Onun değil translate Russian
5,108 parallel translation
Jack onun değil ki.
Джек не его.
Onun değil mi?
Не его?
Kredi değerleri, onun için yeterince kötü değil.
Для него их кредитоспособность слишком высока.
Onun kadar önemsiz bir şey değil bu.
В этом ничего необычного.
Sağ çıksak bile kimi seçeceği onun sorunu, değil mi?
А если сделаем это, то это будет ее проблемой, кого выбирать, да? Ага. Я точно знаю, что Китнисс выберет того, без кого она не сможет выжить.
Ama bu onun seçimiydi, senin değil.
Но это был его выбор, не твой.
- Onun annen olmadığının farkındasın, değil mi?
- Ты же знаешь, что это не она?
Onun ne zaman olduğunu hatırlıyorsun, öyle değil mi?
Ты помнишь, откуда это?
Bu sefer onun suçu değil.
В этот раз он не виноват!
Onun yapmadığını düşünüyorsun, değil mi?
Ты думаешь, что он невиновен, да?
O yaşta kolay değil... baban o yüzden onun için endişeli.
В его возрасте это тяжело, поэтому папа волнуется за него.
Artık onun için bitti, öyle değil mi?
Это конец для неё теперь, разве нет?
- Onun gibi değil.
Ну не так же.
Konu onun öldüğü gerçeğiyle alakalı değil.
Здесь главное не то, что она умерла.
Hiç kimse onun gibi değil.
С ним никто не сравнится.
Sanırım bu onun filme aldığı... Son şey değil mi? - Lanet olsun.
Похоже, это последнее, что он снял в своей жизни.
- Onun için güvenli değil.
Здесь не безопасно для него.
Hayır, bu onun suçu değil.
Эй, нет, он не виноват в этом.
- Kızım, erkek arkadaşı değil onun ya.
Подруга, это не её парень.
Onun güzelliğinin eşine az rastlanılırdı... İnsanın başkasına değil kendine benzemesi isteğini uyandırırdı.
Ее красота была того редкого типа что заставляла хотеть быть собой, а не быть похожей на нее.
Onun kız kardeşisin değil mi?
Ты ее сестра, верно?
Bu onun hatası değil.
Это не её вина.
Bu sadece onun suçu değil.
Послушай, мы просто подумали...
Kızının acı çekmesi umurunda değil tek umursadığın onun sana söylememesi ve senin fark etmemiş olman.
Тебя не волнует, что твоя дочь страдает. Все, что тебя волнует, это то, что она тебе не сказала и ты не можешь понять.
Onun karısı senin annen değil mi?
Значит. Его жена не твоя мама?
Apollo Creed'in sadece adını taşıyan değil onun vücut bulmuş hali.
Он теперь не просто сын Аполло Крида, он его живое воплощение.
Ki bu hiç adil değil. Çünkü kimsenin, gençliğini onun kadar.. .. dolu dolu yaşadığına inanmıyorum.
Это несправедливо, потому что он был энергичнее всех, кого я знаю, когда был молод.
- Oswald onun kokusunu sürecek değil ya!
Освальд не носит ее парфюм.
Hayır, o artık onun babası değil.
Нет, он совсем не похож на отца.
Sana bunu itiraf etmek kolay değil. Onun sana karşı gerçeği sakladığını senden saklıyordum.
Нелегко признаться тебе, что я скрывал от тебя, что утаил от тебя правду.
Bu sadece onun hakkında değil.
Не все вокруг нее вертится.
- Onun adı o değil ama.
Это по-другому называется.
Biz oraya çıkacağımıza onun aşağıya inip ayağımıza gelmesi daha iyi değil mi?
Проще нам будет свистнуть ему, чтобы он спустился, чем подниматься наверх за ним?
Onun derdi. Bizim değil.
Это его проблема, не наша.
- Tatlım, 31 milyon onun için yeterli değil.
И всё же... Солнышко, для него 31 миллион - не достаточно!
Bu onun ortağı ismi lazım değil.
Это её напарник, как-его-там.
Onun bu siktiğimin zindanında kısılıp kalmasını değil de dişlerini fırçalamamasını düşünüyorsun.
Ты волнуешься, что она зубы не почистила, а не что живет в этой долбаной тюрьме.
- Onun ipiyle benim ipim aynı kefede değil ki!
У его каната и моего каната нет ничего общего!
Bak, onun sikini yalaman gerekiyorsa, git ve yala. Başka birisi olduğunu düşün gerekirse. Umrumda değil, bunun hakkında konuşmayı kes artık.
- Отсоси ему, если понадобится, представь, что это не он – плевать, хватит болтать об этом, звонить мне, сейчас же положи трубку и приступай.
- Çünkü onun asacak cesaretin yoktu. - Öyle değil.
- Потому что повесить его вам духу не хватило?
Bu onun kararı, bizim değil.
Это его выбор. Не наш.
Çünkü bu onun kararı değil. Benim.
Потому что это не его выбор, а мой.
- Bu onun için yapılan bir parti değil.
- Эта вечеринка не для него.
Sen onun grubundasın, değil mi?
Вы его группа, да?
Hepimiz için, sırf onun için değil!
Для всех, а не для него одного.
Onun ne olduğunu bilmiyorsun değil mi Jimjo?
Ты ведь знаешь, что это, Джим-Джо?
Sen hâlâ dekoru tutarken Paul'un onun dansını öne çıkarması boşuna değil.
Неудивительно, что Пол ставит ее вперед, пока ты болтаешься на фоне.
İkimiz de biliyoruz bunu. Neyse Mia burada değil. Onun odasını alırsın, tamam mı?
Мы это оба понимаем, но, в любом случае, Мии пока нет, так что поспишь в ее комнате.
- Travis'in ona değil, onun Travis'e ulaşmasını sağladık biz.
Мы не привели Трэвиса к нему. Мы привели его к Трэвису. "Третий парень слева"?
- Kardeşi şey değil miydi onun...
- У него же есть брат, он...
Onun için artık biraz geç oldu, değil mi?
Немного поздновато, да? Да!
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil miyim 77
değil mi anne 66
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil miyim 77
değil mi anne 66
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75