Oy translate Russian
4,281 parallel translation
Kime oy verirseniz verin oyunuz boşa gitmiş olmayacak!
мы не позволим им пропасть впустую!
Ona şüpheniz olmasın. Elbette cemiyetin şu anki halinden bazı insanlar memnun değiller ve tepedekileri sarsmak istiyorlar. Ancak sizden bunu oy vermemeye başvurmak şeklinde gerçekleştirmemenizi isteyeceğim.
Так что об этом можете не беспокоиться. нынешнее положение ассоциации или состав её лидеров некоторых из вас не удовлетворяет. я бы попросил вас воздержаться от проявления недовольства путём отказа от голосования.
Boşa oy vermek istiyorsanız ona verin bana.
можете подарить свой голос ему.
En son oy verdiğim kişi poltikayı seven biriydi.
И на человека, которому нравится политика, мой выбор пал бы в последнюю очередь.
İnsanlar mektuplar yazar, çocuklar tankların önünde dururlar, üniversiteliler oy verir.
Люди пишут письма, дети встают перед танками, студенты идут на выборы.
Yalpalıyordun, Gabriel'in derhâl idamı için oy vermeyi düşünüyordun.
Ты колебался, размышлял о голосование немедленно казнить Гавриила.
Sadece oy pusulasında olduğumu bilmek istiyorum
Я просто хочу знать, что я есть в бюллетене
Başkanın eşi oy pusulasında olmaz.
Первую леди не пишут в бюллетень
Oy ciğerim.
Я понял.
Bu nasıl? İngilizce konuşamayan, oy veremesin.
Не знаешь английского – не голосуешь.
Her zaman sizin için oy kullandım.
Голосую за вас каждый раз.
Dürüst olmak gerekirse efendim gerçekten sizin için oy kullandım.
Честно, сэр. Я правда голосовал за вас.
"İyi" ve "kötü" anlayışın, birden bire... kaç oy getireceğine göre belirlenmeye başlıyor.
Внезапно, твои понятия добра и зла определяются количеством голосов, которые они тебе принесут.
Ondan ne yapmasını bekliyorsun? Tek destekçisi olan soyluların elinden oy haklarını almasını mı?
И вы ждете, что он лишит прав знать, от которой он зависит?
Seçmenler ateistlere oy vermezler.
А избиратели не голосуют за атеистов.
Yargı senatosu heyetindeki en önemli oy Al Watson'ın.
Самый важный голос в судебной комиссии сената, у Эла Уотсона.
David Rosen kendisinin son derece nitelikli biri olduğunu göstermiş ve bundan eminim ki senatör dostlarım benimle aynı fikirde olup Bay Rosen'in Adalet Bakanı olması yönünde oy kullanacaktır.
"Дэвид Роузен показал себя высококвалифицированным специалистом, и я уверен, что сенаторы согласятся со мной, и проголосуют за мистера Роузена на посту генпрокурора."
Elbiseni giyip özel yerinde dur ve bütün insanlara çocuğunu kaybetmiş olmanın verdiği büyük acıları çekerek Başkanın ailesinin dağılmasının eşiğine gelmiş birinin nasıl olduğunu görsünler. Böylece Amerikan halkı kocana niçin oy verdiğini unutmasın ve herkesin seni sağlam görmesi lazım, öyle ol ya da olma, işin aslı bu.
и показать гражданам, которые разделяют с вами тяжелую утрату вашего ребенка, что семья президента страдает, но не забыла американский народ, который голосовал за вашего мужа, и который хочет видеть, что вы в порядке, правда это или нет.
Giden sadece zaman oluyor. Tabii eğer silah yasasına aleyhte oy kullanmazsan bu bir rekabete dönüşecek.
И все это отправится в "Таймс", если вы не проголосуете за закон об оружии.
Beni T150 oy pusulası yapacağıyla cezbedebileceğini mi sanıyorsun?
Думаешь, можешь соблазнить меня изготовителем значков t150?
Ayrıca eğer ona oy verirseniz, size altından bot kazanacağınızı söyledi.
Он также сказал, что если вы проголосуете за него, то получите позолоченную лодку.
- Doug, oy kullandın mı?
Даг, ты сегодня голосовал?
Murray'ye oy verin.
Голосуйте за Мюррей.
Binlerce "Bize oy verin" telefonumuz gerçekleşmemiş.
Тысячи наших агитирующих звонков не прошли.
Bir şey o çağrıların insanlara ulaşmasına engel oldu, onlar da oy veremedi.
Что-то помешало этим людям получить эти звонки, и они не проголосовали.
Eyalet genelinde yüz binlerce oy kayıp.
Пропали сотни тысяч голосов по всему штату.
Gerçekten iyi olduğun için sana oy vermemi mi isterdin?
Ты этого хотел от меня? Проголосовать за тебя, чтобы не чувствовать вины?
Bana oy vermek istememeni anlarım. Ama neden karşıma geçip yalan söyledin?
Если ты не хотела голосовать за меня, хорошо, но зачем же врать мне в лицо?
Bu yüzden sana oy vermedim.
Поэтому я и не голосовала за тебя.
Ben tanıdığım, oy verdiğim... verdiği sözü tutan adamla konuşuyorum...
Я говорю, что мужчина которого я знаю, мужчина за которого я голосовала, мужчина, который принимал присягу, никогда бы не выдал его...
Oy reis, koca reis.
О, капитан, мой капитан.
Saniyenin onda birinde oy sayımlarını değiştirebilmiş veriyi sayısal olarak farklı bölgelerden seçim komisyonuna aktarmaya başlamış.
Он смог изменить избирательные бюллетени, одной десятой секунды потребовалось для цифровой передачи данных в различных округах, для выборов уполномоченных.
Percy'nin seçim kodu, oy bildirimine saniyenin onda birinde müdahale ediyordu ve mahkûmlar da onu kodunu para hortumlayacak şekilde değiştirmeye zorluyor.
Код Перси с выборов использовал перерыв в десятую долю секунды между объявлением голосов, а зэки заставляют его переписать алгоритм для выкачивания денег.
Sanırım ona oy vereceksiniz.
Я думаю, вы должны голосовать за неё.
Ayrıca kafası da yumurtaya benziyor. Şimdi isteyemediği gibi o zamanda hiç kimseden... oy alamayacak.
А так как она ко всему прочему ещё и яйцеголовая выскочка они не захотят за неё голосовать, да им и не придётся.
Eğer bugün seçim yapılsaydı kaçınız Alicia Florrick'e oy verirdiniz?
А теперь голосуем поднятием рук. Если бы выборы на пост федерального прокурора проходили сегодня, кто из вас бы голосовал за Алисию Флоррик?
Zeki ve komik. Eğer seçim bugün yapılsaydı kimler Frank Prady'ye oy verirdi? Şimdi aynı soruyu soruyorum.
Он умный и веселый.
Bugün oy kullanırken Eastwood'u zorbalardan arındırmak için burada olduğumu unutmayın.
Голосуйте за меня, я вымету из этой школы всех хулиганов.
Hadi ona oy verelim.
Давайте напечатаем его на марках.
Bu gece New York yakınlarındaki Lake Success'ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bunun için mi oy kullanacak?
Ночью, в Лейк Саксес, неподалеку от Нью-Йорка, Генеральная Ассамблея ООН соберётся, чтобы проголосовать за что?
Kararları oy birliği ile verdiğimizi biliyorsun.
Мы любим, чтобы наши решения имели власть единогласного голосования.
Tek ihtiyacımız olan bir sonraki oturum da oy verecek birileri.
Всё, что нам нужно, - избиратели округа на следующем заседании депутатов.
Neden kişisel inançlarıma göre oy vermeyeyim?
Почему я не могу голосовать по личным убеждениям?
Gitti çünkü eğer o olmazsa bir karar veremeyiz, çünkü oy birliği gerekiyor.
Он думает, что если его не будет, мы не проголосуем, потому что мы должны проголосовать единогласно.
Kararsız oy olmayacak.
Воздержаться нельзя.
- Henüz oy vermediler.
— У них нет права выбора.
Çünkü sanatçılar oy alabilmek için, yol gösterirler ve sert oynarlar.
Потому что творцы ведут за собой, а такие как ты собирают голоса.
Oy birliğiyle.
Единогласно.
Oy, oy, oy, oy. Sakın bunu bir daha yapma.
Не делай так больше.
Neden Vali Murray'ye oy verin.
Почему вам стоит голосовать за губернатора Мюррей?
- Eh, oy verecek.
– Это избиратель.
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
oyun 157
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
oyun 157
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50