English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ I ] / Iyi arkadaş

Iyi arkadaş translate Russian

6,017 parallel translation
En iyi arkadaşımdı benim.
Она была моим лучшим другом.
Sen benim en iyi arkadaşımsın ama senin için cidden endişeleniyorum.
Ты мой самый лучший друг во всем мире, но я очень за тебя переживаю.
Kim Harold gibi en iyi arkadaş olmaz biliyor musun?
Но, ты знаешь, с ним ведь рядом такой друг как Гарольд!
- O büyük olasılıkla en iyi arkadaşım.
- Возможно, он мой лучший друг.
Onun en iyi arkadaşı değilsin.
Просто ты не его лучший друг.
Adamla tanıştım, istediğini yaptım, sen ve ben çok iyi arkadaşız falan.
Я с ним встретилась, подыграла тебе, ты и я, мы лучшие друзья.
- Evet. Benim de en iyi arkadaşımdı.
Да, и моим лучшим другом
Ama şimdi, o benim en iyi arkadaşım.
Но сейчас она мой лучший друг.
Tüm istediğim en iyi arkadaşımı geri almaktı.
Я только хотела вернуть моего лучшего друга.
En iyi arkadaşını.
Твоего лучшего друга.
Sonra da öğrendim ki en iyi arkadaşım, sanki yapacak başka bir şey yokmuş gibi güzel ve sevimli kız arkadaşımı etkileyip beni sevdiğini unutturmasının en iyi uğraş olacağına karar vermiş.
Вместо того, чтобы сделать что либо с этим решил, что лучшим способом использовать свое время будет внушить моей красивой и любимой девушке забыть, что она когда либо меня любила.
En iyi arkadaşım ölümden geri döndü. Şimdi ise bir vampir avcısı onu büyü engelleyici bir sınırdan geçirip yeniden öldürmeden gidip kurtarmam gerekiyor.
Мой лучший друг, он только что вернулся из мертвых но сейчас я должен спасти его от охотника за вампирами, пока он не провез его через антимагическую границу и не убил его опять.
En iyi arkadaşının dahi olmasının faydalarından biri.
Это одна из многих привилегий для того, чей лучший друг гений.
Senin için en iyi arkadaşım der miyim bilmem çünkü Monty var.
Не знаю, лучший ли ты мне друг, потому что у меня есть Монти.
Bir de en iyi arkadaşı Paul.
И его лучший друг Пол.
En iyi arkadaşının cinayetini örtbas edecek kadar pislik nefretine dayanarak.
Прибегнули к помойке ненависти, чтобы скрыть убийство лучшего друга.
Sen benim en iyi arkadaşımsın.
Ведь ты мой лучший друг.
Stefan'ın en iyi arkadaşını doğum gününde öldürdün.
И ты убил лучшую подругу Стефана на праздновании его дня рождения.
Çünkü Elena kardeşini tercih ettiğinde senin gibi birini nasıl bıraktığını bir türlü anlayamadım. Çünkü en iyi arkadaşımdın ve sana güveniyordum.
я не могла понять, как она может бросить тебя, потому что ты был практически моим лучшим другом, потому что я доверяла тебе.
Arkadaşlık kanunlarına göre Caroline ve senin yaşadığın gibi durumlarda kesinlikle en iyi arkadaşımın tarafında olmam gerekiyor.
Кодекс дружбы говорит, что в таких ситуациях, вроде вашей с Кэролайн, я должна, без исключений, вставать на сторону подруги.
En iyi arkadaşım Bonnie'yi geri getirmeme yardım edebilecek misin?
Есть шанс, что ты захочешь помочь мне вернуть мою подругу Бонни?
"Hayır Elizabeth, sen harikasın." "Biz iyi arkadaşız." Fakat her neyse.
"Нет, Элизабет, ты классная, мы лучшие друзья".
En iyi arkadaşım Bonnie'yi geri getirmeme yardımcı olabilecek misin?
А есть ли шанс, что ты захочешь помочь вернуть мою лучшую подругу Бонни?
Elbette en iyi arkadaşını etki altına aldın. Neden yapmadığını düşünüyorsam sanki.
Конечно же ты внушил своему лучшему другу, это ведь абсолютно нормально?
O benim en iyi arkadaşım. Ama senin için anlamı farklı değil mi?
Она моя лучшая подруга, но для тебя она представляет другой интерес, не так ли?
Onun sayesinde kurtuldum. Bir insanla vakit geçirip onu öldürmeyince gayet iyi arkadaş olunabiliyormuş. Onun sayesinde başardım.
Она причина того, что я выжил, причина того, что я справился.
Bir zamanlar çok iyi arkadaşı olan ama sonra ona ihanet eden rakip bir suikastçi.
Конкурент-наемник, который когда-то был его лучшим другом, но затем предал.
Bence ikiniz çok iyi arkadaş olacaksınız.
Похоже, вы подружитесь.
Sen en iyi arkadaşımdın.
Ты был моим лучшим другом.
Ama oğlu Dylan en iyi arkadaşı olduğunubu yüzden o kadar emmek.
Но его сын - лучший друг Дилана, так что надо терпеть.
Menajerim ve en iyi arkadaşım. - Merhaba.
Мой менеджер и лучший друг.
O benim en iyi arkadaşımdı.
Дэнни был моим лучшим другом.
En iyi iki arkadaşım gidiyorlar.
Два моих лучших друга покидают меня.
Arkadaşın için üzgünüm, iyi bir ajandı.
Сожалею о твоем напарнике.
Sen her zaman harika bir komşu ve iyi bir arkadaş oldun.
Ты всегда был отличным соседом и хорошим другом.
Ve de aşağı inip arkadaşına iyi geceler demeni istiyorum, tamam mı?
И я хочу, чтобы ты сходил вниз и пожелал доброй ночи своей подруге, хорошо?
Ben hep iyi ve sadık bir arkadaş oldum peki ya sen?
Я была хорошей и преданной подругой. а кем была ты?
Erkek arkadaşıyla birtakım şeyler yaşadı, o yüzden onunla değil ama gerçekten çok iyi başa çıkıyor.
Это... ну, такая ситуация, что отец ребенка не при делах, но она хорошо справляется и...
Tahminimce olay bu arkadaşımız için pek de iyi sonuçlanmamış.
Полагаю, что это не очень хорошо закончилось для старины Дойла.
İşte o böylesi iyi bir arkadaş ve ben de böylesi alçak biriyim.
Именно поэтому он отличный друг, а я - ужасный.
Elanie çok iyi bir arkadaş.
Твоя подруга Элейн отличная.
- İyi be. Sırf arkadaşım olduğun için sana iyilik yapacağım.
Я сделаю это, потому что ты мой друг.
- Rosa, sana iyi haberlerim var arkadaşım!
Роза, отличные новости, друг мой! Какого черта?
Doğru ya, hey, bize yolu tarif eder misiniz? Arkadaşımız Beatrice bizi çayırların Adelaide'ına, ormanın iyi hanımına götürmeye çalışıyor.
может вы подскажете куда нам дальше идти? добрую женщину леса.
- Gidip arkadaşınızı kurtarın ve eve dönün! Bence yolu tarif etseniz iyi olur.
куда идти.
Her kimse eğer, gerçekten iyi bir arkadaş kalmaya devam edecektir.
Ну, возможно, кто бы она ни была, она окажется очень хорошим другом.
Birkaç arkadaş iyi olurdu.
Поэтому не против компании.
- Eskiden iyi bir arkadaşımdı.
Мы с ним дружили.
İyi bir arkadaş mı?
Близкий друг?
Yani, hayır, hayır, hayır, iyi bir arkadaş değil.
Ну, нет, нет. Не близкий друг.
İyi bir arkadaş demek...
Близкий друг - это...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]