English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ B ] / Böyle değil

Böyle değil translate Russian

3,524 parallel translation
Oyun böyle değil, değil mi?
Но таковы уж правила, да?
Bu onun gözleri ama yüzü böyle değil.
Это ее глаза, но лицо другое.
Erkek öyle olur. Böyle değil.
Вот это мужик.
Gözün sürekli Randall'ın üstünde olacak. Anlaşma böyle değil miydi?
Eyes on Randall at all times... wasn't that the deal?
Fakat hatıralar da hep böyle değil midir?
Но разве воспоминания не наивны?
Baba, yani sadece biz böyle değil miyiz?
Так, Пап, ты имеешь в виду что мы не единственные?
Böyle değil.
Не таким образом.
- Abel Gideon'a göre böyle değil.
Гидеон отрицает.
Ama böyle... Pek değil.
А эта... не особо.
Böyle daha iyi, değil mi?
Так лучше, правда?
Hiç komik değil böyle konuşma.
Не смешно. Не говори так.
Konu bu değil. - Böyle şeyler durduk yere olmaz.
Такие вещи не случаются неожиданно.
Her defasında da para karşılığı yapıyor bunu ve kendine böyle bir yetki vermek çok aciz, değil mi?
Так ведь всегда можно заработать деньжат, и это такое отчаянное чувство просветления, не так ли?
Kaçırılmayı sevmediğimden değil, ama bu akşamki tiyatro için biletim var. Hem de gitmeyi çok istediğim bir tanesi, ve böyle konularda oldukça sorun çıkarırım.
Не то чтобы я возражал против небольших похищений тут и там, но у меня билеты в театр на этот вечер, на постановку, которую я жду с нетерпением, и я, ну, веду себя неразумно в таких случаях.
İşleri hep böyle zorlaştırmak zorundasınız, Değil mi?
Никак не хотите по-хорошему, да?
Böyle şeylerde iyisindir, öyle değil mi?
Ты ведь умеешь такие дела решать? Я не королевский адвокат.
Belki götürürüm, bundan böyle hayat bitap, bayat, dümdüz, nafile değil.
Возможно возьму, теперь, когда жизнь больше не утомительная, затхлая, однообразная и бесполезная.
Bu yüzden, sadece böyle olması bile önemli değil.
все нормально в нашей ситуации.
Böyle davranmak adice değil mi.. -... Aoiyi bile huzursun ediyorsun.
это достойно вертеться вокруг нее... так вести себя достойнее.
Her zaman böyle olmak istedin değil mi?
не так ли?
Benim böyle sinirlendiğim ne yaptığın değil, evlat.
Меня разозлило не то, что ты угнал машину.
Ülken, gökleri insansız, ağır silahlı uçaklarla doldurmaya karar vermese, böyle bir konu olmazdı değil mi?
Это бы не было проблемой, если бы твоя страна не решила заполнить небо вооруженными до зубов беспилотниками, не так ли?
Böyle iyi değil.
Это неправильно.
Böyle acil bir durumun ortaya çıkacağını bilemezdim, değil mi?
Я же не мог знать, что у вас случится ЧП!
Böyle olmak zorunda değil.
Но не должно было.
Gecenin köründe odanda gördüğünde böyle seni boğmaya çalışanlardan değil.
Тот, который хочет украсть твои часы, а не тот, что заходит к тебе в комнату посреди ночи, говорит : "Приветик", а потом так тебе делает : "Шшш-шшш".
Böyle bir durumda asansör kullanabilirdik, Değil mi?
Я думаю, сейчас бы пригодился лифт. Не находишь?
Sanırım çocuklarımız üniversiteye gittiğinde de böyle olacak, değil mi hayatım?
Полагаю, так же всё будет, когда наши дети отправятся в колледж, да, дорогая?
Doğru yaptım değil mi? Böyle bir hareket vardı...
Я правильно делаю?
Bay Baxter'da böyle bir şey söz konusu değil.
Но не в случае мистера Бакстера.
- Böyle mi? Fena değil.
Типо так?
Böyle bir yarayı açacak kadar keskin değil.
Его края не настолько острые, чтобы нанести подобную рану, уж точно не одним ударом.
İlk kurban Bayan Merchant'da böyle bir şeye rastlanmadı, değil mi?
В случае с первой жертвой, миссис Мерчант, ничего подобного ведь не было?
Bardayken sana böyle engel olmuyordum, değil mi?
Я же тебе в баре напиваться не мешал?
- Hep böyle oluyor. - Eline verdiğimiz kadar değil ama.
Сзади... — И так всегда.
Hepimiz böyle hissederiz, değil mi?
Мы все так считаем, верно?
Bugün burada olmak harika sadece bu fantastik hizmetleri ilk kez görmek değil aynı zamanda sizleri görmek. Böyle gergin bir konuşmacıdan sıkılabilirsiniz.
Чудесно быть здесь сегодня, не только чтобы увидеть эти чудесные условия в первый раз, но и чтобы увидеть вас всех... несметное количество вас для этого волнующегося оратора.
- Böyle, değil mi? - Evet, evet.
Вот так, сама разбросаю.
Ölümcül olmadan böyle bir isim alamazsın, değil mi?
Того, кто не смертельно опасен, так не назовут.
Bu toplantılar hep böyle erken olmayacak, değil mi?
Надеюсь, эти заседания не всегда будут так рано?
Böyle sorumsuz bir davranışa izin vermem mümkün değil.
Я бы никогда не содействовал чему-то столь безрассудному.
Sen de böyle yukarılara çıktın, değil mi?
После этого, ну, полагаю, он создаст собственный мир.
Cain böyle bir plan yapacak kadar akıllı değil.
Кейн не настолько умен, чтобы придумать план.
Yani, bence bu elbiseleri birini eve götür diye bilerek böyle yapıyorlar yoksa fermuara nasıl ulaşacaksın ki, değil mi?
Я имею в виду, половину времени, я думаю, что они... они делают платья так что ты можешь пригласить кого-то домой или же как ты собираешься дотянуться до застежки, не так ли?
Burası gerçekte böyle bir yer değil.
Ну, это место на самом деле не... то, чем кажется.
Öyle ya da böyle bunu benden öğreneceksiniz değil mi Ajan?
Так или иначе вы заставите меня расколоться, агент?
Kurtarma değil. Gerçekten böyle davranmanın nedeni ne?
Чего вы так переживаете?
Arkadaşlarına böyle davranıyorsun, değil mi?
Так вот как ты обращаешься со своими друзьями?
Onların güçlerini kullanıyorsun değil mi? Böyle olunca, bu güç olmayınca ne yaparsın diye düşünüyor insan. Hayatlarına bağımlı olduğun çocukların bir anda öldürülseler?
Ты черпаешь их силу, не так ли, что, конечно, наводит на вопрос, что произойдет, если эта сила будет отнята, если эти сыновья, от чьих жизней ты зависишь, внезапно падут?
Yapma ama böyle. Oswald'la Raoul biraz eğleniyordu, değil mi çocuklar?
Освальд и Рауль здесь просто развлекались, да, парни?
... ve Ron'u beğenmem böyle bir şey değil.
И дело не в том, что мне нравится Рон.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]