English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Bir işim var

Bir işim var tradutor Inglês

3,758 parallel translation
Mantua da gerçekleştirecek bir işim var
I have an errand to perform in Mantua.
Yapacak başka bir işim var.
I have something else to do.
Yeni bir işim var. Gerçekten mi?
I got a new job.
Küçük bir işim var, ama sana yetişeceğim tamam mı?
I need to do some quick, but I follow you, okay?
İyi bir işim var.
I got a good job.
Artık bir işim var.
Me get a job now.
Yeni bir işim var.
I've got a new job.
Bir işim var ama uzun süreli değil.
I have a job but not for long.
Orada olmak zorundayım, ve bir işim var.
I have to be there, and I have a job.
Alınma ama benim bir işim var zaten.
No offense, I have a job. I mean, I have a good thing.
Hiç değilse hala bir işim var.
Least I've still got a job.
- Saat 14 : 30'da yarım saatlik bir işim var.
Half-hour call's at 2 : 30.
Ama senin için bu gece bir işim var.
But I have a job for you, tonight.
Her neyse, senin kızlardan biri için bir işim var.
Anyhoo, I have a little errand for one of your girls.
Tamamen farklı bir boyutta bir işim var.
Listen to me. I got an errand to run in a whole different dimension.
Fakat, yapmam gereken bir işim var, Bunu yapmaya çalışırken de size bebek bakıcılığı yapamam.
But I do have a job to do, and I don't have time to be babysitting while I am trying to do it.
Yarım kalmış bir işim var o da bana yardımcı oluyor.
I have some unfinished business he's helping me with.
Yarına bitirmem gereken önemli bir işim var.
I've got an important job to finish for tomorrow.
Benim halletmem gerek bir işim var.
I have to go to work.
Benim de bir işim var, Henry.
And I work, Henry.
Çünkü benim 3G bir işim var!
- Yes. I have a 3G business!
Ne bir işim var, ne sevgilim.
I have no job, no boyfriend.
Şimdi bir işim var. bir cenaze evi.
I have a job now. It's at a funeral home.
Benim bir işim var.
I got a job.
O zaman, benim de yapmam gereken bir işim var,
Well, I have a job to do too,
- Benim bir işim var.
- I have a job.
Halledilecek bir işim var, tamam mı?
I got some errands to take care of, alright?
Sabah babamla bir işim var.
No, I-I, um, have a thing at my dad's in the morning.
Arkadaşlarım, ailem ve bir işim var.
I have friends and a family and a job!
Senin için bir işim var.
I believe I have some work for you.
Evet, iyi bir acil güvenlik önlemi ama benim burada ne işim var?
She's a good emergency measure, but what am I doing here?
Bu toplumumuz için mükemmel bir isim değil sadece gerçekten de var.
Not only is it the perfect name for our society, but it already exists.
Yeni bir ilişki üzerine işim var
I have some business with a new relation.
İşim var, arabam var, yanımda güzel bir kız var.
I've got a job, I've got a car, I've got a beautiful girl sittin'next to me.
İsmimi sorduğunda "Evet aslında bir isme ihtiyacım var" dedim ama güzel bir isim seçmek istedim ve bu yüzden...
When you asked me if I had a name, I thought : "Yeah, he's right, I do need a name."
Bir sürü işim var.
I have many jobs.
Bak, üzgünüm fakat yapacak bir çok işim var.
Yes, that's it. Look, I'm sorry, but I've got a lot of work here.
Bak, bir komisyonluk işim var.
Look, I'm one commission away.
Burada iyi bir itibarım, işim var.
I have a good name here, a business.
Bak dostum benim bir sürü işim var yarım saat
I've got six pies in the car that need to be delivered in a half an hour, and if they don't get there in time, then it's my ass.
Valla bunun bir izi var, yarın geldiğimde isim bilmek zorunda da kalmayacaksın. çünkü yarın bu pislik yuvasını kapattıracağım.
Well, this one does have a clue and come tomorrow you're not gonna know what to call'em,'cause I'm getting this whole shithole shut down!
Üstelik, bir işim de var.
And I have to work.
Bu akşamlık işim bitti. Başka bir şeye ihtiyacınız var mı?
Uh, I'm done for the evening.
- Son bir vida daha var, sonra işim bitiyor.
- It's just one more tweak and I'm done.
Aklınızda bir isim var mı?
You have a name for her?
Detaylar değişti ama burada tekrar eden bir isim var.
The detail changed, but there's one recurring name.
- Bir isim var.
- There's a name.
Yarına yetişecek bir sürü işim var.
I have a lot of catching up to do tomorrow.
Eh, en azından elimizde bir isim var.
Well, at least we have a name.
Bir dur anne. İşim var.
Just a sec, Mom, I'm working!
İşim var, acil bir iş gidip yapmam lazım.
I have business, urgent business... to go and do.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]