English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ D ] / De değil

De değil translate Russian

22,595 parallel translation
O Lars'ın komşusu olmadığı gibi bir gazeteci de değil.
Она такая же журналистка, как и соседка Ларса. Что?
Dili de tekerlekli sandalyede değil ya.
Его язык не в инвалидном кресле.
Bu arınmayı ilk deneyişim de değil.
И это не первый раз, когда я пытаюсь слезть.
Hiç de değil.
Это глупо.
Hayır. Hayır, hiç de değil.
Нет, совсем нет.
- Pek iyi bir kıyafet de değil.
- И не очень приличная одежда.
- İkisinden de değil.
Ничего.
Hiç de değil.
Вовсе нет.
- İyi değil, ben de değilim.
- Нет, он не в порядке, и я тоже.
Belki doğru, belki de değil.
Может это так, а может и нет, я не знаю.
iyi bir şekilde değil hem de.
И не в нормальном смысле.
O değil, Lars bu parçalardan birini Türkiye'de sattı Sonra kalanını buraya getirdi
А не то, что Ларс продал одну из древностей в Турции, прежде чем отправить остальное сюда?
Ve kimsenin de bunu farketmemesini bekleyerek, değil mi? O yüzden Lars Türkiye'de bu parçaları buraya nakledecek bir adam kiraladı
Значит, Ларс нанял человека, чтобы вывезти ценности из Турции?
Önemli değil. Ben de düzinelerce daha var.
Ничего, у меня еще с десяток таких.
İşin sadece oyları saymak değil, aynı zamanda parti üyelerini de bir arada tutmalıydın.
Эта работа заключается не только в счете голосов, ты должен держать всех вместе.
Konu sadece onun hakları değil, senin de hakların.
... о его правах, но и о ваших.
- Buradakiler de gerçek değil!
Такой же бред, как вот это всё.
Sadece üstsüz olan değil, ayrıca temizlik de yapan bir hizmetçi servisi sunacağız.
Мы откроем бизнес с горничными, которые не просто показывают буфера, но ещё и прибирают ;
Birkaç gecedir uyuyamıyorum bunun nedeni de Caleb'ın sarhoşken attığı mesajlar değil.
Я не спал несколько ночей. И это не из-за СМСок Калеба.
Tamam, pek de beklediğim gibi bir başlangıç değil. Ama eminim ısınıyordur şu an.
Так, не такого начала я ожидал, но видимо он так готовится.
Bak ben de Jodi'yi en az sizin kadar özlüyorum ama onu Travis değil bağımlılığı öldürdü.
Послушай, я скучаю за Джоди, так же как и вы, но Тревис не убивал ее. Это сделала ее зависимость.
Sanırım Hamasaki de saldırganı görememiş, değil mi?
Я так понимаю, Хамасаки не опознал нападающего.
Bence hiç de güzel değil.
Не думаю, что в этом есть что-то прелестное.
Hükümet çok büyük, sizce de öyle değil mi?
Правительство слишком большое, Вам так не кажется?
Onun erken doğmasının sebebi ev değil, PDA olmasının sebebi de.
Не из-за дома она родилась недоношенной, и не из-за него у неё ОАП.
Evet, belki de öyle ama hiç değilse buradasın benimle konuşuyorsun, kocanla. Olmadığı gibi davranan biriyle değil.
Да, может быть, но ты хотя бы здесь, говоришь со мной, своим мужем, и не ведёшь себя как зомби.
- Bir de o senin amcan değil.
И он не твой дядя.
Hey, ben de hayatıma devam edebilmeliyim, değil mi?
Эй, надо же на жизнь как-то зарабатывать, да?
Sen de dondurma istiyorsun değil mi?
Ты тоже хочешь эскимо?
Bence ikinizin de hayatının alevler içinde bitecek olması size çok uygun bir son, değil mi?
Я думаю, это очень уместно, что ваши жизни закончатся вместе, в огне.
Dayak yiyeceğimiz inanamıyorum. Hem de sandalyenden ötürü değil.
Мне кажется нас побьют и это не из-за его стула.
Kuvvetli ve sağlıklı değil, hem fiziksel olarak hem de ruhsal olarak.
Не в расцвете сил, физических или иных.
Madem öyle diyorlar, benim de bunları takmam gerek o zaman, değil mi?
Ну, раз так говорят, мне наверное стоит попробовать, да?
Çünkü evde rahat değil de ondan.
Потому что ему некомфортно жить дома.
Bana depresyondaymışsın gibi geldi, sence de öyle değil mi?
Звучит как депрессия, тебе не кажется?
Şimdi de adrenalini mi takıyoruz? Bizim görevimiz şeytani ruhları öldürmek ama bu sebepten bu adamın tadı korkudan altına işemiş tavuk gibi olmak zorunda değil. Bil diye söylüyorum sana getirdiğimiz bütün yemekler korkudan altına sıçmış modundalardı.
Так теперь нас волнует адреналин. что этот парень должен быть по вкусу умерший от паники. была переполнена ужасом. страх просто великолепен на вкус.
Yani işte bu da bunu garip kılıyor. Ama kasanın doğaüstü bir yaratığa evsahipliği yapmış olmasından daha garip değil. Belki de bir Siren'e.
Т.е. что само по себе странно чем хранилище со сверхъестественным созданием сирена?
Diğer stajyerlerle beraber D.C.'de olmuş olmamı dilerdin değil mi? Hayır.
да?
Seni de ürpertiyor, değil mi?
Они крепко на легли на вас, да?
Hem neden kazayla ölüme sebebiyet verme değil de cinayet?
И почему в умышленном, а не в причинении смерти по неосторожности?
İkimiz de yas tutarken birinin bize sarılmasını isteriz belki. Ama o biri bizim acımızı hissedecek biri olmalı bundan zevk alacak biri değil.
Каждому нужно с кем-то разделить свою боль, но это должен быть тот, кому не всё равно,
Her iki türlü de hayatta kalacak değil mi?
Но ведь он выживет, да?
Biz de önceden asistandık, değil mi?
Вы же помните, как были ординатором?
Siz de orada olacaksınız değil mi?
Вы будете здесь, верно?
Bugün de farklı değil.
И сегодня не исключение.
Bunu ben de biliyorum, o da biliyor. Sadece henüz kabul etmeye hazır değil.
Мы оба это знаем, но она ещё не готова признать это.
Bu kapaktaki görünüşünü değil de içindeki fotoğraftaki görünüşünü tercih ederim.
Я предпочитаю вот эту фотографию на суперобложке книги тем, что он использует для своих проплаченных выступлений.
Dolabında iskeletler olduğunu düşünmek pek de zor değil.
Трудно себе представить, чтобы у него не было скелетов в шкафу.
Ama radyoaktif örümcek tarafından ısırılan Örümcek Adam gibi değil de tamamen hamam böceğimsi uyanıyor.
Но не как Спайдер мен, которого укусил радиоактивный паук, тот парень просто проснулся тараканчиком.
Tanrı aşkına D, bu hiç de iyi bir fikir değil.
Господи, Ди. Это не к добру.
Hayır sadece siz değil, fakat artık piyasada değil ve biz de amacınızın bir parçası olmaktan memnunuz ve yapabildiğimiz noktada katkı yapmaktan mutluluk duyarız.
Эээ.. нет.. эмм.. не только Ваш, но да, он теперь не продается, и мы рады быть частью Вашего дела, и с радостью поможем, чем сможем.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]