Zamanlardan translate Spanish
858 parallel translation
İlk zamanlardan beri aileler kızlarına eş seçmek için çeşitli yöntemler denediler.
Desde el principio de los tiempos, los padres han encontrado diferentes modos de elegir al compañero de su hija.
"Borgo Geçidi'nden aşağıya doğru uzanan engebeli dorukların üzerinde eski zamanlardan kalma harap şatolar yükselir."
"Entre los escarpados picos que rodean el desfiladero de Borgo vi los castillos en ruinas de una época olvidada".
İlk zamanlardan beri... bu dünyadaki her büyük askere deli yakıştırması yaptılar. Deli ha?
Desde épocas inmemoriales... así llaman a todos los grandes soldados del mundo. ¿ Loco?
Babanın çocukluğunda bu tarlayı sürdüğü zamanlardan beri orda duruyor.
Pues está ahí desde que tu padre era un chico y araba estas tierras.
Canavarın kesin olarak öldüğü zamanlardan sonra güvende hissetmiştim.
Me sentí seguro durante años, pensaba que habían destruido al monstruo.
Senin çok burnu kalkık olduğun ve sevgililerinin babalarının aniden sana garez bağlamaya başlamalarını merak ettiğin zamanlardan beri. Yanlış bir şey yok.
Desde que eres así de grande y te preguntas... por qué los padres de tus amigas se han vuelto tan pícaros de repente.
Şimdi dostlarım, sizi çok eski zamanlardan bu yana tanıyorum...
Yo lo conozco desde hace tiempo.
Tabii onu yürümeye başladığı zamanlardan beri tanıyorum.
Lo conozco desde que era un bebé.
Bize yazılarını yüksek sesle okuduğun zamanlardan bahsettik.
Rememoraba esas noches. ... Cuando solías leernos tus cosas en voz alta.
- Eski zamanlardan söz ederdik.
Podríamos hablar de los viejos tiempos.
Hornblower, bu günlerde hayattan aldığım tek zevk senin eve döndüğün zamanlardan oluyor sanki.
Hornblower, el único placer que me brinda la vida estos días es cuando regresa de una de sus aventuras.
- O zamanlardan, tek birşeyi hatırlıyorum
Ya había memorizado una línea.
Adam, mavi bir önlük ve eski zamanlardan kalma silindir bir şapka takan yaşlı bir çiftçiydi.
El hombre, era un viejo campesino vestido con una blusa azul... de largas mangas cerradas por los puños, y llevaba un antiguo sombrero de copa alta.
Bu 4 milyon Doların çok para sayıldığı zamanlardan eski bir olay.
Eso fue cuando $ 4 millones era considerado mucho dinero.
İnsanların dünyanın düz olduğunu düşündüğü zamanlardan beridir çok olmadı.
Hubo un tiempo en que los eruditos pensaban que la tierra era plana.
Peki bu, o nadir zamanlardan olamaz mı?
- ¿ Y ahora no podría ser esa vez?
Avusturya'nın size tüm zamanlardan daha fazla ihtiyacı var.
Austria te necesita más que nunca.
Bütün boş vakitlerden, bütün kayıp zamanlardan sonra, geriye bu sonsuza kadar geçip gitmiş kartpostal manzaraları kalır ;
Después de todo el tiempo muerto, todos los momentos desperdiciados, quedan estos paisajes de postal atravesados incesantemente ;
O zamanlardan bu yana çok şey değişti.
Has cambiado mucho, desde la última vez que nos vimos.
Çok daha zor zamanlardan geçtik.
La he pasado peor que esto.
Ülkem, Pelias'ın babamı öldürdüğü zamanlardan daha zengin olacak.
Mi reino será tan rico como antes de que Pelías matara a mi padre.
Eski zamanlardan kalma bir isim.
Es un nombre de la antigüedad.
Ve şövalyelerin cesur ve yiğit olduğu zamanlardan
Y el pueblo rey buscó
Otur Thomas. Saflaştığım zamanlardan birine daha tanıklık et.
Siéntate, Thomas, sé testigo de uno de mis mejores momentos.
Sadece şu zorlu zamanlardan birini yaşıyorsun Margaret.
Una de esas malas rachas, Margaret. Margaret.
Buradaki sanık gibi, o zamanlardan şimdiye kadar gelen bir vahşilik.
Esa misma barbarie existe hoy entre nosotros... en hombres como el acusado.
Seyahat ettiğimiz zamanlardan biriydi.
Ese fue uno de los períodos que visitamos.
Bu da o zamanlardan biri.
Creen que solo el Santo es rápido con un arma antigua como esta.
Kaydedilmiş olan her şeyden bile daha eski zamanlardan kalma bir kötülük.
Algo diabólico y muy antiguo.
O zamanlardan beri bayağı kilo aldığım kesin.
He engordado desde entonces.
Eski zamanlardan beri adaya kim hizmet ederse tanrı olarak görülmektedir.
Todos los que prestan un servicio a la isla son considerados dioses.
Eski zamanlardan beri, geleneksel bir işçi hizmetimiz var.
Tenemos un servicio de trabajo tradicional llamado Yuitaba.
Ben de bu uçsuz bucaksız topluluğun bir parçasıyım ; hem de kadim zamanlardan,... hatta başlangıçtan beri karanlık ormanlarda, kışları dikenli yollarda yürüyen bir topluluğun.
soy parte de esta columna sin fin, que camina desde los tiempos antiguos, desde el principio, en el oscuro bosque, 901 02 : 09 : 52.720 - - 02 : 09 : 54.870 caminos espinosos en invierno, 902 02 : 09 : 55.160 - - 02 : 09 : 57.355 cuando uno cae, otro sube al instante.
Bu talihsiz zamanlardan bahsetmeyeceğim.
pero no hablaré de ese momento desafortunado.
O zaman sen de seni affettiğim zamanlardan kalan borcunu öde.
Así me recompensas a mí, que te he querido tantas veces.
Biliyorsun, Petra ; ben ve Lester her şeyin bitmiş gibi... göründüğü zor zamanlardan geçtik.
Mira Petra, Lester y yo también tuvimos una época en que parecía que todo iba a terminar.
İlk kocamla birlikte olduğum zamanlardan.
Son de la época de mi primer marido, ¿ sabes?
Neyse, uzun, sıkıcı bir hikayeyi, iyice sıkıcılaştıracaksak benim gibi bir adamın böyle bir kalabalığa karışıp, senin gibi bir pilici tavlayacağı zamanlardan geliyorum.
Bueno, en aburridas y resumidas cuentas, Soy de una época en la cual un tipo como yo aparecería en un tugurio como éste, se levantaría a una chavalita como tú...
Bu da öyle zamanlardan biri mi?
¿ Ésta podría ser una de esas veces?
Kötü zamanlardan fazladır
Mas no hay tiempos bien
Ben şahsen, Kont Lovignano'nun konutunun mağaralarında, çok eski zamanlardan kalma yazıtlar buldum.
Yo mismo he descubierto unas pinturas muy antiguas en las cuevas del conde Lovignano.
Papaz görevi bizlere eski zamanlardan kalan- -
La palabra "diácono" nos la entregaron los antiguos...
Şöyle bir uğradım. Eski zamanlardan bahsedelim.
Ven a verme, hablaremos de los viejos tiempos.
Afrika'da olduğum zamanlardan hatırlıyorum onları.
Los recuerdo de África.
Afrika'da oldugum zamanlardan hatïrlïyorum onlarï.
Los recuerdo de África.
O zamanlardan değil hapisten bahsedin.
No, eso no. Cuando salieron de la cárcel.
Üzgün zamanlardan geçiyoruz, görevimiz acıları teskin etmek olmalı, insanları korkutmak değil.
Vivimos en un momento de dolor y tienen que aliviar el sufrimiento, no aterrorizar a la gente.
Çocukken bilardo salonunda oynadığı zamanlardan bilirim onu.
¡ Estaos quietos!
Birinci trombon olduğum zamanlardan bir parça : Indiana.
Indiana.
Bu en zor zamanlardan...
- Es el momento más difícil.
Ama bu, onun hayal gücünün nadiren yetersiz kaldığı zamanlardan biriydi çünkü bilim daima daha da derine inmenin yolunu arar.
Que dicha partícula fantasma pudiera ser tan diminuta, rápida y evasiva que nunca pudiese ser detectada Pero esa fue una rara falla de su imaginación porque la ciencia siempre está buscando una manera de ir aún más profundo.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanın var 16
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanı gelince 71
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanımız azalıyor 34
zamanın var 16
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanı gelince 71
zamanını boşa harcıyorsun 43