English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ Ç ] / Çalıştırın

Çalıştırın translate Russian

1,642 parallel translation
Motorları çalıştırın!
Заводите лодку!
Çalıştırın tankı da yola koyulun.
Вам нельзя стоять. Заводитесь и езжайте.
Aslında, kafayı çalıştırın - Bina dışından birini bulun.
На самом деле, будь разумным... Держишь подальше отсюда.
- Bacakları çalıştırın!
В подаче главно ноги!
Biri mikrodalgasını çalıştırınca asansör durdu.
Кто-то включил микроволновку и лифт остановился.
motorları çalıştırın!
полный вперёд!
Bayanlar baylar saygıdeğer usta fırıncılar karıştırıcılarınızı çalıştırın.
Мадам и месье, уважаемые мастера-пекари, По моей команде...
Bayanlar baylar, motorlarınızı çalıştırın!
Леди и джентльмены, начинаем!
- Çalıştırın.
- Зажигай.
Motorları çalıştırın.
Зажигай мотор!
Sonra da bana saldırdığını... Ve kaçmaya çalıştığını anlatırım.
Я просто скажу им что он напал на меня, и пытался сбежать.
1963'te Clouzot Ines'le evlenir. birkaç yıldır üstünde çalıştığı Cehennem'in senaryosuna son hâlini verir ve senaryonun ilk birkaç satırını diğer otel müdavimleriyle paylaşır.
В 1963 году он женился на Инес, закончил сценарий для Инферно, над которым работал много лет, и пытался сойтись поближе с другими завсегдатаями отеля, как
Beraber çalıştığı adamları ortadan kaldırırsın.
Ты устраняешь людей, на которых он работает.
İstihbarat için çalıştığınızda,... Dünyadaki en kötü duygu hiçbir şey bilmemektir. Bir şeye aşırı ilgi duymak anlamaya başlamanızı sağlamaz.
Когда Вы работаете в разведке, самое худшее чувство – это ничего не знать, ввязаться во что-то чего вы не понимаете...
Eğer birinin canı yanarsa, Esteban'a beni nasıl vurmaya çalıştığını anlatırım ve kalbini kırar.
Если кто-то пострадает, я расскажу Эстебану как ты пытался пристрелить меня, и его сердце будет разрываться из-за тебя.
Birlikte çalıştığım insanları severim, ama özel hayatla iş hayatını birbirinden ayırmanın önemli olduğuna inanırım.
Мне нравятся люди с которыми я работаю, но я всегда считал, что очень важно отделять личную жизнь от общественной.
Seni korumaya çalıştığıma inanır mısın?
Веришь или нет, чтобы защитить тебя.
Sanırım Kalinda'nın söylemeye çalıştığı, Jennifer yanılıyor olabilir misin, yani araba o yöne değil de bu yöne gitmiş olabilir mi?
Я думаю, Калинда пытается сказать, Дженнифер... есть ли возможность, что ты ошибаешься и машина поехала этим путём, а не тем?
Illinois'daki tek belediye başkanı, karnını kaşıyınca motosiklet çalıştırmaya çalışır gibi görünüyor.
Это единственный мэр, который выглядит, как будто он пытается завести мотоцикл, когда он просто чешет свой живот.
Aşırı soğuk maddelerle ilgili çalıştığını söyledi. Beni ve kedilerimi donduracaktı. Bilim ölümsüzlüğü keşfedince de yeniden hayata dönecektik.
Он сказал, что он специалист по заморозке и что он заморозит меня и моих котов чтобы мы могли воскреснуть, когда наука преодолеет барьер смерти.
"Tavuk Ayaklarını" yemeye çalışmam bana bir kredi kazandırmıştır herhalde
Эй, а разве я не получила бонусные очки за то, что попробовала куриную лапку?
Belki katil öyleymiş süsü vermeye çalışmıştır. Ama birinin arabasının ve değerli eşyalarının peşindeysen kapar ve kaçarsın.
Возможно, убийца пытался выдать это за грабеж, но в таких случаях ты обычно просто хватаешь и бежишь.
- Yıldızların çalıştırıcısıdır.
Он звездный тренер.
Sanırım nereye varmaya çalıştığınızı anladım.
Часто используется на окнах магазинов. Кажется, я знаю, куда ты клонишь.
Hayır, ikimizin de o çocuk için çalıştığını söyledim.
Я же сказала : мы обе на него работаем. То есть на неё.
Her bilgisayarın soğutma mekanizması vardır. Gerçi en yüksek güçte çalıştırdığım için bütün enerji tanklarımı tükettim.
У любого компьютера есть охлаждающий механизм, хотя его запуск на полную мощность серьезно истощил мои запасы энергии.
Ona gerçek bir sınıf olmadığını anlatmaya çalıştım. Ama sanırım fazla İngilizce bilmiyor.
Я пытался ему объяснить, что это не по-настоящему, но он, кажется, плохо говорит по-английски.
Hayır. Ben çıkartmaya çalıştım ama Shores denen herif "çıkartma" "üstünde kalsın" dedi.
Нет, но когда я попытался ее снять, этот Шорс, сказал : " Не надо, оставайся в ней.
- Seninle aynı odayı paylaşmak istemiyorum. Çünkü bütün gece uyanık kalmaya çalışırım. Tıpkı ben çocukken odamı paylaşmaya çalıştığın zamanki gibi.
- Я не хочу делить с тобой комнату, чувак, потому что я всю ночь не сомкну глаз, как тогда, когда я был ребёнком и ты пытался жить со мной в одной комнате.
Hayır, "Kız arkadaşın orospunun teki" repliğini, Butters bizi tekrar ayırmaya çalıştığında söyleyeceksin.
Нет, оставим реплику про шлюху до момента, когда Стэн врежет Баттерсу за очередную попытку остановить бой
Her hayvanın yaşamında aklının üreyip çoğalmaya çalıştığı bir zaman vardır.
Любое животное рано или поздно начинает стремиться к размножению.
Tek gördüğüm tıbbi delile saldırıp ceza tutarını düşürmeye çalıştığındı.
Единственное, что я вижу - это то, что вы копаетесь в медицинских показаниях и пытаетесь уменьшить штрафную сумму.
Bana hep, o evrenin sırlarını çözmeye uğraşırken benim bir pizza bagel * ını kızartabilen, bir tost makinesi yapmaya çalıştığımı hatırlatır.
Она всегда напоминает мне, что пока она открывает загадки вселенной, я работаю над тостером, который мог бы приготовить пиццу-бублик.
Golf arabasını çalıştır ve şok tabancasını kap.
Приготовь машину для гольфа и электрошокер.
Çalıştığı uyuşturucu satıcısını araştırıyoruz.
Мы ищем наркоторговца, с которым он работал.
Justin Porter Summer'ın bilgisayarında çalışmışsa mutlaka arkasında bir şey bırakmıştır. Bu bize onun yerini bulmamızda yardımcı olabilir.
Если Джастин Портер работал на компьютере Саммер, он мог оставить следы, которые помогут нам найти его.
- Hayır, o üzerinde çalıştığın bir haberdi.
- Нет, это была история, над которой ты работала.
Evet, öksürmek de karın kaslarımı çalıştırıyor.
Да, и благодаря кашлю пресс качается.
30 yıldır birlikte yaşıyoruz,... ama sen beni küçümseyip kandırmaya çalıştın.
Айгу. Мечтать не вредно.
Acil durum alarmını çalıştırın!
Сигнал тревоги.
Sanırım birisi, daha önce kullanılmayan bir kablolu iletişim ağını çalıştırdı.
Где?
İnandırıcı değil. Yapmaya çalıştığı arkadaşı Sonia Baker'ın seksi resimlerini bize satmak.
Это неправдоподобно! Соне Бейкер!
Sen hiç yeşil sinek kanadına ufacık desenler çalıştın mı? - Hayır.
Ты когда-нибудь изучал тончайший узор размером с крыло мухи?
sanırım söylemeye çalıştığım şey, bu düşünmeden yapılan tavırları sergilerken dikkatli olmalısın.
Все, что я пытаюсь сказать, так это... то, что не стоит иметь на все готовые, типичные реакции.
bu kendini kısıtlama en sonunda yıllar sonra gelişti, bizden biri olabilirdi, kendine daha zorlayıcı kısıtlamalar getirdi çoğu zaman bu zavallı adamla gün bitebilirdi domuz bağı yaptı oturma odasının ortasında kızgın bir şekilde bize bağırdı, ağzını kapatmaya çalıştık ısırılmadan.
Это самоограничение прогрессировало за годы до такой степени, что чем больше он выходил из себя, тем яростнее он себя усмирял.
Dinle, sanırım dün bana ne söylemeye çalıştığını biliyorum.
Слушай, я... кажется, я знаю, что ты мне хотел сказать вчера.
Sanırım yazarın anlatmaya çalıştığı buydu.
Я думаю, именно это хотел сказать автор.
Bir çalıştırıcı hayatını komisyonlardan kazanır.
Тренер живет за счет комиссионных выплат.
İyi bir çalıştırıcı istiyorsanız, iyi bir ata ihtiyacınız var.
Чтобы получить первоклассного тренера, вам нужны первоклассные лошади.
Neredeyse 30 yıldır lekesiz hizmet eden bir polisimiz var ve bir tek o da değil, yalan söylemeden kararsızlığını açıklayabilecek kişi, kızının çalıştığı nükleer araştırma tesisinin yöneticisi bizim tarafımızda.
Перед нами полицейский с 30-летним чистым послужным списком, и никто... с нашей стороны без лжи не может объяснить, его неуравновешенность... и причины, по которым он убил директора службы ядерных исследований, в которой работала его дочь.
Önce motoru çalıştırırsın ve birinci vitese atarsın.
Это как поездка, но не гонка, понимаешь?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]