English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ O ] / Olacak şey değil

Olacak şey değil translate Russian

185 parallel translation
Tanrı ve İsa adına, olacak şey değil bu.
Господи, это совершенно невыполнимое задание.
Bu olacak şey değil, Profesör Stanley.
Это уж слишком, профессор Стэнли.
Olacak şey değil, çöpçatanlığı duymuştum ama bu çok saçma.
Святый боже, слыхала я про старух-сводниц, но профессор... Вот смехота!
Glenn'in Statwiler'ı getirmesi olacak şey değil. Neden ki?
Не могу поверить, что Гленн вот так приводит Статуилер.
Olacak şey değil.
Ну ты даёшь, Надин!
Romulan ve Vulkan halklarının birleşmesi politika veya diplomasiyle olacak şey değil, ama bir gün olacak.
Объединение вулканского и ромуланского народов не будет достигнуто политиками или дипломатами, но оно будет.
Olacak şey değil!
Разумеется, нет.
Benim için böyle bir şey, olacak şey değil.
Так вот, для меня, это что-то неслыханное.
Olacak şey değil!
Это абсурд!
Tanrım olacak şey değil, bu kız en az 8 aylık hamile Nick.
Что? Господи. Она на 7 или на 8 месяце беременности, Ник.
Olacak şey değil.
Цезарь!
- Hayır! Tanrım, olacak şey değil.
Нет, ни капельки.
- Pek olacak şey değildi, değil mi?
- Звучит не очень правдоподобно, не так ли?
- Olacak şey değil.
Вообрази это.
Olacak şey değil, anne.
! Господи, мама!
Olacak şey değil!
Нельзя голосовать, кому когда смеяться.
Olacak şey değil.
Будь я проклята.
Bana homo demesi neyse ama'dangalak'olacak şey değil.
Это уже слишком. Называть геями - это еще ничего, но лесбиянками - это уже неприемлемо.
- Olacak şey değil.
- Вот это невероятно.
Olacak şey değil. Peki, bir numara.
- Хорошо, пункт первый.
Olacak şey değil.
Это просто неслыханно.
- Olacak şey değil!
- Смешно просто.
Olacak şey değil. Asla.
Такого не бывает никогда.
Şu kardeşim olacak adamın ömründe çalıştığı görülmüş şey değil.
Он никогда не спешил работать, всю его жизнь, этот мой братик.
Gülmesen iyi edersin. Hissedeceğin şey elim değil ayağım olacak.
Нечего воображать, что вы можете творить тут всё, что вздумается.
Birbirimize çok şey anlattık ama kesinlikle aramızda büyük sessizlikler olacak. Ama bu benim için sorun değil.
Может, это потому, что мы о многом говорили... между нами воцарилось молчание.
Her şey güzel olacak, değil mi?
Мы сами справимся, да?
- Hayır, perdeyi değil. Dere tepe görebildiğin her şey senin olacak.
Bce, чтo ты видишь из oкнa : xoлмы и дoлины.
Ama, eminim hep beraber denersek her şey iyi olacak. Değil mi Maite?
у нас получится, не так ли, Майте?
Ama kaybedeceğin şey para değil Canın olacak!
Только для расчёта будут использоваться уже не деньги, а твоя жизнь.
Gezegenleri sadece fiziksel olarak tanımakla olacak bir şey değil bu bugün gezegenlerin ebatlarını ve dönüş hızlarını bilebiliyoruz
Не только у физической планеты, но и в ядре сознания.
Restoranın yarın büyük bir otopark olacak. - Başka da bir şey değil!
завтра на месте твоего ресторана будет одна большая стоянка.
İşte bu yüzden bunu Ken Konferasında takdim edecektim. - Vay be, öyle bir şey milyonlar değerinde olmalı, değil mi? - Milyarlar olacak!
В этой коробке одно из важнейших открытий в истории человечества, и оно достойно получить к этому свободный доступ, и поэтому я отказался от всех прав.
Şey, aslında değil. Ama olacak.
Пока нет, но скоро будет.
Her neyse, bence bizim yapmamız gereken şey.. sadece bununla başa çıkabilmemiz için ileriye bakmak olacak. Değil mi?
я полагаю, что должны были бы начать удаляться от всего этого, ладно?
Bana yardımcı olacak bir şey söyleyemeyeceksin, değil mi?
Тебя нечего мне сказать, не так ли? Кто ты?
Bu kolay olmayacak. Ayrıca geceden sabaha olacak bir şey değil.
Что ж, это не так-то просто, и вряд ли вы научитесть к ночи.
Öyleyse, bu sadece bu gecelik bir şey olacak, değil mi?
Но это будет только сегодня, да?
- Yahu olacak şey değil ya...
Вы бы только видели!
Aksi olsaydı durması gerekirdi. Bir şey değil skandal olacak.!
Он бы остановился, если бы не был контрабандистом!
Hadi ama, Avon zayıflarsa, her şey daha rahat olacak, değil mi?
Перестань, Эйвон уходит, рынок в трущобах для тебя открыт, верно?
Bu şey olacak bana bir şey olmaz değil mi?
Это... пройдет нормально, правда?
Çiçeği burnunda bir yazarın Carson McCullers ile karşılaştırılması her gün olacak bir şey değil.
Не каждый день начинающего писателя сравнивают с Карсон МакКуллерс.
Ne olursa olsun her şey çok farklı olacak, değil mi?
Что бы ни случилось, все изменится, не так ли?
Şey... bana yardım etmenin nedeni, sonunda Kutsal Kase'ye sahip olacak olman, değil mi?
потому что хочешь получить Грааль.
Sanırım nişanlınız sizi kansız dilimlere ayırmak istediğinde size de olacak olan farklı bir şey değil.
Видимо, так обычно и бывает, если твой жених пытается порезать тебя на маленькие, обескровленные кусочки.
Yüksek bir puan alacaksın-benim ki kadar değil - ama her şey iyi olacak.
Ты получишь высокую оценку. Не такую большую как я, Но все будет хорошо.
Şey, bunu durdurmak için etrafta olacak değil nasılsa,
У меня такое чувство, что у тебя не получится его расторгнуть
Bu kişisel bir şey olacak, değil mi?
Это личное, да?
O kadar ahım şahım bir şey değil. Ama sanırım ofisteki birçok kişi orada olacak. Öyle mi?
Ничего особенного но думаю много людей из офиса будут там.
İlla her şey sizin düşündüğünüz gibi olacak, değil mi?
То есть важно только то, что ВЫ думаете?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]