English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ Ö ] / Öyle bir şey değil

Öyle bir şey değil translate Russian

839 parallel translation
Öyle bir şey değil. Sadece kendimi biraz dezavantajlı hissediyorum.
Просто, я чувствую, что проигрываю.
Hayır, öyle bir şey değil bayım.
О, нет, это не совсем так, сэр.
Hayır, öyle bir şey değil.
- Совсем нет.
Hayır hayır. Öyle bir şey değil.
Мне нужно сто тысяч.
- Öyle bir şey değil.
- Ничего подобного.
Hayır, öyle bir şey değil tabii.
Нет-нет, ничего такого.
Hayır, öyle bir şey değil. Burada küvet taşmak üzere de.
Нет-нет, ничего такого, просто вода в ванне льётся через край.
Hayır, öyle bir şey değil.
Нет, чего вдруг? Голова раскалывается.
Öyle bir şey değil.
Совсем не то.
- Hayır, öyle bir şey değil!
- Нет, ничего такого!
Hayır, bu öyle bir şey değil.
Нет, ничего подобного.
Hayır, hayır öyle bir şey değil.
Нет, нет, ничего такого.
Öyle bir şey değil.
Ничего в этом роде.
Kapanış ve vergileri hariç öyle bir şey değil.
Ничего интересного, только смерти и налоги.
- Bu öyle bir şey değil.
Я уже не такая.
- Tam olarak öyle bir şey değil, Başmüfettiş.
Не совсем, старший инспектор.
Öyle önemli bir şey değil ama, yine de bir arayayım dedim...
Ничего серьезного, но я подумал, что лучше позвонить вам...
- Haçlilar ya da öyle bir sey degil miydi?
- Они были крестоносцами, по-моему.
Benim için değil, öyle bir şey yok!
Я считаю, такого не может быть!
Öyle bir şey değil.
Они спросят тебя о прошлой ночи.
- Hayır, öyle bir şey değil.
Что вы, совсем нет.
Şimdilik öyle ama hiç bir şey bitmiş değil.
- Пока да.
İçgüdü harika bir şey, öyle değil mi?
Инстинкт замечательная вещь, разве не так, Марк?
Yapabileceğin fazla bir şey yok, öyle değil mi?
Ты ничего не можешь сделать, правда?
Sana bir şey fısıldadı, öyle değil mi?
Что это было?
Hayır, öyle bir şey de değil.
Нет, так я бы тоже не мог сказать.
Bu öyle ilk baskı ve özel bir şey değil sadece bir kitap.
Это не раритетное издание, просто книга.
Benden öyle bir şey aldınız ki, onu geri vermeniz mümkün değil.
Вы взяли у меня кое-что и не способны это мне вернуть.
Eğer bu yaptığımın kötü bir şey olduğunu düşünmeseydim berbat bir polis olurdum, öyle değil mi?
Если б я предъявлял претензии... я бы был плохим полицейским.
Vanilya değil bu. Şeftali ya da öyle bir şey.
Не это не ванильный, персиковый или что-то вроде.
Yolda kaybolmak işitilmedik bir şey değil, öyle değil mi?
Как это ни печально, люди нередко пропадают в дальней дороге.
Öyle üzgün, öyle kızgın ve sinirlisin ki, ne oldu sana böyle? Ciddi bir şey değil.
Ты грустный, сердитый, напряженный, однако у тебя ничего страшного не случилось.
Öyle bir şey değil!
Это... это совсем не так!
.. Anlaşma çalışmalarında son durum, Şu anda elimizde bir şey olduğunu söyleyemem Teröristlerin istedikleri yapılmaz öyle değil mi?
... является последним результатом дипломатии тогда не можем точно так же заявлять,... что терроризм имеет одинаковые требования.
Tam olarak öyle değil ama burada bir tek şey değerlidir.
Это было единственным стоящим развлечением в городе.
Öyle gözüküyor olsa bile, ne yaptığını bilmeden, rastgele yapılan bir şey değil.
Они сами не знают, что творят. Хотя им так не кажется.
Ne zaman bir şey söyleyecek olsan, arkanı dönüyorsun ya da masanın altına giriyorsun ki ben de senin dudaklarını görmeyeyim. Bu öyle değil, Julia.
Каждый раз, когда ты что-нибудь говоришь ты отворачиваешься, или съеживаешься, или залезаешь под стол, чтобы я не видела, как ты это произносишь.
- Öyle bir şey yok zaten, değil mi? - Tam olarak değil.
- Но она же пока не говорит, так?
Sizin için öyle değil o zaman. İyi ya da.. ... kötü diye bir şey yoktur, düşüncedir onu öyle yapan.
Знaчит, для вac oнa нe тюpьмa, ибо caми пo сeбe вeщи нe бывaют ни xopoшими, ни дypными, a тoлькo в нaшeй oцeнкe.
Teknoloji muhteşem bir şey, öyle değil mi?
Разве технология - это не чудо?
Bir yağmur yağsa, her şey havaya uçar, öyle değil mi?
огда начинаетс € дождь, это всЄ может загоретьс €.
İzninizle bir şey soracağım, Mösyö Stoddard. Mösyö Pace'in öldürüldüğü akşam, Madam Middleton sizin evinize gelip av kuşlarından aldı, öyle değil mi?
Но скажите, пожалуйста, мистер Стоддарт, в тот день, когда был убит мистер Пейс, мадам Мидлтон заезжала к вам за дичью?
-... neden korkuttuğunu anlatacaksın - hayır, ben öyle bir şey yapma- - oh, dün yaptıklarımı söylüyorsun, değil mi?
-... почему ты его изувечил навеки. - Нет, я этого не делал! Я- -
Öyle bir şey de değil.
Ничего такого.
Hayatınızı olmadığınız bir şey gibi görünerek geçirdiğiniz doğru değil mi öyle ki gizlenme ve sahtekarlık sanatı alışkanlığınız olma...
- Дa, в нeкoтopыx oбcтoятeльcтвax. Bcю жизнь вы пытaлиcь пpитвopятьcя тeм, кeм вы нe являлиcь.
Öyle terketip gidebileceğin bir şey değil.
От этого не отказываются.
- Tatsız bir şey, öyle değil mi?
- Неприятно, правда? - Я слишком вежлив, чтобы признать это.
İşte bu yüzden bunu Ken Konferasında takdim edecektim. - Vay be, öyle bir şey milyonlar değerinde olmalı, değil mi? - Milyarlar olacak!
В этой коробке одно из важнейших открытий в истории человечества, и оно достойно получить к этому свободный доступ, и поэтому я отказался от всех прав.
Kötü bir evlilik, yükten başka bir şey değil. Öyle bir durumda boşanmak en iyisi.
Надо быть безумной, чтобы выйти за такого неудачника, как муж у Цзинь-Жун.
Ben hayatımı adalet peşinde koşmaya adadım oysa ki adalet size bir şey ifade etmiyor, öyle değil mi?
Я посвятил свою жизнь поискам справедливости, но для вас справедливость ничего не значит, так?
Öyle bir şey yapmam mümkün değil.
Разбудите его.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]