Çalışırım translate Russian
3,691 parallel translation
Bi'dahaki sefere bunu aklımda tutmaya çalışırım, Reis Ingstad.
Я учту это в следующий раз, ярл Ингстад.
Bulmaya çalışırım.
Посмотрим, что я могу сделать.
Tamam, sen dışarıdayken ben de kolaj üzerinde çalışırım.
Ладно, я продолжу работать над коллажем, пока тебя не будет.
Çalışırım.
Я это учту.
Tüm hayatımı kaçmak için heba ettiğim bir yerde nasıl çalışırım?
Как я могу работать в месте, откуда пытался сбежать всю свою жизнь?
Avery'le ben çalışırım.
Ох, ради Бога, я пойду с Эйвери.
Olaylara iyi yönden bakmaya çalışırım.
Я стараюсь смотреть на положительные стороны вещей.
Biraz çalışırım diye düşündüm.
Ну, я думал немного поработать.
Bu arada ben de bunun nasıl bir mesaj ileteceğini bulmaya çalışırım.
Тем временем я постараюсь определить, какое сообщение передано здесь.
Yarın akşam fikrini değiştirmeye çalışırım.
Так, я посмотрю, смогу ли я изменить ее мысли
Aşağı inmeye ve olabildiğince şehrin nabzını tutmaya çalışırım.
– Я люблю пройтись по улицам. Почувствовать пульс города, когда есть возможность.
Sanırım bir parçam yaptığım onca kötü şeyi geri almaya çalışıyordu.
Должно быть, я стремился искупить свои грехи.
Sanırım babam bizi bulmaya çalışıyor. Hadi.
Папа пытается найти нас.
Hemen üzerinde duracağım ve sizin için motoru çalışır halde tutacağım.
Я буду в воздухе
Oyalandığımız her an sonu hızlandırıyor ki siz bundan özenle kaçınmaya çalışıyorsunuz.
Каждая минута, проведенная здесь, может ускорить конец, который вы так старательно пытаетесь избежать.
İşin doğrusu evet, yüzük taşıyıcısı olacak. Adı Trevor Hudson. Annesiyle çalışmıştım, oğlu da aşırı şirin bir şey.
что... там будет медве-е-э-э-дь с кольцом. он просто прелесть.
Juliana bazen hizmetçilerin arasına karışır ve hizmetçi veya çamaşırcı olarak çalışır. Hatta bir seferinde taş taşımıştı.
Порой Джулианна водится со а однажды даже таскала какие-то камни?
Bu teşkilatımıza ve çalışanlarımıza yapılmış doğrudan bir saldırıdır.
Это прямая атака на Агентство и его сотрудников.
Uçlarda yaşamaya gidiyorum, paraşütsüz atlayacağım ya da Marshalls'a iç çamaşırıyla girmeye çalışacağım.
Мне нужно сделать что-то безумное, например, прыгнуть с парашютом, или перемерить белье в Marshall's.
Lily'nin anneannesinin evine yılbaşı ışıkları asmaya çalışırken yan evdeki bir baldırı çıplağın onu çatıda mahsur bırakmasını mı?
Пытался повесить гирлянду на доме Лили и его скрутил соседский маленький оборванец на крыше?
Kırılan kalbini iyileştirmeye çalışıyor sanırım çünkü fahişelere sağlam para harcıyor.
Видимо, никак разбитое сердечко не залечит, потому что сливает дофига бабла на баб.
Ben haydutu 8 yıldır yakalamaya çalışıyorum. Kaç ay eder, haberin var mı?
Я уже восемь лет пытаюсь поймать Понтиакского маньяка.
Şanssız beyaz insanlara yardım eden bir hayır kuruluşunda çalışıyorum.
Я сотрудничаю с фондом, помогающим найти работу неудачливым белым людям.
- Hayır, bana yardım etmeye çalışıyor.
Нет-нет. Она пыталась мне помочь.
Hatta kanımı almak mı Laboratuvara aşağı çalışır?
Ты хоть отнес мою кровь в лабораторию?
- Hayır, kaydolurken adımı ve sosyal numaramı kullanmış ve helikopterle bir sürü şey çalmaya çalışmış. Sonra da firar etmiş.
Нет, он взял моё имя и номер социального страхования, и потом пытался угнать вертолет, гору всякого другого дерьма и свалил в самоволку.
Bu soruya bulabildiğim tek cevap... Sanırım bir şeyleri kanıtlamaya çalışıyordum.
Единственный ответ, к которому я пришла, наверное, я пыталась доказать что-то.
Bu koşullarda sık çalışır mısınız?
И часто вы работаете в таких условиях?
Dinle, sanırım sanırım Virginia Mackay çalışırken tabloyu kazara hasarladı.
Послушайте, я думаю... Я думаю Вирджиния Маккей случайно повредила картину, когда она была на работе.
Hapishanede benim beraber çalışır, malı içeri sokmama yardım ederdi.
Мы работали вместе в тюрьме, она помогала проносить дурь.
Evet, işte bu yüzden bir sınır geliştirmeye çalışmadım.
Да, поэтому я никогда и не пытался научиться всё контролировать.
Sanırım hileci kardeşlerimiz işi aceleye getirmeye çalışıyor.
Думаю, наши братья-обманщики пытаются друг-друга надуть.
Ve uyanıktım, sabaha kahvaltının hazır olacağından emin olmak için çalışıyordum.
И встал, чтобы убедиться, что завтрак уже готов к утру
Heyecanlanacağım bir bilgisayarımız şık bir plastikle kaplı Sears'in raflarında Lotus 1-2-3 çalıştırıp insanların ellerinde bilgisayarımızdan yer olmadığı için açık cüzdanlarla birbirlerini iteklediklerinde. Nasıl hissettiğini hayal edebiliyorum.
Я "почувствую возбуждение", когда клон с нашим лого, упакованный в модный корпус, с Lotus 1-2-3, окажется на полках Sears, а люди будут расталкивать друг друга, лишь бы купить его.
Yani senin gizli, karanlık sırrın 30 yıldır bedelini ödemeye çalıştığın bir gençlik kazası mı?
это твой страшный секрет то, что последние 30 лет ты платил за несчастный случай, произошедший - когда ты был подростком?
Biz bu sırıklara bağlıyken kaçmaya mı çalışacağız?
Будем бежать с этой палкой в руках? У тебя есть идеи получше?
Bireysel ekranlarda düşük marjlı çalışırız sunucu ürünlerinde size kârımızdan yüzde veririz.
Если вы снизите наценку на поставляемые экраны, мы будем отчислять вам процент с конечной прибыли.
Dinle, çalışmaya başladığında ve ödenecek faturaların olduğunda, bir kelepir bulunca hemen burun kıvırır mısın göreceğiz.
Вот начнёшь работать и платить по счетам сама, мы и посмотрим, как скоро ты умеришь аппетиты.
Bir arkadaşım St Bede'de çalışıyor, saldırıdan kurtulan iki kişiden bahsediyor.
Это мой друг из Святого Беды. Двое выживших получили незначительные ранения
- Çoğu dolandırıcı takım hâlinde çalışır.
Многие мошенники работают в команде.
Başlayınca seni ararım. Burada da çalışırım.
Я могу здесь заниматься.
- Dikkatini dağıtacağım. Biz de o sırada kaçmaya çalışırız.
Я создаю отвлекающий маневр, чтобы мы смогли прорваться.
Şey diyecektim ben... Geçen gün, alarmı çalıştırışım bir kazaydı.
По поводу того дня, когда я пожарную тревогу врубила.
Bu mayın hala çalışır mı?
Этот фугас всё ещё работает?
Sadece, daha fazla çalışmalısın Sanırım, ha?
Наверное, просто нужно работать усерднее, да?
Pek fazla arkadaşının olmadığına bakacak olursak, en yakın arkadaşınım ve seni etkileyecek herhangi bir saldırıya karşı seni korumaya çalışıyorum.
– Ну, как одна из твоих близких друзей, которых вряд ли наберётся толпа, я на стороне приглядывания за тобой, чтобы предотвратить возможные акты само-уничтожения.
Çalışanlarımla aramda profesyonel sınırlarım vardır.
Нет. Я сохраняю профессиональные отношения с моими работниками.
Jess, sanırım biri bana tuzak kurmaya çalışıyor.
Джесс, мне кажется, кто-то подставляет меня.
Çaldıkları şey gerçekten çalışıyor olsaydı sanırım o zaman kızgın olabilirdim.
Если бы то, что забрали, работало бы, я был бы зол.
Tatil bile yapamıyorum çünkü sürekli peşimdesin ayakkabılarımı fırçalıyorsun, şarkı söyleyerek uyandırıyorsun çim biçme makinasıyla beni öldürmeye çalışıyorsun.
Но как только я думаю, что в отпуске неплохо, ты... чистишь мне ботинки, поешь колыбельную, или пытаешься прикончить газонокосилкой.
Sanırım bir şey buldum. Üzerinde çalışıyorum.
Кажется, я нашла кое-что, занимаюсь этим.
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalıştı 29
çalışmıyor 158
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalıştı 29
çalışmıyor 158
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyor musunuz 18
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyor musunuz 18