English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ U ] / Uzun değil

Uzun değil translate Russian

1,320 parallel translation
Biliyorsun, o kadar da uzun değil.
Знаешь, это не так много.
- Çok uzun değil.
Ненадолго.
- O kadar da uzun değil.
Ну, не так уж и давно.
Ama paran yeterince uzun değil.
Выходит, что свой долг ты отдать не можешь.
Çok uzun değil.
И давно?
Çok da uzun değil.
Ты и не заметишь.
Ne kadardır buradasın, Bölüm bu kadar uzun değil.
Ты же знаешь, что уровень тут не очень.
Ama benim yolum seninki kadar uzun değil.
Только мне не придется так далеко идти, как тебе.
Colin Clay'i öldüren silah üç inçten daha uzun değil ve bir tarafı tırtıklı.
Оружие, которым убили Колина Клэя, в длину было не больше трех дюймов И зазубрено с одной стороны.
Yani, tutkulu bir öpücük kadar bile uzun değil.
Т.е., это даже не отрезок времени для приличного поцелуя.
Teknisyenlerimiz, uzaylı roketlerini şaşırtabilir. Ancak uzun süre değil.
Наши технические специалисты смогут отражать ракеты пришельцев, но ненадолго.
Pakta uzun bir yürüyüş için yeterli değil.
Не очень люблю долгие прогулки по парку.
- Ama uzun zaman önce yattın, değil mi? - Belki bulamazlar ama- -
Ну, может быть и нет, но...
Sadece kilolu değil, uzun da.
Она не просто тяжелая. Она высокая.
Uzun, çok kalın değil, çok sevimli değil.
Он длинный, не слишком толстый, в меру изысканный.
- Uzun zaman alacağını sanıyordum Jen. - Ne için? Seni saha ajanı olarak değil, müdür olarak görmemin.
Мы строим крупный нефтепровод, который проходит через земли этих группировок.
Biliyor musun, bu çok garip, ya da değil, herneyse, ama biz birlikte olduğumuzdan daha uzun bir süre ayrı kaldık.
Знаешь, смешно так получилось. Или не смешно, серьезно мы были отдельно друг от друга дольше, чем встречались.
Brian'la ikinizin uzun ve dikkate değer bir geçmişiniz var, değil mi? Aranızda çok güçlü duygular var.
Слушай, у вас с Брайаном долгая и значительная история, понимаешь, между вами много сильных чувств.
Oraya ulaşacak kadar uzun bir aletin yoksa, o geri döndüğünde ben sadece skoru eşitlemiş değil, kazanmış olacağım.
И если у тебя не настолько длинный член, ко времени его возвращения я не только сравняю счёт... я выиграю.
Çok uzun sürmeyecek değil mi?
Надеюсь, церемония не слишком затянется?
Bu o kadar uzun bir süre değil, değil mi?
Чтож, ты забыл меня довольно быстро, не правда ли? !
Tanrım, yeterince yakında olmaları mümkün değil, uzun menzilli vericilerimizle bile.
Боже, они все равно недостаточно близки, даже с их передатчиками дальнего радиуса.
- Pek fazla uzun bir süre değil.
- Это немного.
Belki sizin için değil - siz o kadar uzun süredir kullanmadınız.
Возможно, не для вас. Вы, ребята, не так долго сидели на ферменте.
Onlardan birinin o kadar uzun süre gemide saklanabilmesi mümkün değil.
Ни одному из них не удалось бы прятаться на борту так долго.
Hayır, uzun süreliğine değil.
Это как посмотреть.
Aang bizim düşmanımız değil. Anlamıyor musun? Aang bize, uzun zamandır sahip olmadığımız bir şey getirdi.
чего у нас давно не было.
Yol uzun, öyle değil mi?
Хором петь не будем?
Uzun zamandan beri arkadaşız, değil mi?
Мы ведь столько лет дружим, верно?
Biriyle uzun süre evli kalırsan, er geç seni anlamak zorunda kalacaktır, öyle değil mi?
Я имею ввиду, если ты давно женат, тебя начинают в конце концов понимать, так?
Fazla uzun süre değil.
Уже недолго.
Uzun vadede olabilir, ama bizim için keyif almak mümkün değil.
Искусство предназначено для удовольствия. Если это надолго, тогда может быть, но у нас удовольствие не наступает.
Uzun bir geceydi, değil mi?
Поздней ночью это было, Элис?
Çok uzun sürmedi, değil mi?
Долго ехали?
Ama o gece, kendisini değil de suretini karnından birkaç kez bıçaklayan ve polis tarafından uzun süredir aranan sadist caniyle karşılaştığını hayal ediyor.
Но она вообразила, что в ту ночь на нее напал маньяк, которого разыскивает полиция, и этот маньяк зарезал не ее, а двойника.
Çünkü sokaklarda uzun süre tek başına yaşayamazsın, değil mi?
Просто ты можешь меня выручить.
44 yıldan sonra 30 gün hiç de o kadar uzun bir zaman değil.
Тридцать дней - это не так много после 44 лет проведенных вместе.
Kimsenin onlara uzun süre ziyarete gelmediğini söyledin değil mi?
Ты говоришь, их уже давно не почитают?
Kadınlar uzun yaşıyor bu yüzden önceliği onlara vermeliyiz, değil mi?
Женщины живут дольше, значит, они получают преимущество, так?
"Bu uzun mesafe olayı berbat, değil mi?"
" Эта штука с отношениями на расстоянии - отстой, правда?
Ve uzun mesafe kesinlikle bir seçenek değil.
И отношения на расстоянии - это определенно не вариант.
Uzun zamandır arkadaş değil misiniz.?
Вы, парни, были друзьями долгое время.
"Bu uzun mesafe olayı berbat, değil mi?"
Эта штука с отношениями на расстоянии - отстой, правда?
Ben eğitimdeyken, ki bu uzun seneler önce, çokda eski değil gerçi, Todd Packer adında bir adamla eş olmuştuk.
Когда я ещё стажёром был, давным-давно... не так давно... я рука об руку работал с парнишкой по имени Тодд Пэкер.
Yani öyle değil sadece bilirsin işte uzun zamandır tanıyoruz.
Ну, то есть, просто мы вроде как так хорошо общались.
O halde, John, sana şunu sorayım : ... düğme içinde uzun vadede bir planımız yok ama basmaya devam ediyoruz, değil mi?
Что ж, Джон, позволь тебя спросить... у нас нет долгосрочного плана для кнопки, но мы ведь её нажимаем, не так ли?
Nasıl da uzun bir yolculuk oldu, değil mi?
- Ужасное путешествие, да?
Neden bu kadar uzun sürdü ki o kadar gizli saklı bişey de değil?
Почему так долго, хотя нет ни слежки, ни прослушивания?
Ama seni uyarmalıyım, bazı ruhsal değişimler yaşayabilirsin... bazı mantıksız düşünceler, burada ve orda... ama uzun dönem etkileriyle karşılaştırıldığında bu hiçbir şey değil.
Но должна предупредить, ты можешь почувстовать некоторые перепады настроения неадекватное мышление здесь и там но это ничто по сравнению с долговременными эффектами.
Fazla uzun sürmez değil mi?
Вы же быстро вернетесь, да?
Uzun zaman hapiste kalır, ama cinayetten değil.
Но не за убийство.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]