consigo identificarla.
Evet ama... ya duyduğum ses, kimi zaman sanki kendi sesim gibi geliyorsa?
Pero ¿ qué pasa si a veces se parece a mi propia voz?
Kimi zaman çok şeker, öyle değil mi?
Qué majo es a veces, ¿ verdad?
Ota Irmağı'nın delta üzerindeki... yedi kolunda,... her gün belli saatlerde,... her gün tam o saatlerde, alçalıp yükseliyor sular. Balık dolu serin sular. Kimi zaman külrengi, kimi zaman mavi.
Los tres brazos del estuario en delta del río Ota... se vacían y se llenan, a la hora habitual, muy precisamente a las horas habituales, de agua fresca y abundantes peces, gris o azul según la hora y las estaciones.
Kimi zaman bir kedi girip bakıyor.
A veces un gato entra y mira.
Kimi zaman konuşurken ağzından çıkan sözlerin donduğu olurdu.
A veces, al hablar las palabras salían totalmente heladas.
Kimi zaman öyle davranıyor ki, geçimini adam öldürmekten sağlıyor demezsin.
A veces no actúa como un hombre que se gana la vida matando.
Hakkımda çok şey duymuşsun,... kimi zaman patırtının tam ortasında kimi zaman, politikanın içinde.
Parece que si sumo toda mi vida, la desperdicié toda... pisando a otros hombres, y, a veces, siendo pisado.
Kate, kimi zaman tiyatrodan tiksiniyorum.
Kate, a veces detesto el teatro.
Medea çok tatlıydı, ama kimi zaman huysuzdu.
Medea era muy dulce, pero a veces tenía mal genio.
Ve onları hizaya sokmak kimi zaman kolay olmuyor.
Y necesitan de alguien fuerte como tú, para mantenerlos en el camino correcto.
Sizler benim çocuklarımsınız ama kimi zaman sizleri tanıyamıyorum.
Son mis hijos pero algunas veces parecen extraños.
Ne de olsa, hayat kimi zaman tesadüfi, kimi zamansa zaruri gerçeklerin bir bileşkesidir.
Las verdades contingentes y las verdades necesarias hacen la vida.
Unutma ki zincire vurulmak..... özgürlükten iyidir kimi zaman.
Debería cambiar de opinión. Estar encadenado es a veces más seguro que ser libre.
Benim işimde insan kimi zaman tuhaf şeyler istemek zorunda kalıyor.
En mi trabajo, uno tiene que pedir cosas extrañas.
Kimi zaman geri alır sizden öncekilere olduğu gibi.
Hace unos años, vino mucha gente como ustedes.
Hatta kimi zaman küçümsüyorum.
No me importa... A veces los he despreciado.
O zaman otur ve bana anlat bakalım, kimi sevdiğini.
Ven aquí y cuéntame quién sí te gusta.
- O zaman kimi kast ettin?
- ¿ Y a quién?
Kimi de der ki, İsa'nın doğduğu mübarek gün yaklaşınca, bütün gece ötermiş bu sabah kuşu. Hiçbir ruh çıkamazmış o zaman dışarı.
Se dice que al llegar la celebración del nacimiento de nuestro Salvador el ave de la aurora canta toda la noche y ningún espíritu puede vagar.
kimi zaman da başka şeyler olur.
- Siempre hay muertos.
Portrelendi, işlendi, sunuldu. Ne yer, ne giyer, kimi tanır.. .. neredeydi ve ne zaman, nereye gidiyor.
La han reseñado, cubierto, revelado, anunciado, lo que come y lo que viste y a quién conoce, y dónde ha estado y cuándo y adónde va.
kilise için zangoç, kimi zaman da, yardımcı çocuk ayarlarım.
Me ocupo de la casa, sacristán en la iglesia y monaguillo.
Tıbbın çaresizce bir sorundan el çekmek zorunda kalmayacağı bir seviye... sözkonusu olduğunda, o zaman Kiliseyi tedavi etmeden bıraktığı kimi ruhsal... rahatsızlıklar için eleştirebilirsin!
Cuando la medicina no tenga que dar un caso por perdido entonces podrá criticar a la Iglesia por dejar alguna enfermedad espiritual sin curar.
Kimi zaman denemelisin.
Debería probar alguna vez.
Kimi, o zaman?
Entonces, ¿ quién?
İtiraf etmeliyim ki, Aspromonte'de kimi yobaz kafalı,..... profesyonel isyancı davranışlı yüzlerce kızıl gömleklilerle karşılaştığım zaman...
Confieso que cuando, en Aspromonte, vi cara a cara a esos descamisados a esos fanáticos, algunos sin remedio, otros esperando aprovechar la revuelta.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanımız tükeniyor 18
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanım var 22
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanımız tükeniyor 18
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43