Ona değil translate Russian
2,765 parallel translation
- Ona değil, gerçek anneme
- Не ей, моей настоящей маме.
Ona değil. Dışarıda halledeceğiz.
Вы хотите отдать вакцину Милнер?
Benim olmadığımı söyleyebilirim, ve kesinlikle o da değil. ona göre hesapla artık.
Я могу сказать это не я и определенно не она, так что ты разбираешься в математике.
Eminim Bay Escher'in ile konuşup ona benim iyi adamlardan biri olduğumu bildiğini söyleyebilirsin değil mi?
Я уверен, ты можешь догавариться с мистером Эшером и сказать ему, что я, хороший парень, разве нет?
Bence iyi bir çocuksun ve yeteneğinin tanınması gerek, bu yüzden ona söylemen şart değil.
Я думаю, что ты хороший парень, и считаю, что твой талант заслуживает признания, так что... тебе не обязательно говорить ей.
Kendi dediğini ona kabul ettirme değil, gerçekten dinleyiciye anlattığını verebilme.
Не в смысле сохранения вашего вступления а фактическое удорожание.
- Saçma sapan değil. - Pekala, ona ne dersin peki?
Как ты думаешь, зачем я вернулась в прошлый раз?
Ona sakinleştiriciyi verdin, değil mi?
Ты вколола ему транквилизатор?
Sen ona yakın olmak için yaptın değil mi?
Вы это сделали, чтобы подобраться поближе к нему, так?
Ona sadece birlik de diyebilirdin, değil mi?
То есть ты хочешь сказать, что это тоже альянс, правильно?
- Ona göre düşük şeyler değil mi?
А это не слишком мелко для неё? И не говори.
- Malı satacak mısın? - Şu an yanımda değil ama ona ufak bir gösteri yapacağım.
Ну, я не знаю, он на меня, но я собираюсь дайте ему немного посмотреть
Helal ona. Yoksa degil mi?
Клево ему... или нет.
Ona ne olduğunu duydun, değil mi?
Ты слышал о том что произошло, верно?
Sıcak kayalarla ona dokunmana izin verecek değil.
- Да, парень. Она не позволит тебе прикасаться к ней горячими булыжниками.
Birkaç hafta bazı eleştiriler alacak ama sonra ona paraşüt olacaksınız, değil mi?
Его задницу будут поджаривать пару недель, а затем вы с денежным парашютом уволите его отсюда?
Dün ona anlattın değil mi?
Ты вчера ей сказал, да?
O zamandan beri aynı değil ve doktor faturaları... Bak... ona faturalarını ödemesi için yardım etmeye çalışıyorum sadece.
Она не была такой, а её медицинские счета... слушайте, я просто пытаюсь помочь ей выпутаться.
Şu an ona ne olduğu konusunda meraklı değil misin?
Тебе не любопытно что происходит с ней сейчас?
Ona göre değil.
Это на нее не похоже.
Hatırlıyorum, hukuk davası, ona saldıran kişiye tazminat davası açmıştı, değil mi?
Помню, гражданский иск - он истребовал возмещение после того, как кто-то напал на него, верно?
Şimdi ona borçlusun ve sen her zaman borcunu ödersin değil mi?
Теперь вы у нее в долгу. А вы всегда платите по долгам, не так ли?
Bulduğunuzda ona zarar vermeyeceksiniz, değil mi?
Когда вы ее найдете, вы же не навредите ей?
Neden bana değil de ona sadıklar, ha?
Почему они лояльны к ней, а не ко мне?
Ona birlikte bakacağız, biliyorsun, değil mi?
Ты же знаешь, что у нас совместная опека, так ведь?
Yani ona göz kulak olmalıyız, değil mi?
Значит, мы должны заботиться о ней, так?
- Öyle mi? Ona Daniel'in yolsuzluğundan haberim olmadığını söylediğimde bana ne dediğini biliyor musun? "Umurumda değil." dedi.
Знаешь, что она ответила, когда я сказала, что не в курсе махинаций Дэниеля? "Мне всё равно."
Bu, kadına saldırabileceğini açıklar, kadının ona saldırmasını değil.
Ну, это объясняет почему он мог напасть на нее, а не наоборот.
Senden ona yardım etmeni istedi, değil mi?
Он попросил тебя о помощи, да?
Bana birleşmeden bahsettiğinizde,... onun sana değil,... senin ona uyduğunu umut etmiştim.
Когда ты мне сообщил о слиянии компаний, я надеялась, что он на тебя повлияет, а не наоборот.
Tamam, sırayla, ona da geleceğim. Evet, hayır ve o bir gemi değil, bir... Hoverkraft.
нет... без разницы.
Ve bir polisin, ona kaldığı için suçluluk duyurmasıyla aşık atamam, değil mi?
Я не могу конкурировать с полицейским избиением ради его чувства вины, чтобы он остался, не правда ли?
Ona bakmalısın, babalar böyle yapar, değil mi?
О нём нужно заботиться, потому что это отеческий долг, верно?
Sanırım ona iyi bakmakta sıra senin, öyle değil mi?
Полагаю, теперь твоя очередь заботиться о ней, а?
Ona gelecek vadedecek davranışlarda bulunmadığına ve karışık sinyaller göndermediğine eminim, değil mi Ted?
Я уверена, что он не давал ей ложной надежды. Да, Тед?
Ama ona söylemememiz için sürekli bir bahane olacak zaten, değil mi?
Да, ты всегда найдёшь отговорку, чтобы не выгонять его, не так ли?
Aman Tanrım, Girişim onun değil de Amanda'nın peşinden gitsin diye suçu ona atıyor.
О боже, она подставила Аманду. чтобы Инишиатив стали преследовать ее, а не их.
Ona yalnızca birkaç basit numara öğretilebilir, fazlası değil.
Он может научиться нескольким простым приемам, не более того.
Sorun bizim ona yaklaşmamız değil.
Нам не надо добираться до него.
Sadece kendini tekrarladığı için değil, sanki her şeyi ezberden söylüyordu. Bir hikaye ortaya atıyor ve sanki ona bağlı kalıyor.
Не потому, что он повторяется, а потому, что это звучит, словно он заучил это наизусть... словно... словно он сам это придумал, и теперь придерживается этой истории.
Ona yardım edebileceğini söylemiştin. Baba, bu... Bu onun suçu değil.
" ы говорил мне, что сможешь ей помочь ѕапа, этон е его вина
Ona notumu verdin, degil mi?
Ты ее видел? Передал ей мою записку, да?
Ona hafiften aşıksın değil mi?
Вы немного влюблены в него, да?
Hagen, bize isim verme konusunda istekli değil elbette ona bir anlaşma sunmadığımız sürece.
Хаген отказывается давать нам имя, если только мы не предложим сделку.
Ona para ödeyen erkekler, suçlu veya ahlaksız kimseler değil.
Мужчины, которые платят, чтобы увидеть его... Они не преступники или распутники.
Bu da benim için, sana değil ona hocalık yapmalıyım demek.
И это значит, что я должен учить её, а не тебя.
Bir havaalanından aldığım en kötü şey değil ama ona yakın.
Ну, это не самая худшая вещь, которую я подобрал в аэропорту, но почти.
Ne dediğin önemli değil, ona veda etmen gerekiyor.
Неважно, что ты скажешь.... Ты просто.. ты д... Ты должен попрощаться с ним.
Ve o pembe kuyruklu kendi bana gelmişti. Ona ne olduğu umurunda değil.
Ему наплевать на то, что случилось здесь с Дикки.
Sonuçta ona aşıksın, değil mi?
Я хочу понять, вы влюблены в нее, так?
Belki daha önce ona karşı dürüst olmalıydım. Catherine, yapma. Bu senin suçun değil.
Возможно, если бы я просто была с ним честной в последнее время
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56