Sen de gördün Çeviri İngilizce
992 parallel translation
Sen de gördün değil mi? Aynılar.
Don't they look like the same pair of shoes as this one to you?
Sen de gördün.
You saw it, didn't you?
Acaba sen de gördün mü- -
Have you, um, seen a, uh...
- Onu sen de gördün.
- You saw him yourself.
Baharatlı Batı Dergisi'ndeki reklamı sen de gördün.
But you seen that advertisement in the Spicy Western Story magazine.
- Kağıt numaralarını sen de gördün.
- There's a man who does card tricks!
Metroda sen de gördün.
You saw it on the subway.
Bunu sen de gördün.
You can see that for yourself.
Sen de gördün mü?
Did you see that?
Beni, yarım kalmış bira gibi bıraktığını sen de gördün.
You saw him leave me in the bar like an old beer or something.
- Sen de gördün mü, Ellen?
You see it, Ellen? .
Sen de gördün.
So did you.
Sen de gördün mü?
But did you see?
Olabilir. Ama koronun halini sen de gördün.
Maybe, but did you get a load of that chorus?
Bir içkiyi bütün gece zorla içiyordu, bunu sen de gördün.
Hardly took a drink all evening, you saw her.
Ama sen de gördün.
But you saw it.
Hunkle, benim gördüğümü sen de gördün mü?
Hunkle, did you see what I saw?
Dünkü hindileri sen de gördün.
You saw those turkeys yesterday.
Deneyi sen de gördün.
You saw the experiment, didn't you?
Aşağıya nasıl uçtuğunu sen de gördün mü?
Did you see it, the way he went sailing right out there?
Sen de gördün, hayatım.
You saw it, honey.
Şişe kırıldı Lou, sen de gördün!
The bottle broke, Lou, you seen that!
- Benim gördüğümü sen de gördün mü?
- Did you see what I saw?
- Çekmece paralarla doluydu sen de gördün.
You saw that drawer full of money.
Heykelin nasıl korunduğunu sen de gördün.
You've seen the way your statue is protected.
Sen de gördün!
You saw it!
Unutma, onu sen de gördün ama.
Don't forget, you saw her, too.
Sen de gördün!
You saw it happen! I saw nothing of the kind.
Sen de gördün mü, Minnie?
Did you see that, Minnie?
Tek kelimesiyle her şeyin nasıl durduğunu sen de gördün.
Surely you noticed how it ended with a word from her.
Sen de gördün.
You know it's true.
Sen de gördün mü? Adam önüme çıktı.
You saw what he did, he cut me off.
Martha, onu nasıl bulduk sen de gördün.
Martha, now you saw how we found him.
Sen de gördün.
You've seen them.
Sen onları gördün, şimdi de onlar seni görsün.
Now that you've seen them, we'll let them have a look at you.
Sen de gidiyorsun parlak göz. Çok fazla şey gördün.
You're going, too, bright eyes.
Sen de oradaydın ve ölümleri gördün.
We're at war! You've seen'em killed, haven't you?
Gördün mü? Bir bilek hareketiyle sen de gözde oluyorsun.
You see, a twist of the wrist and you're a hit too.
Sen Abilene'de ne gördün?
What have you seen in Abilene?
Ben de sana soracaktım, sen bu arkadaşının madenini kendi gözlerinle gördün mü?
I've been meaning to ask, you talk like you've seen this fellow's mine with your own eyes.
Bu şeyi sen de gördün mü Jane?
Did you see this thing too, Jane?
Sen iş dünyasındasın, ben de. İkimiz de, gördün mü?
And you're in business, and I'm in business.
Sen de oradaydın, kendin gördün.
You were there, you saw it yourself.
- İyi de sen gördün mü?
- You've seen her, of course?
İnanmıyordum ama sen de gördün.
I did not believe it, but you have seen
Sen de onu gördün mü?
Did you see her too?
Sen de gördün, biz dürüst insanlarız.
You can see that we are honest...
Beni gördün madem, demek ki sen de oradaydın.
If you saw me, maybe you were there, too?
Şey, sen de benim gördüğüm kadar çok ceset gördün.
When you've been around as many bodies as I have...
Gördün? Sen de bunun gibilere boyun eğelim diyorsun!
And you think we should give way to people like that?
- Ve, Bellicec, Sen de gözlerini açtığını gördün.
- And, Bellicec, you saw its eyes open.
sen de gördün mü 21
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de 982
sen de beni 22
sen de öylesin 72
sen de beni seviyorsun 19
sen de ister misin 105
sen de kimsin 767
sen deli misin 200
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de 982
sen de beni 22
sen de öylesin 72
sen de beni seviyorsun 19
sen de ister misin 105
sen de kimsin 767
sen deli misin 200